- 481 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Köprü
Esirinken kim özgürlükten bahsedebilir ki;
Hayat bir keşifken
Yolun başında
Bir martı boynunda yakut bir taş!
Kırmızı kim’in dikkatini çekmez ki!
Çağırır kırmızısını
Hayatında ilk kez böyle olmuştu
Bir martı’ya seslenmişti ve o an anlamıştı
O Martı onun hayatı olacaktı
Ona karşılık kırmızı gül aramıştı kız
Ona verdi ve hayatı başka yöne gidiyordu
Bilmeden
Martı ve kız tanırlerken birbirlerini..
Anladı ..... ... .. , kız da martıydı.
Ona uçmayı gösteriyordu.
Hiç bilmediği, hiç görmediği yerleri..
Sanki yeryüzünde bir martı bir kız vardı.
Ve ne olduysa birdenbire herşey altüst oldu!!
Kız okyanusun ortasında buldu kendini!
O andan beri!
Başı hep gökyüzünde...
Yüzmeyi bilmiyor ama suyun üstünde ölmüyor!
Bu mucize kıza ilham oldu!!
Her gece köprüler kuruyor
Okyanusun ortasında
Hem sırılsıklam hem kimsesiz
Kimsesiz demek yanlış olur
Martının hayaliyle
Köprüyü yapmaya çalırşırken
Biliyor sonu olmayacağını
Ama başka yol yok
Eğer martının yokluğu boğmuyorsa
Okyanusun ortasında
Son nefesine kadar yapacaktı o köprüyü...
(Not: Ne mi yapıyor kız? Artık kesik kesik nefes alıyor ve kalp ağrısı nedir çok iyi biliyor.. Hala ıslak.. Okyanusun ortasında, güneşin kızılında martının boynundaki yakut taşı hatırlıyor, nefesinin kesildiği anları, onunla zaman mefhumunun olmadığını, açlık-tokluk, varlık-yokluk hiçbir kavramın önemli olmadığını, onun herşey olduğunu, onsuzluğun hiçlik olduğunu düşünüyor... dalga seslerinde martının sesini duyar gibi oluyor, rüzgar estiğinde beraber uçtukları günleri hayal ediyor, yağmur yağdığında öpüşünü, fırtına çıktığında martının ağladığını hatırlayarak köprüyü inşa ediyor...
/dün gece ki rüyamdan/