- 1235 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
‘’Çocuklarımızı nasıl yetiştireceğiz’’
‘’Çocuklarımızı nasıl yetiştireceğiz’’
Değerli muhterem kardeşlerim
Geneli gözlemlediğimizde çocuk eğitimlerinde çok büyük sıkıntılar görüyoruz.
‘’Çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimiz’’ konusunda ailelerin bocalama içinde olduğunu müşahede ediyoruz. Çocuklar Allahü Teâlâ’nın bize emanetidir. Onları hayata hazırlamak anne ve babanın görevidir.
İnsan yetiştiriyoruz!
Bu kutsal vazifenin bilincinde olarak nasıl bir yol izleyeceğiz. Hangi eğitim sistemiyle hareket edeceğiz. Eğitim ihmal edilmemesi gereken bir sosyal süreçtir.
Bir eşkıya yetiştirirsin bin eve zarar verir. Bir Evliya yetiştirirsin bin evden hayır dua alırsın. Şimdi sırasıyla bir çocuk eğitiminde ince ve püf noktaları beraber sorgulayalım. Yanlış ve eksiklerimizin farkına varalım. Çocuğumuzun resmini gözümüzde canlandıralım. Sırasıyla onu tanımaya ve sistematik biçimde hangi ilimleri yüklemeye başlayacağımızı tasavvur edelim.
Akıl ile başlayalım.
Matematik, fen, fizik, kimya, biyoloji, geometri, psikoloji, pedagoji, tarih, vs.
Bunlar dünyada onu ayakta tutacak, karşılaşacağı problemlerin çözümünde anahtar bilgilerdir.
İlk, orta ve lise döneminde genel alınan bu ilimler, çocuğumuzun kabiliyeti ve hayata gönderiliş hikmetine binaen akademik hayatındaki meslek yönelimine kadar devam eder. Ya da usta çırak sistemiyle meslek haritasını daha erken çizer.
Birde ebedi ahiret hayatı için hazırlanması gereken Dini ilimler vardır. Kur’an, hadis, ilmihal, siyer, İslam tarihi vs… siz bunu ihtiyaca göre artırabilirsiniz. Bizler maalesef aklımızın çok az bir bölümünü kullanıyoruz. Bu eğitimleri almış hayatta çok başarılı olmuş milyonlarca İnsan mevcuttur. Beyin keşfedilmemiş bir nimettir. Okudukça nice kapalı alanların ışığı yanacaktır.
Ağız/ dil: iletişim aracıdır.
Türkçe(anadil), Osmanlıca(geçmiş ile köprümüz), İngilizce (dünya ile bağlantımız), Arapça(maneviyat ile bağımız), öğrenmek mecburidir. Başka ek yabancı diller kabiliyete göre eklenebilir.
Edebiyat /üslup çok önemli... İletişimde, meslek başarısında, insan ilişkilerinde dilin ve üslubun yeri ve önemi tartışılmaz. Nasıl konuşacağız? Nelere dikkat etmeliyiz? ‘’Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı’’ demiş büyüklerimiz.
Kalbine geliyoruz.
Kalp sevginin merkezidir. Kalp bir evin sobası gibidir. Soğuk olursa gönüller üşür, hastalıklar ve sıkıntılar evimizden eksik olmaz. Biz evladımızın kalbini boş bırakırsak yanlış sevgilere yöneleceklerdir. Mevlam muhafaza eylesin.
Allahü Teâlâ, Peygamber Efendimiz (s.a.v) Kur’an-ı Kerim, namaz, insan, vatan, doğa, bayrak, hayvan sevgileri v.s…
Tüm bunları biz aşılayacağız. Her biri ayrı sohbet konusu, sizlerin derin anlayış ve hayat tecrübenize bırakıyorum, içeriğini nasıl dolduracağınız, nasıl bir yol izleyeceksiniz ve nasıl aşılayacaksınız siz karar vereceksiniz.
Kollar ekmek kapısı, hizmet kapısı…
Meslek bileziği takıyoruz.
Yeterli mi? Hayır!’’ Hobisi olan insan yaşlanmaz.’’ Hat, ebru, kaligrafi, tezhib, ahşap sanatları…Siz bunları zevkinize göre artırabilirsiniz.
Osmanlı padişahları devlet işlerinden yorulduklarında atölyelerine çekilir sanatla uğraşırlar zihinlerini sakinleştirirlermiş. Birçok çözülemeyen meseleyi bu uğraşı içinde aydınlığa çıkarırlarmış.
O halde (bir iş ve ibadeti bitirip) boş kaldığın zaman, hemen (başka bir işe/ibadete) koyul. İnşirâh Sûresi/7
Mutlaka erkek kız fark etmez, iki cins içinde bu eğitimler geçerlidir.
Temizliği her çocuk ve genç bilmek zorundadır. Arkasını temizleyemeyen bir insandan her daim sıkıntı gelir. Bir erkek çocuğu yetiştiriyorsunuz; ilerde üniversite hayatında yalnız yaşayacak, onun işlerini kim yapacak, hanımı hastalandığında ona yardım etmesi gerekmez mi? Kız çocuğu içinde keza aynı, siz nereye kadar onun evini temizlemeye gidebilirsiniz? İstediği kadar kariyer sahibi olsun, evinde başarısı, düzeni ve aile mutluluğu temizliği ile doğru orantılıdır. Yemek pişirmeyi erkek, kız her ikisi de bilmeleri gereklidir. Kızlar için dikiş, nakış sanatlarını da ekleyebiliriz.
