- 939 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
OKUMAK VE YAZMAK!..
Kendime ait boş zamanı yakaladığımda ne okuyacağım üzerine düşünmeye başlarım. Kütüphanemde yeteri kadar romanım olduğu için huzurluyumdur. Bütün yazarların eserleri aşağı yukarı elimin altındadır. Eksikleri kütüphaneye ya da sahaflara koşarak tamamlarım. Kendi kütüphanemdekiler altın değerindedirler. Her zaman benimle birlikte olan dost gibidirler(Gerçi bu devir de dost kalmadı ya) Kütüphanemin raflarından beni izlediklerini hissederim. Kırk yıl öncesi sayfalarını karıştırdığım dostumla yine sohbet etmek ihtiyacını duyumsadığımda zorluk çekmem, elimi uzatıp masamın üstüne koyar başlarım dertleşmeye…Korku, polisiye, fantastik v.s. romanlar hepsi benim için değerlidir. Özellikle medyanın pompaladığı medyatik eserlerden uzak durmaya çalışırım. Popüler olanlar benim için saman alevine benzerler. Yanmasıyla sönmeleri an meselesidirler. Zamana yenik düşmeyen eserler vazgeçilmezlerimdendirler. (İsim verirsem diğer eserlere haksızlık olacak…)
Romanlardaki kahramanların doğallığına dikkat ederim. Ana karakterler çok önemlidirler. Romanın akışını nasıl etkiliyorlar onu gözlemeye çalışırım.
Okurken ortamın dinginliğine dikkat ederim. Kendinle baş başa olmak. Bazen metroda kitap açtığım olur ama pek tatmin etmez beni. Sanki karşımdaki insanın bakışlarından kaçıyormuşum izlenimi doğar içimde. Karşımdaki insanlarla empati kurmayı sevdiğim için onları göz hapsinde tuttuğumda “ sapık mı ne “ düşüncelerinin bana yöneltildiğini hisseder bunun için de siyah gözlüklerimi hemen takarım. Yani bir nevi hafiye rolüne bürünürüm.
Günde ne yapar yapar yüz sayfa okumaya çalışırım. Okuduğumdan ne anlayıp anlamadığımı kendime sorarım. Anlamadıysam sil baştan romanın ilk sayfasına dönerim. Okumak için okumam yani. Akşam ne kadar geç yatsam da sabah dörtte yataktan fırlarım,iki saatimi okumaya ayırırım. Kurşun kalem her zaman yanımda olur. Önemli bulduğum satırların altını çizerim, notlar alırım. Okumadan yazarlık olamayacağı düşüncesindeyim her zaman.
Yazmaya gelince!
Bir kere kalem konuşmaya görsün tutamazsın kendini. Yazacaklarımı, ilk an’da blok notuma geçerim. Sonra üzerinde çalışırım. Fazla kelimeleri atarım. Üçüncü tekil ağzıyla yazmak çok kolayıma gider. Kahramanları romanın içinde görevlendirirken ana karakterim vazgeçilmezim olur. Onunla birlikte sevinir, gözyaşı döker, aşık olur,kavga eder, dayak yerim. Belli bir süre sonra romanın sonlarına yakın, karakterlerimden ayrılacağım için hüzün çöker içime.Kendimi beğendirmek için yazmayı sevmem. Öznesi ben olan sevdalardan sakınırım. Yazdıklarımı kesinlikle paylaşırım, görüşlerini alırım. Günlük hayatın içinde olduğum için malzeme sıkıntısı pek çekmem. Zaten herkes dertli. Bir dokunsan bin ah işitirsin misali.
Yazdıklarımı yayınlatmakta zorluk çekerim. Şöhret olmak için meclisin önünde çırılçıplak soyunacak değilim ya. Bütün yayınevlerinden ret yanıtı alırım. Girdiğim yarışmalardan sonuncu bile olamam. Yaptığım akademik görüşmelerden edebiyatçı profesörler tarafından küçümsenirim. Yine de yazmak tutkumu kaybetmem. Kim ne derse desinler şeyime bile takmam hiç birini. Özgüvenimi yitirmemeye çalışırım. Çünkü mayamı halktan almışımdır. Sokaklar benim dünyamdır. Aradığım her şey yanımdadır çünkü. İhaneti görürüm, acıyı yaşarım, gözyaşlarına tanık olurum. İşte bu yüzden yazarken zorlanmam… Beni kimse tanımasın umurumda bile olmaz. Kendi dünyamda mutluysam o bana yeter de artar bile.
Okumak ve yazmak elmanın iki yarısı gibidirler. Okumadan yazmaya çalışanlara şaşarım. Zaten okudukça sular seller gibi olursun,çağlayanlar gibi coşarsın…
Herkese okumaları dileklerimle sevgilerimi iletiyorum…
YORUMLAR
Gardaşım benim !
Evime geldim.Sağlık kontrollarımı yaptırdım.Doktorların "Sen daha çok yaşarsın" sözlerinin verdiği moralle
senin romanını okumaya başlatılacaktım ki; bu yazın çıktı karşıma.
Ayhan sanki beni anlatıyorsun.Bir ara düşündüm, hatta emin oldum. Ben Ayhana kendimi anlatmışım da sonradan unutmuşum dedim. Ama metrodan da bahsedince " Bu ayhanın kendisi" dedim.
Sen aynı zamanda iyi de bir romancısın. Tabii gözlemlerin bizlerden daha farklı oluyor.
Okumak, yazmak hastalıkların en babayiğidi. Anlattığın gibi yaşamak mutlulukların en haz vereni...
Sevgiyle hasretle gözlerinden öperim.
NOT: Benim senden bir farkım ben kurşun kalem yerine fosforlu kalem kullanıyorum. Kendine fosforlu bir kalem al faturasını da bana gönder.
Şimdi roman okuma zamanı... Hoşca kal.