- 635 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
HRANT DİNK'E MEKTUP
SEVGİLİ HRANT DİNK…
Yıllar önce Ankara’da, Anadilde Eğitim ile ilgili bir konferansa izleyici olarak katılmıştım. Panelisttin. İlk kez seni bu kadar yakından görüyordum. Bakışlara karşı oldukça saplantılı biriydim. Gözbebeklerinden ruhuma işleyen farklı bir sıcaklık vardı. Çıplak gözlerin itirafına kapıldım. Çorak yerlerin suskun güneşinde terledim. O terin benliğimi sarıp sarmalamasına izin verdim. Ayrı duraklardan yola koyulduk. Sen bir Ermeni ben ise Kürt… Yine de acılar ortaktı vicdan da…
Gayet rahat görünen, ne söylediğini bilen, bir o kadar da sansürsüz konuşan biriydin. Konferansta, Anadil için ilginç bir benzetmen oldu. Ağzından çıkan sözcüklerin çekimine kapıldım biran ‘Cinsel organ bir insan için ne anlam ifade ediyorsa anadilde o kadar öneme sahipti...’ O harbi söylemin bendeki yankısı çok derin oldu. O günden sonra seni hep merak eden bir okuyucun, belki de görünmez ya da bilinmez dostundum. Ekranlarda, gazete köşelerinde adını duymak bile beni heyecanlandırıyordu. Onca yazarçizerin arasında bir entelektüel bulmak zordu. Yazmak tehlikeli olduğu kadar yürek işiydi. Herkes yazabilir, ama kaçı sözüne sadıktı ya da hakikat için kalemini ortaya koyabilirdi...
İktidarların ikiyüzlü siyaseti kalemine takıldı. Zor oyunu bozardı. İnsan sevgisiyle dolu bir insanın mangal gibi yüreği olmalıydı. İnançlı duruşun birçok şeye yanıttı aslında. Seni anlamak ile sana daha yakın olmanın yolu, ülke topraklarında kayıt dışı görülen her ferdin kendi dilini, kültürünü, kimliğini yaşatmak için ısrarcı olmasındaki tavırdı. Dilimi, kültürümü, kimliğimi tehlikeli gören zihniyetin asimilasyon politikasını beynimde öldürmek için yıllardır savaşıyorum. Yakılan yıkılan köylerin, faili belli cinayetlerin, savaş mağduru insanların acısını büyüttüm. Özgürlük tutsak bilinen korkuları cesurca yok etmekti. Karanlıkta çok kaldım, aydınlık için kendimi acıtıp kır çiçeklerine toprak oldum. Köylülerin doğasında aşk satan bir çerçiydim ıssızlığa bir parça ses getirsin, diye düşlerimde yeni köyler kurdum. Türkülerin, şiir ve de öykülerin dünyasında gizemli tatlar aldım. Bu coğrafyada yok edilmek istenen kültürlerden parçalar taşımayı sevda bildim. Bazen bir Kürt bazen de bir Ermeni gibi düşüncelere daldım.
O gün hava değil gün bulutluydu. Karga sesleri uykumu böldü. Olmayacak olana hazırdım, olana hiç hazır değildim. Onca acılı şeye rağmen ne kaçtın ne de uzaklaştın. Kaderin bu ülkede çizilmişti… Yerin de yurdun da burasıydı… Muhatap kanunlardı, sistemdi; halk mağdurdu her zaman. Bunu ifşa eden kalemin Türkiyeli bir Ermeni aydın olarak tarihe geçti. Düşlediğin bir dünya vardı. Bir serüven gibi başlayan yolculuğun sonsuzluğun hafızasında ezber bozdu.
Sahi öldün mü?.. Ben hala orda olduğunu görür gibiyim. Tuhaf bir durum, seni görmeme rağmen içimi yakan bir özlem duyuyorum. Hrant Dink zelzele demekti, entrikaları ayyuka çıkarmak, kin yerine sevgi barikatları kurmak, zorla göç ettirilenlere yurt olmaktı…
Erdemli kanatların gölge bilindi güvercinim
Gölge dengeydi; ışığın zorunu kırmaktı
Sakın gitme!.. Turna sürüsü dargın kalır
Bulut acıyı yağmurla yıkardı sonra…
Şeyhmus Közgün
YORUMLAR
Bir aydın için yazılmış,güzel bir yazı okudum,yüreğinize sağlık,saygılar.