Biz Peygamber Efendimizin (s.a.v) ümmetiyiz, kendi işimizi kendimiz yapmaya özen göstermeliyiz.
Bitti mi hayır?
İffetli, namuslu olması önemli...
Kız erkek fark etmez, Kur’an-ı Kerim her ikisini de uyarıyor! Evli olsun, bekâr olsun her birey bu değerlerimize dikkat etmelidir. Neslin sağlıklı olması, sağlam bireyler yetiştirmek için; namus ve iffet eğitimine önem vermeliyiz. Avrupa cinsel serbestliğin cezalarını çekiyor. Yetimhaneler küçük annelerin çocuklarıyla doldu. Şimdilerde aile teşviki için çaba sarf ediyorlar. Biz de ise ortaokullar bile artık ahlak dejenerasyonu ile karşı karşıya! Eskiden üniversitelerde görülen bazı yanlışlar ortaokul seviyelerine indi. Bunda Tv, zararlı neşriyat ve diziler, kültür yozlaşması, bilinçsiz anne babaların etkisi büyük. Eskilerde on ahlaklı genç, bir ahlaksızı sustururdu. Şimdilerde on ahlaksız genç bir ahlaklı genci eziyor. Aklıma Amak-ı hayal kitabındaki savaş sahnesi geliyor. Dünyada iyiler çok çalışmazsa aydınlık azalıyor, kötüler ise zaten çok çalışıyor ve karanlığı çoğaltıyor. Bir an önce kendimize gelmeli farkındalığımızı artırmalıyız? Evlat iyi yetişirse, anne babaya; hem dünyada nimet ve sürur, hem de ahirette sadaka-i cariyedir(ahirete dek sevabı kesilmeyen) …
Şimdi neye sıra geldi?
Başına TAÇ takacağız? Edep tacı...
Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan/ Giy ol tacı, emin ol her beladan
Mecma-ul adap kitabını tavsiye ediyorum. İslam’ın ilkokuludur. Bir misafirlikte, komşu, aile, hasta akraba ilişkileri, meslek hayatında, yolculukta nasıl hareket edilmeli? Bunu EDEP ilminden öğreniyoruz. Edepli insan bol bol dua alır. Edebe dikkat etmeyenler ise insanlar ile çatışma yaşar. Rahatsızlık verir. Kusurlu görülür. Her insan ‘’Edep Tacı’’nı kendi başına takmalıdır.
Kültür birikimlerimizi de bizler evlatlarımıza aktaracağız.
Ruhuna odaklanıyoruz.
İbadet, iman, zikir, sohbetler, namaz, oruç, Kur’an-ı Kerim ve manevi değerlerimize ihtiyacı var. Şarj etmezsek, psikolojik birçok sorunlar ile karşımıza çıkacaklardır.
Her şeyin bir gıdası var. Midenin gıdası nasıl yemek ise, aklın gıdası da ilimdir. Kalbin gıdası sevgi, ruhun gıdası ise İman ve Salih amellerdir. Kolların da gıdası vardır; iş, meslek, hizmet içinde olmak, sanat ile uğraşmaktır.
Değerli kardeşlerim Osmanlı devletinde Atalarımız evlatlarını böyle terbiye ediyormuş. Nice büyüğümüz bu ince eğitimle yetişmiş. Çok kıymetli eserler ve icraatlar bırakmışlar.
Ben bunu ilk öğrendiğimde ‘’Eyvah!’’ dedim.
Neden eyvah? Günümüzün çocuk eğitim halleri gözümde canlandı: Koluna bir meslek bileziği, aklına din ilmi hariç dünya ilimleri, mideye bol bol yüklenme, başka?
Ne oldu? Neden çocuklar sorunlu? Neden başarısız? Neden asi? Neden sıkıntılı, neden asalak gibi yaşıyorlar, başkalarının sırtına yükleniyorlar. Başkaları yardım etmeden bir şey yapamıyorlar?
Anne ve babalar olarak bizlerin, evlenmeden önce tüm bu eğitimleri onlara vermek vazifemiz…
İmam Gazali H.z çocuk eğitimi tavsiyelerinde; çocuklarınıza ekmek yanında her zaman katık vermeyin ki, ekmeğin yanında katık olmadan da doyabileceklerini öğrensinler. Arada sert yataklarda yatırın ki bedenleri güçlü olsun diyor. Merak edenler Kimyay-ı Saadet kitabında o bölümü/çocuk eğitimi okuyabilirler.
Nefis terbiyesi ve tasavvuf bilgileri öğretmemiz de önemli. Tasavvuf ‘’Evliyalık Okulu’’dur. Allah dostlarının hayatları, tasavvuf eğitiminin kişileri nerelerden alıp, hangi ulvi makamlara yükselttiğinin örnekleriyle doludur. Eğer bu eğitimi de vermezsek narsist çocuklar/sadece kendisini düşünen/ bencil çocuklar yetiştiririz. Şu dönemde etrafımıza baktığımızda narsizm etkisinde birçok genç görüyoruz.
Tüm bu bilgiler ışığında Allahın izniyle kendine, aileye, topluma, vatana, gelecek nesillere faydalı bireyler kazandırmış olacağız. Toplumun her kesimindeki mesleklerde aklen, kalben, ruhen, bedenen tamamlanmış ‘’Samimi, kaliteli, erdemli İnsanlar’’ vazife almış olacaktır.
Okuma zahmetine katlandığınız için teşekkür ediyorum. Mevlam, hepimizin evladını hayırlı eylesin. Bizleri de razı olduğu, hayırlı anne -babalar arasına dâhil eylesin.
Sevgi ve saygılarımla
Mihrican Ulupınar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.