- 2144 Okunma
- 7 Yorum
- 1 Beğeni
Eylülde Doğdum ben, Eylülde!
Eylül’de doğdum ben, Eylül’de...
Yaz akşamı hafif bir rüzgar esti yüzüme. Gözlerimden düştü gece. Ellerimden tuttu yüzü görünmeyen bir gölge. Sırtımı sıvazladı karanlığı aydınlığa dönüştüren fırçalar. Sırtımdan çekti bir siyah adam hançerini.
Öl, dedi binlerce...
Sonra yüzümü doğrulttu gökyüzüne . Gözbebeklerime dikti gözlerini. Omuzlarımdan sarstı hafifçe. Yaşıyor musun, dedi. Arkasında gizlediği silahı gördüm aynadan,bir daha öldürecekti.
Ölmüş numarası yaptım.
Gülmüştüm.
İçime ağlayan bir kadını gömmüştüm. Taşınır bir mezar kazdı içime. Ara sıra uğrayacaktı. Her defasında bir kez daha toprak atacaktı.
Ölmüştüm.../
Öldürmüştü.
Dünyalar güzeli adamın arkası çirkin bir yaratığa dönüşmüştü.
Aynalara ağladım. Göz altı’lar gerçekleştirdim her merdivende.
Haziran 7...
Oysa annem der, doğmuştum.
Eylül’de doğdum ben bilmez kimse.
Öldüğüm sabahın akşamında açtım gözlerimi dünyaya.
Sol’um...
körebe !
Suluboya fırçaları koydular önüme renk renk...Paletimde su...
"Bütün renklerimi harcadı...Beyazıma bulaştırdı siyahını...Koyu renkli karanlığında öldürdü beni...Öldürdü,
sonra karanlık bir sayfanın toprağına gömdü bedenimi.
Eylül’de doğdum ben. Kimliğimde Haziran 7...
Eylül’de öleceğim.
Takvimler ölecek,
Sonra dünya.
Sevemedim zaten, burası öylesine kötü,
öylesine kirli.
Ama kuşlar uçuyor,
onlar uçuyor kötü tanımaksızın.
Onlar uçuyor.
Kanatlarında ölü bir sevgili.
Nuray Kaçan-2015
Bir kere doğup binlerce kez ölenlere...
YORUMLAR
Dört Mum
Dört mum yavaşca yanıyordu.
Ortam çok yumuşaktı ve konuştukları duyuluyordu.
İlki söyledi:
'' ben barışım! '
Artık kimse benim yanık kalmamı sağlamıyor, sanıyorum söneceğim. '
Alevi hızla azaldı ve bütünüyle söndü.
İkincisi söyledi:
'' ben inancım! '
neredeyse herkez benim artık gerekli olmadığımı düşünüyor
o nedenle daha fazla yanık kalmama hiç gerek yok''
Konuşmayı bitirdiği zaman, bir rüzgar hafifçe esti ve onu söndürdü.
Üzgünce üçüncü mum sırası gelince konuştu:
” ben sevgiyim! '
yanık kalmak için artık gücüm kalmadı. İnsanlar beni bir kenara bıraktı ve önemimi anlamadı. Kendilerine en yakın olanları bile sevmeyi unuttular '
Ve hiç zaman yitirmeden söndü.
Ansızın...
Bir çocuk odaya girer ve üç mumun yanmadığını görür
”neden yanmıyorsunuz sizin sonuna kadar yanmanız gerekir '
Bunu söyleyerek, çocuk ağlamaya başlar.
Ardından dördüncü mum söyler:
”korkma ben hala yanıkken diğer mumları yeniden yakabiliriz
'ben umudum! ''
Eylül doğmak için çok güzel bir dönem, ancak ölmek için hiç bir dönem güzel değil;
neşeli ve umutlu yazılarınızı okumak dileğiyle;
Öncesiz ve sonrasız.
Ölüm !
Var olmak, oluşun gizeminde saklı. Ölüm, bütün bunlara anlam katan tek gercek. Lakin gerçeğin aynasını hayat tepetakla yaşatırken, aralarda ölüme yatmak, ölümle sarhoş olmak tehlikeli.
Bir kadehin etkisi o an'ın içinde, oluşu var etmek gibi. O esnada düşünce kendini düşlere teslim etmiştir belki. İşte o belkilerde ölüm, asla olmamalı
Yaşanacak o kadar güzel seyler varken ! Haksız miyım ?
Şimdi bütün gerçekleri kendine bırakarak, ruhumuza giydirdiğimiz kumaşsız giysilerin desenlerinde, yeni bir dünya, yeni bir an' daha. Uyku arası ölüm !
Saygılar, sevgiler
Anneler bilmez insanın doğum tarihini nüfus memurları da... Mezar taşlarına bilinmez tarihler yazılır. Oysa insan öldüğünde doğmuştur, doğduğunda ölerek... Yaşam doğmak ile doğmak arasındaki kısacık döngüdür sonsuzluk içinde; ölmek ise sonsuzluğa eş bir yaşamda başlangıçtır. Hangisi daha iyidir ki...
Saygıdeğer yazar ölümün aslında bir doğum olduğu tezi üzerine özgün düşüncelerini yazmış. Zaten DENEME türünde yazmak bu değil mi? "Yaz akşamı esen hafif bir rüzgar esti yüzüme" cümlesinde esmek sıfat ve fiil olarak iki kez kullanılmış ve bu bir tekrara düşmek gibi görünüyor, ama yamlış değil, kullanılabilir.Acabau. , esti yüzüme demek yerine 'değdi yüzüme' yazsaydı daha hoş durur muydU?...İTİNAYLA YAZILMIŞ, KEYİFLİ BİR YAZIYDI. TEBRİK EDERİM...
SAYGIYLA
...
kemnur tarafından 1/22/2015 11:13:27 PM zamanında düzenlenmiştir.