- 3197 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Kırmızı Pazartesi / Gabriel García Márquez
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yüzyıllık Yalnızlığın yazarı Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez’in 1981’de yayımlanan yedinci romanı olan Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği ancak engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı/yapamadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış gizemli bir cinayet olayını anlatıyor. Kasaba halkı yerli İspanyol halk ile Katolik Araplardan oluşuyor,Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin nasıl işlendiğini değil , bir halkın geleneğini ,kültürünü ,olaylara karşı sergiledikleri tutum ve davranışlarını ve inançlarını hep birlikte ve bağlantılı bir şekilde ortaya koyuyor. Kitabın kırkbirinci baskısını okumuştum:
‘Angela Vicario ve Bayardo San Roman evlilik arifesinde yeni taşışmış bir çifttir. Bayardo San Roman varlıklı , gösterişli bir kişidir Angela’nın ailesi ise sosyo-ekonomik düzeyi oldukça düşük bir durumdadır ve kasaba bu düğüne büyük önem vermektedir. Düğün hazırlıkları son hızla devam ederken bir gerçek ortaya çıkar. Damat evleneceği kadının bakire olmadığını öğrenir ve bunu gelinin iki erkek kardeşine söyler. Namus davasına dönen olayda Angela’dan erkek kardeşleri tarafından olayın müsebbibinin kim olduğu zorla öğrenilmeye çalışılır ve o da katolik bir Arap olan Santiago Nasar’ın ismini verir. Bunun üzerine iki kardeş Santiago Nasar’ı öldürmek için planlar yapar ve bu plandan herkesin haberi olur/oldurulur. İki kardeş öldürme amacı ile Santiago’yu aradığını herkese duyurur.İstedikleri birilerinin kendilerini cinayet konusunda engellemesidir aslında .Fakat kimse işlenilecek olan cinayeti tam anlamı ile ciddiye almaz . Ciddiye alanlar da Santiago’ya ulaşamadıkları için Santiago Nasar’ın bundan haberi olmaz. Sonunda iki kardeş Santiago’yu nişanlısın evinde bulur ve onu evden ayrılırken öldürürler. Cinayet olayı kasabanın çehresini adeta karanlığa çevirir. İki kardeş cezaevine konulur. Damat kasabayı terkeder. Angela Vicario’nun vicdan muhasebesi başlar.’
Kitabın kısa özeti yukarda anlatılan olmakla birlikte Kırmızı Pazartesi içerik açısından ve teknik anlamda detaylıca değerlendirildiğinde ;
1-Kitap baştan sona dini mistisizmle yazılmıştır.Kiliseler ,dini inanışlar,kutsal değerler Katolik bir anlayışla kitapta ağırlığını hissettirmiştir:Kilisenin debdebesi karşı konulmaz derecede büyülüyordu(Baskı:41/Sayfa:15),Espiritu Santo’dan bir esinti olmuştu bu (Sayfa: 21),Herşey için teşekkürler,anne.Siz bir azizesiniz (Sayfa: 47) vb.
2-Roman kahramanı Santiago Nasar romanın ilk bölümlerinde kasabaya ziyarette bulunacak olan psikoposu öldürmek üzere hazırlıklar yapmakta iken ,olay tamamen çok farklı bir şekle dönüşerek Santiago Nasar’ın kendi ölümüne yönelmesi yazarın kurgu gücünün ne denli yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.
3-Teknik anlamda Santiago Nasar’ın karakteri incelendiğinde kitabın ilk bölümünde kirli işlere bulaşan , her tarakta bezi olan bir kişilikmiş gibi aktarılırken ,kitabın sonlarına doğru melek yüzlü ,suçu günahı olmayan bir insandan bahsedilmesi karakter analizi açısından çelişkiler oluşturmaktadır.
4-Yazar romanın başlangıcında durağan bir tempoyla giderken kitabın sonlarına doğru aksiyonu ve heyecanı giderek arttırmayı başarabilmiştir. Sahneler detaylı bir şekilde canlandırılmış,tasvirler çoğu kez uzun birleşik cümlelerle başarılı bir şekilde kurulmuştur. Yer yer cinsellik ön plana çıkarılarak ilgi arttırılmıştır.
Genel olarak önemsiz denilebilecek birkaç teknik hatayı barındırmakla birlikte okunmaya değer ,sürükleyici , bir o kadar da güçlü bir kurguyla yazılmış sıkı bir roman ve roman şu cümlelerle bitiyor:
‘’Sentiago yavrum !’’ diye bağırmıştı ‘’Neyin var?’’
