7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2203
Okunma
Eylül’de doğdum ben, Eylül’de...
Yaz akşamı hafif bir rüzgar esti yüzüme. Gözlerimden düştü gece. Ellerimden tuttu yüzü görünmeyen bir gölge. Sırtımı sıvazladı karanlığı aydınlığa dönüştüren fırçalar. Sırtımdan çekti bir siyah adam hançerini.
Öl, dedi binlerce...
Sonra yüzümü doğrulttu gökyüzüne . Gözbebeklerime dikti gözlerini. Omuzlarımdan sarstı hafifçe. Yaşıyor musun, dedi. Arkasında gizlediği silahı gördüm aynadan,bir daha öldürecekti.
Ölmüş numarası yaptım.
Gülmüştüm.
İçime ağlayan bir kadını gömmüştüm. Taşınır bir mezar kazdı içime. Ara sıra uğrayacaktı. Her defasında bir kez daha toprak atacaktı.
Ölmüştüm.../
Öldürmüştü.
Dünyalar güzeli adamın arkası çirkin bir yaratığa dönüşmüştü.
Aynalara ağladım. Göz altı’lar gerçekleştirdim her merdivende.
Haziran 7...
Oysa annem der, doğmuştum.
Eylül’de doğdum ben bilmez kimse.
Öldüğüm sabahın akşamında açtım gözlerimi dünyaya.
Sol’um...
körebe !
Suluboya fırçaları koydular önüme renk renk...Paletimde su...
"Bütün renklerimi harcadı...Beyazıma bulaştırdı siyahını...Koyu renkli karanlığında öldürdü beni...Öldürdü,
sonra karanlık bir sayfanın toprağına gömdü bedenimi.
Eylül’de doğdum ben. Kimliğimde Haziran 7...
Eylül’de öleceğim.
Takvimler ölecek,
Sonra dünya.
Sevemedim zaten, burası öylesine kötü,
öylesine kirli.
Ama kuşlar uçuyor,
onlar uçuyor kötü tanımaksızın.
Onlar uçuyor.
Kanatlarında ölü bir sevgili.
Nuray Kaçan-2015
Bir kere doğup binlerce kez ölenlere...