- 993 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
alışmalardan arta kalan...
Zaman aktıkça pişmanlıklar dolanıyor ayaklarıma. Haklılığına verdiğim hakları sarıp sarmalıyor avuçlarım. Kelimelerin geliyor kulaklarıma "haklıydı" diyorum. Ana dilimde böyle anlamına ters, böyle iğreti, böyle yabancıl duruyor hakların... Zaman çoktan geçti diyorum.. Çoktan geçti sevgili... Çoktan geçti... Çok geçti sevgili... Bu köprünün altından çok sular geçti... Köprüleri yıkıp, bizliği darmadağın edip geçti... Anlaşmazlıklar bize ders oldu. Ezber ettik verilenleri. Ettiğimiz ezberlerle eksiliyoruz oysa...Biliyoruz... Sen de ben de... Tamamlanamıyoruz...
Şimdi yoksunlukla savaşıyoruz. Alışıyoruz yavaş yavaş, yada alıştığımızı zannediyoruz. sonradan farkına varacağız sevgili! yaralarımızın, kan- revânlığımızın farkına sonradan varacağız.
Hani ölümüne alıştığını sandığın birinin askıda bıraktığı, buram buram hasret kokan ceketine ilişir de gözün ansızın, içinde bir mezar taşı titrer ya , hani o sancı boğazına düğüm, diline lâl olur ya... öyle bir acı kendimize getirecek bizi. Öyle yıkılmışlıklar bekliyor bizi... o zaman askıda dokunulmaya kıyılmayan ceketlerle değil yabancı yüreklere sığınmalarımızla yıkılacağız... Koca bir dağ gibi...İçimize devrile devrile hemde...
Şimdi güncesini tutuyoruz alışmaların.
Gün gelir,
Devrilmişliğimizin altında
Nefes alamaz da
Ölü verirsek ansızın,
O zaman
Cenazesini kaldırırız
İçimizden
Bu aşkın...Gün gelirde... uyanıverirsek...ansızın...