- 560 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BİR SES OLARAK GEL...
Sözlerin aklıma geldiği zaman
Gözlerim yollarda kaldığı zaman
Güneşin al rengi solduğu zaman
Bir ses olarak gel her akşam vakti
Söz uçar yazı kalır, deseler de, bu sözün her zaman her yerde ve her anlamda geçerli ve kalıcı olduğunu hiç düşünmüyorum ben.
Sözün namus sayıldığı. Maddi manevi değerlerin güvenilir insanlara gözü kapalı emanet edildiği günler çoktan hükmünü yitirmiş olsa da…
Karşınızdaki bir insanın size ettiği bir sözün. Kulağınıza ulaşan canlı bir sesin. Kısa bir cümleye yapılan yerinde bir vurgunun, aldığınız radikal bir kararı bile aynı anda değiştirmenize neden olabilecek kadar önemli ve etkileyici olduğuna bir kez daha inandım. Her zaman inanıp savunduklarım gibi.
Yazıya gelince;
Yazı icat edilmeden önce ilkel şekilde başlayan yazma-çizme işleri bu günlere kadar geldi sayısız çeşitleri ve biçimleriyle.
Bunca materyali nereden nasıl elde ediyor bu insanoğlu diye düşünüyorum da.
Sürekli bilgilenen yenilenen ve çağ atlayan insanoğlunun. Değişen hatta alt üst olan bir dünya düzeninde bunun şaşılası bir durum olmadığını anlamam uzun sürmedi.
Yazmak ustalık ister!
Zamanın tutsağı olmadan.
İddia sahibi ve okunur olmanın sevdasına kapılmadan.
Güncel koşulların peşine takılmadan.
Hele ki; Defterin olmazsa olmazlarından olan dinsel söylemlere ve bir takım tasavvufi motiflerle kalkışmadan.
Edebiyat hakkında bir iki söz edecek olsam bir çırak söylemiyle;
Edebiyatın türlerini sıralamak. Bunlara yorum getirmek. Kriterlerinden koşullarından söz etmek benim bilgim ve yetkim dışında olmakla birlikte, kendi beğeni seçim tarzım da var elbette.
Konunun türüne göre yazarın bire bir içinde olması. İnceden inceye deneyimlemesi. Sağlıklı bir gözlem sürecinden geçirmesi ve en önemlisi sıcak içten ve inandırıcı olmasını sayabilirim. Bunları İmge simge ve betimleme gibi anlatılmaya çalışılan anlaşılmaz yazılara her zaman yeğlerim ben.
Bunlara karşın, yazılıp çizilenlerin hepsinde emek ve zaman denen çok önemli kavramlar söz konusu.
Başta şiir olmak üzere yazmayı kendilerine amaç edinenleri de unutmamalı.
Ben ne bir işin nasıl yapıldığına. Ne gördüğü ilgi ve itibarına ne kurallarına ve diline bakarım.
Ben yazanın kişiliğine puan veririm.
Nobel Edebiyat Ödülü alan çalışmaların kaçta kaçı okunuyor. Beğeniliyor dersiniz?
Liste başı olmuş kitaplar için de aynı durum söz konusu. İsmi telaffuz edildiğinde bilmeyen yok gibidir belki. Ancak kitapların beğenilme oranları çok düşük.
Olabildiğince yakından tanımadan insanlar hakkında hüküm yürütmedim ve ön yargılı davranmadım asla Tahminlerim ve verdiğim notlar yüzde yüz isabetli olmuştur her zaman.
Ne sevdiklerimi dost bildiklerimi gök yüzüne çıkarıp ardından yere vurdum. Ne dün her çalışmasına övgüler yağdırıp hayır dualar ettiklerimi bu gün görmezden geldim.
Bu isimleri çoğunu “İZ BIRAKANLAR “yazımın 2. sinde görmek de mümkün.
Defter ailesinden bir çoğu suya sabuna dokunmayı pek sevmeyen üyeler.
Köşenizde güzel güzel oturmak varken kötülüklere dokunmak niye
Barışık yaşamak varken bu kavga niye?
Tatlı sözler dururken nedendir bu gönül yıkmalar?
Şu iki günlük dünyada bu savaşlar ne için?
Sevgiden hoş görüden aşktan sevdadan söz etmek dururken, siyasetten bahsetmek de neyin nesi? Diyenler öyle çoğunlukta ki…
Ancak şu da var.
