HANGİSİ ERKEK HANGİSİ KADIN?

• 19 Ocak 2015 Pazartesi 02:22:51

Lafı hiç uzatmadan direkt konuya gireyim.

Konumuz yukarıdaki resim ve o resimdeki iskeletlerden hangisinin erkek hangisinin kadın olduğu.

Efendim…Gördüğünüz üzere bu resmi Sarıklı Fred adında bir kefere bulmuş. Zaten bilindiği üzre bizim memlekette topraklarımız altındaki yaklaşık bütün arkeolojik bulgular hep kefereler tarafından yapılmıştır. İşte bu Sarıklı Fred denen kefere de bir kazı yapmış ve yedi yüz sene evveline ait iki iskelet bulmuş. Bunların resmini çekip bana yollamış. Diyor ki ‘’700 yıllık bu iskeletlerin hangisinin kadın olduğunu anlamak bir saniyemizi bile almıyor’’

Öncelikle belirteyim ki çok çok yanılıyorsun çok sevgili Sarıklı kefere. Bir Saniye’mizi alıyor.

Şimdi bu resme bakıp ‘’ Şu erkektir, bu kadındır’’ demem oldukça yanlış olurdu çünkü bu ağır bir sorumluluk. Tamam yani tarihçi olmasına tarihçiyiz de yine de olayı netliğe kavuşturmak için bir heyet oluşturmam gerekiyordu. Peki böyle bir heyet kimlerden oluşabilirdi? Tabii ki asar-ı atikadan; ( Yani eski eserlerden ) dolayısıyla da yedi yüzyıllık kemiklerin kimlere ait olabileceği konusunda daha net bir şeyler söyleyecek olan teyzelerden oluşabilirdi bu heyet.

Peki teyzeler dedik. Amcalar niye yok? Valla bilmiyorum. Amcalar bu olaya hiç itibar etmediler. Herhalde onlar hangisinin erkek, hangisinin kadın olduğunundan emindiler. Lakin öyle ‘’Şu erkektir, bu kadındır’’ diye kestirip atmak olmaz elbette. Meseleye bilimsel yaklaşmak lazım. Kesin ve somut deliller ortaya koymak lazım.

Neyse efendim…Hemen heyeti oluşturma işlemlerine başladım. Böyle bir heyette kim olabilirdi: Elbette ki öncelikle Nurhayat Ablam…Lakin o şu sıralarda Ergenus denilen bir başka canlı türüyle ve onun TEOG denilen sınavlarıyla olabildiğince meşgul olduğundan bir de böyle ağır bir sorumluluğun altına sokmak istemedim. Ama hemen aklıma bir başka isim geldi: Bizim Nurhayat Ablanın ahretliği Ava Deniz Teyze…İşte o mutlaka olmalıydı bu heyette.

Sonra? Resmen tıkandım. Ben böyle kara kara düşünürken alt kattan bir müzik sesi geldi. Bizim komşu açmış radyoyu ya da tv yi bağırttıyor’’ Estireyim mi, estireyim mi / Yavrum sana fistan kestireyim mi? Bende de bir hastalık vardır. Bir türkü duyunca onun hangi yöreden olduğu takılır kafama. Bu türkü? Evet yaaa…Düzce türküsü bu. Tamammmm. Buldummm. Hay aklımla bin yaşayım ben. Heyete koyacağım ikinci kişi Düzce’den Saniye teyze olacaktı. Üçüncü ise artık kolaydı. Eeee yani bir de hemşeri almazsam olur mu? Heyetin bir diğer üyesi de tabii ki bizim Terekeme Şenay Teyze olmalıydı.

Uzatmayalım efendim. Tüm âsar-ı âtikayı topladık.

Yav karıştırmayın işte. ‘’ Biri Düzce’den, Biri Kars’tan, bir diğeri taa Bosna’dan üç kişiyi ne zaman topladın, nasıl bir araya getirdin’’ Diye. Söz konusu bilim olunca en olmazlar da oluyor işte.

Sizin anlayacağınız bu üç tip, bir de ben dört tip bir araya geldik. Ben elimdeki resmi önce Havva Deniz Teyzeye gösterdim. ( Onun tabiriyle Ava Deniz tabii ki)

-Havva teyze şu resme bir bakar mısın?

Havva teyze baktı resme.

-Te be bu benim rametlı Üsmen pelvandır be ya. Kel Aliço ile güleş tutarken çekılmış resmidir. Nereden buldun bunu be kızanım?

Saniye Teyze yaklaştı gözlüklerini düzelterek.

