- 557 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
YÜRÜYÜŞ
ABİDİN DİNO;
Ressam, yontucu, sinemacı, yazar olarak 40 yıl boyunca ülkesini çağdaş bir sanat adamı olarak başarıyla temsil eder.
1993 yılının 7 Aralık günü yitirdiğimiz devlerden biri kabul edilen Abidin DİNO, 30’lu 40’lı yıllarda ortalığı kasıp kavuran Josephine Baker, bir şarkısında şöyle sesleniyordu: “J’ai deuk amours, mon payset Paris” (İki aşkım vardır, Memleketim ve Paris.)
Yaşar Kemal, Orhan Kemal gibi çok önemli edebiyatçılarımızın yetişmesinde büyük katkıları olan Abidin Dino, bir söyleşisinde: “Ben de bir çeşit Josephine Baker gibi sahneye çıkıp bunu söyleyebilirim.” der.
Ama onun bir aşkı daha vardı: Komünizm.
Gene bir söyleşide 91 yılında şöyle diyecektir: “ Hayır tabut henüz boş. Bir şeyin ölmesi için önce doğması var olması gerekir.”
“O yıllarca doğmamış bir çocuk için yaşadı, güldü, acı çekti, resim yaptı, yazı yazdı...”
Abidin Dino’ nun, “Yürüyüş” adını verdiği tablosu için Nazım Hikmet’in yazdığı bu dizelerle ve sonsuz saygı, sevgi, özlem ve şükranla yad ediyorum bu müthiş İNSANLARI.
“Bu adamlar Dino, ellerinde ışık parçaları,
bu karanlıkta, Dino,
bu adamlar nereye gider?
Sen de, ben de Dino, onların arasındayız
biz de, biz de Dino, gördük açık maviyi.”
YORUMLAR
" Bu bağlamda konuları hiç bir zaman siyah beyaz değerlendirmemek, gökkuşağının refter adınaenkleri gibi geniş bir yelpazede algılayıp, biçimlendirmek bizlere fayda sağlayacaktır derim." L.T.
İşte sözün bittiği noktalardan bir cümle daha.
Önce kendim sonra defter adına sayın Levent Taner'le övünç duyduğumu belirtmek isterim.
Hoca sıfatına layık olan sizsiniz asıl.
Bu rejimin önemini inkar etmek ya da eksik yorumlarla değerlendirmek çok yanlış ve haksız bir anlayış olur.Öncelikle Devletin tekelinde olan sistemin eğitim ve öğrenim görmemiş bir bireyine rastlamak olanaksız. Üstelik hepsi kendi beceri yetenek ve tercihleri doğrultusunda. Başta edebiyat bilim-ilim-sanat-teknoloji ve hemen her alanda yetiştirdiği dünya çapında sayısız insanları nasıl gözardı edebilirsiniz!
Geniş bir coğrafyaya sahip bir ülke toplumunu düşünecek olursak eksiklerin olması doğaldır kuşkusuz.
Devletin tekelinde olan bir sistemde bireylerin tüm giderleri de devlet tarafından karşılanıyor gene.
Ancak; kefenin cebi olduğuna inanan, dünyanın yalnızca kendileri için döndüğünü sanan ve kolay yaşamanın yolunu bulanlar için eşitlik, adalet, emek ve ülke onuru zerrece önem taşımaz.
Anneme bir kez daha rahmet olsun ki, beni gerçek bir Sosyalist olarak dünyaya getirmiş.
Sevgi ve Selamlar yolluyorum.
levent taner
Ayrıca güzel sözlerinizle beni derin bir mahcubiyete sevk ettiğinizi söylememe bilmem gerek var mı?
Başkalarını bilmem ama sayfanız benim için her zaman istifade imkânı sunar, sunuyor da.
Saygı ve selamlarımla...
Eline, kalemine, yüreğine sağlık sayın hocam.
Bir devrin öne çıkan sanatkarları arasında kuşkusuz Abidin Dino ve Nazım Hikmet de var.
Hiç şüphesiz ideolojik politik kimlikleriyle beraber. O zamanlar soğuk savaş döneminin en hareketli zamanları. Bunun getirdiği bir zıddiyet üslubu da var elbet. O zaman bu kutuplaşma insanların ferdi ya da toplumsal varlığına bağlı da değil. Dünya ekonomisi ve siyasetinden kaynaklandığı aşikar.
Elbette eserlerinde etliye sütlüye karışmadan; Kelebeklerden, çiçeklerden, peteklerden söz etseler ikisini de herkes severdi. Ki o tarz sanatkarlara karşı olduğumdan söylüyor değilim. Onlarında güçlü sanatçı olanını sever, beğenirim.