Her türlü can yakan yürek acıtan ateş topuna dönüşmüş toplumsal gerçekleri şiirsel bir dille edebiyata dökmekte var işin içinde şimdilerde. Lakin çözebilene aşk olsun!
Bu tarz çalışmalar şiirde yeni bir akım m? Diye soracak oldum tek tük kalmış canımın içi o asırlık çınarlara…
Gülüp geçtiler bana…
Elbette bu benim algılama biçimim. Bunlar eskiden daha çok yapılırdı çok ünlü yazarlar tarafından. Ki Bu gün bile bir özdeyiş gibi belleklerde ve dillerdeler. Ve bunlar her kesim tarafından anlaşılırdı. Algılamakta hiç zorluk çekilmezdi.
Sayfama arada bir uğrayanların;
Benim, yeri geldiğinde lafını sözünü esirgemeyen. Açık sözlülüğü içtenliği dostluğu ve yüreği dünyaya yetecek kadar sevgi dolu biri olduğumu bildiklerinden eminim.
Kendime duyduğum saygı ve sevgim ise en büyük hazinem.
Bazı değerli üyelerin benimle kurdukları içten ve dostane diyalog ve telefon görüşmelerinde şunları sezinledim büyük üzüntüyle maalesef.
Edebiyatta edebi ahlakın gitgide zayıfladığını.
Defterde şiirlerin hangi ölçüde ve ne şekilde yazıldığını.
Üyelerin kişisel hallerini ve özel hayatlarını.
Özel arkadaşlık taleplerini. (özellikle kadınların)
Hiç tanımadığınız insanlara getirilen edebe yakışmayan sözlere alkış tutmayı bir kenara bırakın!
Kendiniz olun. Olgun. Kompleksiz. İyi Niyetli. MÜTEVAZI.
Asıl konuya gelecek olursam.
Hasta olduğunu söyleyen bir üyeye açtığım ‘geçmiş olsun’ telefonuma karşılık telefonu yüzüme kapatmasının aksine…
“Hadi Kaptan Vakit Tamam” adlı çalışmamı okuyan.
Genç yaşına rağmen yüreğine dünyaları sığdırmış bir harika insanın.
Kısacık bir cümlesi. Adeta ültimatom mahiyetinde karalı ve dostluk tüten sıcacık sesi bu Radikal Kararımdan bir süreliğine de olsa vaz geçmemi sağladı desem…
YORUMLAR
merhabalar gönül dostu insan :
değerler sisteminin çöktüğü ,kaderin kalleş yazgının kara çıktığı bir dünyada ve toplumda , vefasızlığın en acımasızlığını defalarca yaşayan biri olarak alıştık artık dostum biliyormusun..nasır bağladı hasasiyetlerimiz..gelene ağam gidene paşam demeye alıştık..yada alıştırdılar kör olasıcalar..bizim gibi nesli tükenmekte olan duyarlı yüreği kutluyorum..selam ve saygımla.
DEVRİM DENİZERİ
farkındasınız sanırım.
Ömrünüz uzun umutlarınız beklentileriniz tez elden gerçek olsun.
Selam ve iyi dileklerimle.
KNİSK
Bazen insanlar karar vermelidir.Ancak,bu kararları çevresini ona değer verenleri ve ailesini zedelemeyecek kararlar olmalıdır.
Bazen uzaklaşabilir insanlar anlarım.Ama bu uzaklaşmalar terk ediş değil,bir maçın devre arası gibi olmalıdır.Biraz sonra yeniden daha hırslı başlarcasına bekletmeli.
Bazen insanlar insanlığını sınamalı.Yahu çınar misali ,dağ gibi dediği insanların, kendini değil gölgesini mahrum edecek kadar tiksindim! demelerinin sebep noktasında acaba ben varmıyım diye...
Ama ne olursa olsun terazisi şaşamaz bazı insanların..koyarlar en hassas gönül terazisine herşeylerini..Harika der güzel bir gülümseme ile sarılırlar dostların bulunduğu terazinin o kefesine..Ağırdır çünkü.Sorumluluğu.
Vesile ile baş tacısın sevgili Tülin ÖZTUNÇ bilesin.
Alnından gururla yüreğinden sevgi ve muhabbetle öpüyorum.
@şkın sahibine emanet ol. (Samim)
Sözlerin aklıma geldiği zaman
Gözlerim yollarda kaldığı zaman
Güneşin al rengi solduğu zaman
Bir ses olarak gel her akşam vakti
( Samim ) tarafından 1/20/2015 11:18:56 AM zamanında düzenlenmiştir.