- 504 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BEN BİR TOKATA MARULUN ÜSTÜNÜ AÇMAM
Babalarımız hayatta olsun, olmasın baba dostları ile ilişkileri sıcak ve canlı tutmak "vefalı dost" olmanın gereğidir. Böylesi yaklaşımlar hayatımıza değer ve anlam katar.
Delikanlı, arkadaş olmakla dost olmak arasındaki ince farkı anlayamadığı için her arkadaşını dost olarak niteleyerek babasına:
- Babacığım dün uyku tutmadı gece dostlarımla ilişkilerimi gözden geçirdim. Saydım tam 100 dostum varmış. Ben bile şaşırdım der.
Babası:
Olmaz öyle şey evlâdım, insanın çok arkadaşı olabilir ama hayatta bir, bilemedin iki can ciğer dostu olur, sınıf arkadaşım, mesai arkadaşım, askerlik arkadaşım gibi arkadaşlıklarımız olur hayatımızda.
Dost ayrı, dost kutup yıldızı gibi bir şeydir. Her arkadaşınla her sırrını paylaşmazsın ama, dostunla her sırrını paylaşabilirsin.
Dost iki bedende bir ruh olabilmektir. Dost kardeştir, dost sırdaştır. Dost senin üzüntünü paylaştığı kadar içtenlikte başarılarının coşkusunu da paylaşır.
Dost kıskanmaz, dost seninle asla rekâbete girmez. Daha yaşın küçük, büyüdükçe dost ile arkadaş arasındaki farkı yaşayarak anlarsın der.
Delikanlı babasına:
-Babacığım sen yanılıyorsun. Bizler yüz arkadaşız yüzümüz de birbirimiz için ölürüz. Her bir arkadaşım aynı zamanda dostumdur benim der.
Baba bakar ki oğlu delikanlılığın vermiş olduğu coşku ile sapı samana karıştırıyor. Aklına uygulamalı bir öğüt vermek gelir.
Akşam kestiği bir koyunu, içi içe yerleştirdiği naylon torbalara koyar, naylon torbaları da bez bir çuvala yerleştirip ağzını bağladıktan sonra geceyarısı oğluna:
- Oğul sorma başıma gelenleri, bugün bir adam öldürdüm. Geldi bana sataştı, hakaret etti ben de ıssızda akşam işini bitirdim. Yakalanırsam ömür boyu hapishanede çürütürler beni. Bu cesedi götür bir dostunla şehrin dışında bir yere gömün der.
Delikanlı bu olup bitti karşısında çok şaşırır ama, mecburen bir şeyler de yapması gerekiyor. Çünkü işin içinde babası var.
Torbayı arabanın bagajına yerleştirirler. Delikanlı başlar kapı kapı dostlarını dolaşmaya durumu anlatır ama hiçbir dostu kendisine yardımcı olmak istemez. Sabaha karşı eli boş döner eve. Babası pencere önünde oğlunu beklemektedir.
Baba:
- Ne yaptın yavrum, dostunla o mühim işi dediğim gibi halledebildiniz mi der.
Delikanlı:
-Maalesef babacığım tek bir dostum bana yardımcı olmadı. Yıkıldım, üzüldüm meğer benim ki baştan sona yanılgı imiş der.
Baba:
-Canın sağ olsun evlâdım. Hayatta olur böyle şeyler. Hayat acılardan, yenilgilerden ve deneyimlerden öğrenilir, hayat insanoğluna altın tepside sunulmaz.
Sen yarın vereceğim adrese git benim çok eski hatta eskimeyen bir dostum var. Selâmımı söyle, ona meseleyi anlat. Göreceksin o sana gereken yardımı verecek cesedin izini ortadan kaldıracak der.
Delikanlı şehrin dışında çiftlik işleriyle uğraşan yaşlı adamı bulur. Meseleyi anlatır, adam hiç sormadan, sorgulamadan torbayı alır, bahçenin ortasına derin ve geniş bir çukur kazdıktan sonra gömer, üzerini düzler vakit geçirmeden marul tohumları eker. Delikanlıyı çiftlik evinde bir müddet misafir eder, yedirip içirdikten sonra:
-Benim hayatım işte burada böyle sabahtan akşama çalışmakla geçer evlât. Var git babana selâm söyle. Ben ona sonuna kadar güvenmiş bir dostu olarak meseleyi meşru müdafa olarak kabul ettim. Ceset meselesi aramızda sır olarak kalacaktır. Cinayeti ben işlemiş olsaydım o da hiç şüphesiz benim için aynı şeyleri yapardı. Özellikle sen çeneni sıkı tut der.
Delikanlı gördükleri ve duydukları karşısında şaşkına döner kendi kendine “ben dostluk diye buna derim işte, adamcağız hiçbir soru sormadan, sorgulama yapmadan kendini tehlikeye attı. Ya olay polise intikal eder de savcı, hakim yakama yapışırsa demeden olayı örtbas etti, dostluk böyle bir şey olsa gerek, ben her zaman olduğu gibi yine yanıldım, saçmaladım. Hiçbir dostum bana yardımcı olmadı, beni çaresiz ve yüzüstü bırakıp kapı dışarı ettiler.” diyerek yol boyunca kendisini suçlar.
Delikanlı eve dönünce durumu babasına anlatır, babasına ve dostuna hayranlığını uzun cümlelerle ifade eder. Aradan iki ay geçer baba oğluna:
- Yavrucuğum şimdi hemen dostuma git, sor soruştur şüpheli bir durum gözlemiş mi? Jandarma polis gelmiş gitmiş mi? Senden son bir ricam olacak. Dostumun evinde her hangi bir nedenle "hır" çıkar, bağır çağır, küfür et, hatta yapabilirsen kuvvetli bir şamar yapıştır yüzüne bakalım neler olacak. Hem böylece dostluk bağımızı bizzat sen test etmiş olursun der.
Delikanlı yola koyulur, çiftliğe vardığında marulları epeyce büyümüş olarak görür. Babasının dediklerini sahneye koyarak adama hakaret eder, küfür eder hatta adamın yüzüne okkalı bir tokat patlatır.
Adam derin derin düşündükten sonra delikanlıya:
-Bak evlâd! Gençsin, öfkelisin. Yapıştırdığın tokattan da anladım ki; çok kuvvetlisin, taşı sıksan suyunu çıkartırsın. Ama ben, senin attığın bir tokata marulun üstünü açmam. Marulun altında yatanı dışarı çıkartıp dostumun sırrını âleme yayıp onu rezil rüsva etmem der.