EĞİTİMDE SEVGİNİN YERİ
EĞİTİMDE SEVGİNİN YERİ
Her meslek grubunun muhatabına sevgiyle yaklaşmasını beklemek elbette mümkün değildir. Bazı meslek gruplarının hedef kitlesine sevgiyle yaklaşmasının gerekmediğini veya lüzumsuzluğunu biliriz. Asacağı adama tebessümle bakan ve sevgi sözcükleri kullanan bir cellat olmaz ki.. Özellikle eğitimciler başta olmak üzere cellât değildirler ki…
Öğrencisine cellât misali sert bakan bir eğitimcinin öğrencisine faydalı olabileceğine kim inanır. Müşterisine sert sert bakan ve sertçe muamele eden bir esnafın da cellâttan farkı kalmaz elbette. Hayvan eğitimcilerinin bile eğittikleri hayvanlara sevgiyle yaklaştıkları hepimizin malumudur. Yani cellât olmadıklarının onlar da farkındadırlar. Zaten sevgiyle yaklaşmamış olsalar hayvanları ürkütürler ve eğitmeleri mümkün olmaz. Bir bahçıvanın sevgiyle yetiştirdiği, şarkılar söylediği bir çiçek ile, “ bu çiçek olmaz, ben bu çiçeği hiç sevmiyorum ama su veriyorum işte boşu boşuna “ diye büyüttüğü çiçek arasında çok büyük fark olduğunu, sevgiyle yaklaşılan çiçeğin daha iyi büyüdüğünü bilim adamları ortaya koymuşlardır.
Bir çiçek, bir hayvan bile sevgiden anlıyor ve sevgiyle yaklaşıldığı zaman daha iyi sonuçlar alınıyorsa bir öğrenciye nasıl davranılmalıdır sizce? Elbette sevgiyle yaklaşılmalı ve sevgi sunulmalı, sevgi tohumları ekilmeli, gönüllerine sevgi aşısı yapılmalı ki eğitimcinin kendisini sevdirmesi mümkün olsun. Eğitimci kendisini sevdirmezse eğer öğrenciye verebileceği hiçbir şey yoktur. “ Ben dersimi verir çıkarım arkadaş “ mantığı en yanlış mantıktır ama bu şekilde pek çok eğitimci tanıdım.
Bu yazıyı okuyan herkes öğrencilik yıllarında sevdiği öğretmenlerin derslerine daha çok çalıştıklarını söylerler. Sevdiği insana karşı kim mahcup olmak ister ki? Kendisini sevdiremeyen öğretmen dersi de sevdiremez ve öğrenciler o derste başarısız olurlar. Şimdi sorarım size başarısızlık dersten mi, öğrenciden mi yoksa öğretmenden mi kaynaklanmaktadır?
Şimdi iki öğretmen profili sunmak istiyorum size:
1-A Öğretmeni derse girince: “ Merhaba sevgili öğrencilerim. Şu an sizinle öğrencilik hayatınızın en önemli, en güzel ve en zevkli dersini işleyeceğiz. Bu ders öyle bir derstir ki çözdüğünüz her problemin arkasından mutlu olacaksınız. Adeta mutluluk yarışında olduğunuz bir ders. İnsan çözdüğü her problemin arkasından mutlu olmaz mı? İnsanın hayatı da aynı da Matematik dersi gibidir. Karşınıza çıkan sorunları yendikçe mutlu olursunuz.. Yani bu ders bir bakıma hayatın provası gibidir. Şimdi eğer sorusu olan yoksa dersimize başlayabiliriz sevgili öğrencilerim. “
2. B Öğretmeni derse girince: “ Merhaba çocuklar. Şu an hayatınızın en zor dersini yapacağız. Bu dersin diğer derslerden daha önemli ve daha zor olduğunu biliyorsunuz. Matematik dersi iyi olmayan hayatta başarılı olamaz. Yapacağınız en küçük hata problemin çözülememesi demektir. Çünkü matematik hata affetmez. Ben de o zaman sizi affetmem. Açın defterlerinizi derse başlıyoruz. “
Şimdi size soruyorum. Hangi öğretmenin öğrencileri daha başarılı olurlar sizce? Bırakın sevgi sözcüklerini ve sevgi ifadesini, matematik dersini sunum bile o dersten de öğretmenden de öğrencileri nefret ettirir.
Öğretmen cellât değildir. Öğretmen öğrencilerle arasında ve öğrenciler ile dersler arasında nefret köprüleri değil sevgi köprüleri kurar ki başarılı insanlar yetişsin ve ülkemizi emin ellere teslim edebilme bahtiyarlığını yaşayabilelim..
Mustafa EROL
Eğitimci- Yazar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.