REKLAM ARASI
REKLAM ARASI
Reklam, para kazanmak için yapılır.
Topraklarımızın önemli bir bölümünü kaybetmiştik. Borcumuz gırtlaktaydı. Kapitülasyonlar, nefes aldırmıyordu. Avrupa bize hasta adam diyordu. Egemenliğimizdeki unsurlar bir bir ayaklanıp devletçikler kurmuşlar; düşmanlarımız, imar edemediğimiz bir avuç Anadolu toprağına bile göz dikmişlerdi.
1923’de kıvrak bir silkinişle kısa bir reklam arası verdik. Kazandığımız paralarla borçlarımızı ödedik. Demir ve deniz yollarını millileştirdik. Ordumuzu modernleştirdik. Fabrikalar kurduk. İnsanımızı padişahın kulluğundan çıkarıp Allah’ın kulluğuna yükselttik. Kadın erkek herkese seçme ve seçilme hakkı verdik. Okuma yazma oranını % üçlerden % doksanlara çıkardık. Sıradan insanlarımız, rüyasında bile göremeyeceği makamlara yükseldiler, devlet başkanı, başbakan, üst düzey yönetici olabildiler. Petrol zengini değildik. Buna rağmen müspet ilimler sayesinde İslam dünyasında yıldız gibi parladık. Bölünmüş yollar, hızlı trenler, marmaraylar boğaz köprüleri yaptık. Uluslar arasında parmakla gösterilen imrenilesi bir ülke olduk.
Reklam arasını vermeseydik kadınlarımız ne milletvekili, ne de başbakan olabilirlerdi.
“Reklamlardan kazanacağımızı kazandık, epeyce düze çıktık, şükür. Artık, reklam arasından önceki durumumuza dönebiliriz. Hilafeti getirir, seçim derdinden de kurtuluruz. Yetki verdiğimiz kadınlarımızı, kariyerlerini tamamlasınlar diye evlerine göndeririz. Onlar, Çocuk doğurur, altınlarını alır, keyiflerine bakarlar.”
Tırnak içindeki cümleler, Cumhuriyeti reklam arasına benzetenlerin özlemi olabilir mi ki?