-Ah Havva hanım ahhh. Bayağı yaşlanmışsın sen ayol. Ne Üsmeni, Ne Aliçosu? Burada bir dişçi ve ona dişini çektiren bir insanın resmi var.

Terekeme hemşerim daha ben ağzımı açmadan resmi aldı eline ve başladı ağlamaya. Hepimiz gözü diktik ona bakıyoruz. O ise hüngür hüngür ağlıyor.

-Vıyyyyy. Başıyıza torpah yağa e mi? Zavallı herifim, zavallı gayınım. Biraz pestil, köme, gaz eti getirsinler diye memlekete göndermiştim, hiç pahmamışlar da igne iplige döndürmüşler zavallıları.

Hay Allahım ya Rabbim ya…Ulan alt tarafı yedi yüz yıllık iki tane ceset. Nereden çıkartırlar yok Üsmen Pelvanmış, yok dişçiymiş, yok herifiymiş. Ama boşuna dememişler bilim zorlu bir uğraştır diye. Çaresiz uğraşacağız bu ihtiyarlarla. Her şeye rağmen konunun uzmanı olanlar onlar.

Yok yok bir şeyler yapmalıydım gözlerinin görmesi için. Şöyle tavşan kanı bir çay yaptım. Yanına Havva teyze için Pomak böreği, Saniye teyze için mancarlı pide, Şenay teyze için de kete koyunca üçünün de gözleri açıldı.

Önce Havva teyze tekrar baktı resme.

-More bunlar rejimin dozunu fazla kaçırmışlar be yaa. Baksana bir deri bir kemik kalmışlar?

Saniye teyze kahkahayı patlattı.

-Ne derisi Havva hanım. Baksana sadece kemik kalmışlar.

Şenay teyze de baktı resme bir kez daha.

-Vıııışşşşş. Bu cesetler ölüptür ay balam.

Dayanamadım artık.

-Evet Şenay teyze o cesetler ölmüş. Yoksa sen o cesetlerin diri omasını mı bekliyordun?

Havva teyze öfkeli öfkeli baktı bana.

-Te be kapçık aağzlı susak. Bu resmı ne halt etmeye gösterırsın bize?

Cevap verdim:

-Teyzeciğim şimdi konu şu: Bu resimdekilerin hangisi erkek, hangisi kadındır?

Resme önce Saniye teyze baktı.

-Kesinlikle soldaki kadın, sağdaki erkek.

Daha ‘’Nereden anladın ?’’ demeden Havva teyze aldı resmi.

-Abe angisi olacak? Elbette ki soldaki kadındır, sağdaki erkek?

Allah Allah. Sarıklı keferenin dediği gibi gerçekten de bir saniye sürmemişti hangisinin erkek , hangisinin kadın olduğunu bulmak ama bu işte bir terslik vardı. Normalde sağdakinin kadın olması gerekiyordu. Çünkü ağzı açık, yani çenesi düşük olan oydu. Oysa Havva Teyze oldukça ciddi bir edayla soldaki kadındır diyordu.

Üç kadının içinde elbette zordu soldaki erkek demek ama bilim söz söz konusu olunca öyle yaşlıymış, ihtiyarmış, hürmeten de olsa onların dediği olsun diyemezdim elbette. Hemen itiraz ettim.

-Teyzeler yanılıyorsunuz. Kadın olan sağdaki… O çenesi düşük olan… Siz hiç çenesi düşük bir erkek gördünüz mü?

Saniye Teyze yapıştırdı cevabı:

-Sağdaki çok çirkin, bayan olamaz?

Sonra da Havva teyzeye onaylatmak için ‘’ Değil mi Havva Hanım?’’ Diye sormaz mı? Havva Teyze de ‘’ Elbette be yaaa. Em o sağdaki çok bakımsızdır be yaa. Sen iç bakımsız, alımsız, böyle ahı gitmiş vahı kalmış kadın gördün mü’’ diye sormaz mı?

Yok hani kendisi 88 yaşına ötekiler de kendisiyle emsal olmasa haydi neyse diyeceğim de karşımda üç tane titrek nine, tutmuş bana kadınların güzelliğinden, bakımından, alımından bahsediyorlar. Yok yok merak etmeyin o kadar da kaba değilim. Yüzlerine karşı söylemedim bunları elbette. Kısaca ‘’ Çok yanılıyorsunuz teyzeler’’ dedim ki Şenay teyze hışımla aldı resmi başladı konuşmaya.

-Ula sen ne diyipsen ay gede. Görmirmisen herifin agzını burnunı dağıdıplar.