Ancak sanatın dünyada ki çelişkileri ortaya koyan bir formasyonu vardır ve olmalı da. Mehmet Akif, Necip Fazıl, Tevfik Fikret, Nazım Hikmet, Melih Cevdet, Yahya Kemal gibi isimler değişen yorumları ve farklı duruşlarıyla birlikte ideolojik politik ögeleri harmanladılar, belirli bir senteze vardılar. O yüzden bu tip isimler yandaşlık, karşıtlık uyandırır.
Ne var ki sentezlerini, bireşimlerini sanatlarına yedirebilme güçlerini; Asıl o yönlerini ölçmeliyiz, ölçebilmeliyiz. Hani derim ki; Sanat ve sanatçı değerlendirmeleri ne söylendiğinden çok nasıl söylendiği noktasına odaklanmalı bence. Söyleyebilmiş mi sorusunun cevabı aranmalı.
Diğer yandan, kendi hesabıma soğuk savaş döneminin Sovyetçi olmayan sosyalist ya da Marxist yazar ve sanatçılarını da ilgiyle karşılarım. Dönemin dümen suyuna karışmamaları babında diyorum. Nazım onlardan olabildi mi, tartışılır. Kim bilir bunun acısını hep çekti belki de. Hatta yaşamının ve eserlerinin satır aralarında yer yer söylemeleri, değinmeleri de vardır.
Buna karşın, Nazım'ı Sovyetlere ve Komünizme sürükleyen ailevi ögelerden de söz edebiliriz. Ergenlik ve ilk gençlik döneminde aile hayatında yaşanan çatlaklar ve bunun genç şair de meydana getirdiği travmatik etkileşim; Bir bakıma aile çevresinden, muhitinden, bu diyarlardan uzaklaşma, çok uzaklara gitme ihtiyacı uyandırır demek mübalağa mıdır acep?
Bir de Nazım Hikmet'in bana ilginç gelen ve üzerinde hassasiyetle durulması gereken yönü Sovyet Rusya da yaşadığı dönemlerde de Türkçe yazması. Tabi Sovyet coğrafyasının önemli bir bölümü de Türki bir havza. Bu Türki coğrafyayı asimile etmek isteyen Sovyet sistemi, Marxizm'i Müslüman Türk topluluklara empoze edebilmek için bir şekilde Türkçe'ye ihtiyaç duymaktadır. Demem o ki; Türkçe'yi eritmek ve yok etmek isteyen Sovyet sistemi Nazım Hikmet de Türkçe'ye olumlu bakmaktadır. Ne ki, içsel yapının bu paradoksal durumu muhtemelen Sovyet sisteminin çözülüşünde rol oynayan bir unsura da dönüşmektedir.
Bu bağlamda konuları hiç bir zaman siyah beyaz değerlendirmemek, gökkuşağının renkleri gibi geniş bir yelpazede algılayıp, biçimlendirmek bizlere fayda sağlayacaktır derim.
Başınızı ağrıttı isem affola...
Saygı ve selamlarımla...
Çok güzel hayallerdi.
Ve,
çok güzel yaşadılar hayalleri ile,
güzel eserler verdiler.
Günümüzde olsalardı, ne yazarlardı merak ediyorum.
Hele de, Komünizm artığı memleketlerin sefil durumlarını gördükten sonra...
DEVRİM DENİZERİ
batağının içinde neler yazar- çizer ve söylerlerdi acaba diyorum ben de.
Sağlıcakla kal güzel dost.
Sanatın resmi çizilir mi ? O zaten ta kendisi. Ne zaman siz zamandan kaçsanız sanat zamanın yine kendisi. Bütün Çağlar, içinde yaşattığı sanatçılarını sır gibi saklıyor. Ta ki yeni bir çağ gelene kadar. İşte o zaman Dinoların farkına varıyoruz, Nazımları arıyoruz.
İşte sanatın resmi bu güzel insanlar !
Çok güzel anlatmışsınız. Tebrikler dostum
Saygılar, sevgiler
Maalesef ülkemizde aydınların yeri yok. İnsanlar düşünceleri yüzünden öteleniyorlar, yolları kesiliyor. Güzel ve anlamlı bir paylaşımdı. Tebrik ediyorum.
DEVRİM DENİZERİ
Bu toplumun bir çoğu, gelen ağam giden paşam riyakarlığı ve vatan hainliği alçaklığını kendisine ilke edinmiştir maalesef!
Var olun.
Esenlikler dilerim.