Santiago Nasar,onu tanımıştı.
‘’Beni öldürdüler ,Wene hala,’’ demişti.
Son basamakta tökezlemiş ama kendini hemen toparlamıştı. ’’Hatta bağırsaklarına bulaşan toprağı eliyle silkelemek titizliğini bile gösterdi’’ dedi bana Wene halam. Sonra saat altıdan beri açık olan arka kapıdan evine girmiş; mutfağın içine yüzükoyun yığılıp kalmıştı…
YORUMLAR
Başarılı şiirleriyle hep zirveyi hak eden değerli Şairimizi bu yazısında bir yönünü daha daha tanımış olduk işte o yön:''Eleştirmenlik kimliği'' Eleştirmenlik her şairin, her yazarın kolayca yapabileceği bir iş değildir.Her nevi roman ya da yazılar üzerinde araştırma yapmak belli bir birikim ve çabayı gerektirir.Bu çaba genelde ilim adamlığı sıfatını kazanıncaya kadar devam eder.Eleştiri metodu ilmi usüllere göre nasıl yapılır, nasıl uygulanabilir, bunu misallerle gösteren eserler çok azdır.Şİmdi yukarıdaki eleştiri yazısına bir bakıyorum da ; Şairimiz eleştirmenlik basamaklarını emin adımlarla tırmanıyor.Ne güzel...Şairimiz, yazarının kişilik özelliğinin yanı sıra eserde geçen olayı kısa ve öz bir şekilde tahlil ederek eserdeki psikolojik, ideolojik unsurlar hakkında bizlere bilgi verirken aynı zamanda düşünce hayatı üzerinde de önemli tespitler sunuyor.Eee güne de gelmeyi alnının akıyla hak ediyor.Gönül gözünden öpüyorum değerli şairimizi..(Kıskandım :) Candan tebrik ve selamlarımla...
Ramazan Boran tarafından 2/10/2015 10:11:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gabriel García Márquez’in hiçbir kitabını okumadım. Ki Yüz Yıllık Yalnızlık adlı kitabı kitaplığımda yüz yıllık bir yalnızlık yaşadıktan sonra okunmayan 300 kitap ile birlikte bir okulun kitaplığına terk edilmiştir.. Terk edilmiştir diyorum çünkü okullarda da artık kitap okunduğuna pek inanmıyorum..
Yüz Yıllık Yalnızlık adlı kitabı ne zaman okumaya karar verip elime aldımsa müthiş bir iştahsızlık baş gösteriyordu bende. Kitap okumaya dair elbette..
Bu yazıdan sonra tekrar dener miyim Gabriel García Márquez’i okumayı bilmiyorum ama yazınızı okudum. Teşekkür ederim:)
Hayranlıkla okudum .Kesinlikle edineceğim kitaplar listesine girdi, Sizin bu değerli incelemenizden sonra.Lütfen daha sık yapın bunu olur mu :) İyi oluyor böylesi ön incelemeden geçtikten sonra alınan kitaptan daha bir emin oluyor insan :) Teşekkür ederim emekleriniz için.Sağ olun.Nicelerini okumalara.Selam ve saygılarımla.
Süleyman Toprak
Şimdilerde sosyal medyada bir moda var. Bireyler okudukları kitapların fotoğraflarını paylaşıyorlar. Ama kitaba dair herhangi bir izden sözetmiyorlar mesela kitabın yapısı veya kişide bıraktıkları gibi...
Bu değerli incelemeyi notlarımızın arasına alalım bence.
Gününüzü tebrik ederim... :)
Süleyman Toprak
Gabriel García Márquez, bu yüzyılın en sevdiğim ismi. Ruhu şad olsun.
Kırmızı Pazartesi' yi okumadım. Kolera Günlerinde Aşk favorilerimin birinci sırasında yer alıyor.
Güzel bir incelemeydi sayın Toprak, kitabı listeme alıyorum.
Süleyman Toprak
sanırım bir kitap tahlili yaparken özetlemekten kaçınmalıyız. çünkü özeti okuyan bir insanın o kitabı okuma şevki kalmaz. çünkü bizi o kitapları okumaya iten sebep merak ve belirsizliktir. yine de güzel tahlil etmişsiniz, saygılar.