Anlayacağınız üçü de sağdakinin erkek olduğu konusunda ortak kanaate varmışlardı ve Şenay teyzenin bu son çıkışı ile söylediği ‘’ Herifin ağzını burnunu dağıtmışlar ‘’ Önermesi Havva ve Saniye Teyze tarafından da onaylanmıştı. Yani ben de ‘’ Evet sağdaki erkektir ‘’ desem bu bilimsel tartışma noktalanmış olacaktı ama bende o göz var mı hiç?

-Teyzeler bakın orada birlikte yatan bir çift var. Ne yani erkek olan gitti birilerine ağzını burnunu dağıttırdı, sonra da gelip kadınla yatağa mı girdi? Bu mu şimdi sizin bula bula bulduğunuz bilimsel gerçek?

Teyzeler birbirlerine baktılar. Bu onlar için de zor bir soruydu. Ama malumunuz olduğu üzre kadınlar zorlukları genelde süpürgenin ‘’kokoç’’ denilen elle tutulan kısmı ile çözdükleri için Şenay Teyze ( Ki ona alemde Süpürgeli Cadaloz da denir) süpürgenin kokocunu kafama indirdi.

-Ula goca gafalı, görmirmisen herif dayagı yeyipti, sonra da acılarını dindirmah için garıya sarılıptı.

Baktım Saniye teyze ile Havva Teyze de süpürgeye doğru hamle yaptılar. Papuç pahalıydı vesselam. İyi de sağdakinin erkek olduğunu, birilerinden güzel bir dayak yedikten sonra acılarını dindirmek için karısına sarıldığını söylemek bilime ihanet olmaz mıydı?

Bir tarafta bilim, öte tarafta çakmak çakmak gözlerle bakan bir Düzceli, Bir Busnalı ve bir Terekeme var. Tam anlamıyla Cafer def-i hacet eyledi bez getir durumları…

Neyse efendim. Sonunda ortak bir kanaate vardık ve raporumuzu hazırladık.

Karslı tarihçi Sami Biberoğulları, Bosna’lı Havva , Düzceli Saniye ve Terekeme Şenay’dan oluşan bilimsel heyetimiz yukarıda görülen resmi incelemiş, üzerinde titiz ve dikkatli, oldukça zahmetli bir araştırma yaparak elde ettiği sonucun şu şekilde tutanaklara geçmesine ve bilimin hizmetine sunulmasına oy birliği ile karar vermiştir.

1- Çirkin kadın olmaz ( Haa haa haaa…) [ Bu ha ha ha yı sonradan ben ilave ettim. O kadar da şerh koyalım yani değil mi ] Dolayısıyla resimdeki sağdaki iskeletin kadın olma ihtimali kesinlikle yoktur.
2- Aslında kadınların çenesi düşük oldukları kesin bir gerçek ise de bu resimde sağda gördüğünüz iskelette durum farklıdır. Dikkat edilecek olursa oradaki kuru kafanın sadece çenesi düşük değil, aynı zamanda dişleri de kırık ve eksiktir. Yani olayı çenesi düşüklüğe bağlayamayız. Sağdaki kişi bir kavgada çenesini dağıtmıştır.
3-’Çenesi dağılmış bir erkeğin ilk aklına gelen şey gelip karısı ile yatmak mıdır?’ sorusu heyetimizi oldukça uğraştıran bir soru olmakla beraber ilmi heyetimiz bu sorunun da cevabını bulmuştur: Evet..Yedi yüz sene önce yaşayan atalarımızın işte böyle oldukça sapık cinsel fantezileri olup kendilerini dışarıda bir güzel dövdürüp, ağızlarını, burunlarını kırdırdıktan sonra eşleriyle cim’a eyledikleri tespit edilmiştir.
4- Yani kısa ve öz olarak resimde soldaki kişi kadın, sağdaki kişi erkektir. Zaten resim de bu sonucu bar bar bağırmaktadır. Siz hiç cinsel bir ilişkiden sonra haşadı çıkmış kadın gördünüz mü? Genelde erkekler aynen sağdaki gibi olmazlar mı?

Evet…Böylece bu üç değerli bilim kadını ile birlikte yaptığımız uzun ve zahmetli çalışma sonucu hangisinin erkek, hangisinin kadın olduğunu ortaya koyduk. Allah affetsin beni.

Ha, bu arada…Erkek Milleti ! Sakın ‘’ Sami Hoca ölümlerden ölüm beğen kendine’’ ya da ‘’ Ulan oğlum seni oylum oylum oymazsam’’ gibi tehditler göndermeyin. Katılsaydınız bu ilmi çalışmaya ben n’aaapıyım: