- 665 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KORE 7.BÖLÜK (3.BÖLÜM)
Danbi soğuk olan koridorda ufak adımlarla yürümeye çalışırken sol eliyle kesilen göğsünü, Sağ eliyle de düşmemek için koridorun soğuk betonundan destek alıyordu.Koridorun sonuna geldiğinde artık gücü kalmamıştı.Yüzü bembeyaz olmuştu.Soğuk terler atıyordu.Kurumuş dudakları mosmor olmuştu.Sonunda odasına ulaşmıştı.Odaya girer girmez lavabo ya yöneldi. Öğürmeye başladı öyle şiddetli kusuyordu ki nefes almak da bile zorlanıyordu.Musluğu açtı çok az akan suyla yüzünü yıkadı.Eski kanlı tamponu çıkardı yatağına doğru yöneldi ve çarşafı tek eliyle çekerek dişlerini de kullanarak bir parça kopardı yarasını sardı.Artık gücü kalmamıştı.Yan üstü yatağa uzandı ve derin bir nefes verdi. Acıyı hissetmemek için uyumaya çalıştı zor da olsa acılar içinde bir süre sonra uyudu....
Kyung-Soon ise Wonju’ da sığındıkları kapalı spor salonunda uyuyan ailesini seyrediyordu. Aniden kalktı ve Askerlerin battaniye ile verdikleri askeri elbiseyi giydi.Babasını uyandırdı ve savaşmak için cepheye gideceğini söyledi.Babası oğluna sarılarak doğru karar verdiğini ağlamaklı sesle kulağına fısıldadı.
Bahçede toplanan askerlere yöneldi ve o askerlerle beraber kamyona bindi.Dokuz kamyon vardı ve o kamyonlar 7.bölüğü taşıyordu.Uzun bir yolculuktan sonra ülkenin kuzeyinde ve kıyı kasabası olan Sokcho’ya vardılar.Yüzbaşı Sung kamyondan inen acemi askerleri bir safta topladı ve onlara yönelerek
Yüzbaşı SUNG :
Sınırımızın hemen arkasında ruslar tarafından komuta edilen ve sizi öldürmek için can atan askerler var.
Kötü bir haber de, ÇİN ordusu kızıl orduda onlarla beraber.
Bizim görevimiz ise onları sadece geri püskürtebilmek ve müttefik kuvvetler gelene kadar zaman kazanmak.
Şimdi iyi dinleyin; Birbirine paralel 100 m. mesafeli iki derin siper kazmanızı emrediyorum..
Kyung-soon ve toplamda sayısı 171 olan 7.bölük emri yerine getirmek için siper kazmaya başladı.Hepsinin aklında bir soru var dı? Burdan sağ çıkabilecekler miydi?
Kyung-soon için bu olay, kendini yıllar sonra bile affedemeyeceği hayatının bir dönüm noktasıydı.
Siperler karanlık çökerken bitmişti. Yüzbaşı SUNG bölüğü topladı ve içlerinden 11 kişi seçti.Bu 11 kişinin içinde Kyung-soon ’ da vardı.Seçtiği bu 11 kişiyi ikinci sipere yerleştirdi ve onlara dönerek;
Yüzbaşı SUNG :
Siz makineli tüfeklerin başında bu siperden ayrılmayacaksınız.
Ne olursa olsun kesinlikle bu siperi terk etmiyeceksiniz.
Ne bir adım ileri
Ne de bir adım geri
Biz 160 kişi ön siperde mevzi alacağız.Bizi geçseler bile siz ölene kadar çatışmaya devam edeceksiniz.Zaman kazanacaksınız.
Anlaşıldı mı?
11 Asker :
Emredersiniz...
Herkes mevzisine yerleşmişti.Sabah olmak üzereydi ve müthiş bir sis vardı.Sis den dolayı bir adım önlerini bile görmekte zorlanıyorlardı. Yüzbaşı SUNG çok mutluydu.Sisin olması onlara gereken zamanı kazandıracaktı.Belki savaşmalarına bile gerek kalmayacaktı.Müttefik kuvvetler sis dağılıncaya kadar gelebilirdi.Ama yaklaşık olarak 2 saat sonra sis tamamen kalktı.Ve gördükleri karşısında şok olmuşlardı.Muazzam bir kalabalık vardı.Kızıl bayraklar var dı.Bunlar çinlilerdi.Öyle bir kalabalık vardı ki kalabalıktan toprak görünmüyordu.Kızıl orduyu yenmeleri imkansızdı.Hepsine yetecek mermileri yoktu.Aslında bütün savaşlarda çin ordusunun taktiği buydu.Kalabalık bir ordu ölen ne kadar çok olursa olsun savaşı kazanmalarına kafiydi.
Yüzbaşı SUNG ve askerlerinin siperleri tepedeydi.Kızıl ordu daha aşağıdaydı.Bu Yüzbaşı SUNG için biraz daha zaman kazanmak anlamına geliyordu.
Kızıl ordunun tepeye doğru tırmanması ile çatışma başladı. ilk siperdeki Yüzbaşı SUNG 160 askeri sürekli ateş ediyordu.Bir yandan da Yüzbaşı SUNG askerlerine moral verici sözler söylemeye çalışıyordu.Kızıl ordu çok yaklaşmıştı.Siperdeki askerler ise atılan el bombaları ve kurşunlarla öldürülüyordu.7.bölük bozguna uğramış içlerini saran bu korkudan dolayı yaklaşık olarak 100 asker siperden çıkıp geriye doğru kaçmaya başlamıştı.
Yüzbaşı SUNG:
Durun kaçmayın
Korkaklar...
Kaçmayın...
Savaşın...
Ülkeniz için savaşın....
diye bağırıyordu.
Kızıl ordu askerleri siperlerin içine kadar girmişti.Bir kızıl ordulu asker Yüzbaşı SUNG ’ a doğru koştu ve süngüsünü yüzbaşının tam karın boşluğuna sapladı.Yüzbaşı iki eli ile askeri omuzlarından tuttu ancak çok geçti yüzbaşının ağzından kan geliyordu.Bazı kızıl ordulu askerler ise siperin başından orda kalan askerleri kurşunluyordu.
Kaçan askerlerin hemen arkasında kızıl ordulu askerler koşuyordu.Uzansalar elleri değebilecek mesafedeydi.100 korkak askerin arkasındaki çinli askerler onların hemen arkasında ikinci sipere yaklaşıyorlardı.Aslında bu iyi bi taktikti.Böylece diğer siperdeki Kyung-soon ve arkadaşları ağır silahlı olmalarına rağmen kendi arkadaşları önde olduğu için çinli askerlere ateş edemeyecekti. ve zahiyat vermeden ikinci siperi ve tepeyi ele geçirebileceklerdi.Çok yaklaşmışlardı. Kyung-soon’un elleri ağır makinelinin tetiğindeydi.Ne yapacaktı ki? Saniyeler vardı. çok yaklaşmışlardı.Kendi siperine baktığında kendi arkadaşlarından da bir kaç kişinin geriye doğru kaçtığını gördü.Bir karar vermeliydi?
Kyung-soon :
Aaaaaaaaa
Hayırrrrrrrrrrrrrr
İstemiyerek te olsa kendi arkadaşlarına ateş etmeye başladı.Arkadaşları tek tek yere düşüyordu.Hemen yanında bulunan siperdeki arkadaşları ise şoktaydı.Bir yandan ağlayarak Kyung-soon ’ a bağırıyorlardı.
Siperdeki arkadaşları:
Yapma....
Napıyorsun...
Öldürürüyorsun onları.....
Gerizekalııııııı.....
Durrrrrrrr
Kyung-soon :
Hayırrrrrrrrrrrrrr.......
Ateşe devam ediyordu.Bütün arkadaşlarını öldürmüştü.Artık hedef açıktı.....Kızıl ordu askerleri duraksadı...... bu esnada Kyung-soon ile beraber siperdeki 9 asker de ağır makinelilerle ateş etmeye başladı.Bir kaç saniyede açıkta kalan bütün çinli askerler öldürüldü....
Çinliler şaşırmıştı.Bir kısmı geri çekildi....
Çinli komutan siperde kaç kişi olduğunu bilmiyordu daha fazla zahiyat vermemek için askerlerine gizlenme emrini verdi.Bu esnada müttefik hava kuvvetlerine ait uçaklar gelmişti.Uçaklar çinlilerin olduğu bölgeyi ağır bombardıman altına aldı.....Tam bir can pazarı vardı o kalabalık ordu darmadağın olmuştu.Havada uçuşan miğferler,kollar, bacaklar her taraf kan dı.....
Bombardıman enasında Kyung-soon ve arkadaşları sipre eğilip kendilerini bombardımandan korumaya çalışıyorlardı.Bombardıman yarım saat sürdü...Sonra sessizlik oldu....Kızıl ordu geri çekilmeye başladı.Bu bir zaferdi....
O esnada siperdeki askerlerden biri miğferini , Kyung-soon’a doğru fırlattı elinde bıçağı ile üzerine atladı ve bıçağı Kyung-soon ’un boğazına dayadı.Ağlayarak.....
Seni pislik...
Öldürdün onları...
Sende Öleceksin.....
Geber.....
Tam bir karmaşa vardı. Kyung-soon şok taydı. Gerçektende kendi bölüğünden yaklaşık olarak 100 kişiyi öldürmüştü.O esnada siperdeki diğer asker ani bir hareketle Kyung-soon ’a saldıran askeri geriye doğru çekti.Çamurlu olan yere yapıştırdı ve iki eliyle boğazına sarılarak;
Seni aptal....
O bizim hayatımızı kurtardı.....
Anladın mı?
O bizim hayatımızı kurtardı...
(Siperde bulunan tüm askerlere dönerek)
Anladınız mı....
O bizim hayatımızı kurtardı...
O bir kahraman.....
Arkadaşlarımızı o öldürmedi.....
Arkadaşlarımızı çinli’ler öldürdü.....
Anladınızmıııı..........
(O esnada askerlerden biri ayağa kalktı ve haklısın o bizim hayatımızı kurtardı dedi)
Herkes birbirine baktı ve evet der gibi başlarını salladı
Karar:
7.Bölük Çatışmada öldürüldü......
Bu esnada Kyung-soon yere çökmüş ellerini dizlerine bağlamış ağlıyordu.Konuşan asker geldi Kyung-soon’u kaldırdı ve sen hiç bir şey yapmadın.anladın mı? dedi. Bu sadece 11 asker arasında sır olarak kalacaktı.
Arkadaşlarının tümünü kızıl ordu yani çinliler öldürmüştü.Rapora da böyle geçecek ti...
Ve bu sır onlarla ölene kadar mezara girecekti.....
Danbi ise keskin nişancı birliğinde ki eğitiminin birinci ayını doldurmuştu.Çok başarılıydı.Eğitiminin geri kalan kısmını Sariwon’un dağlık arazisinde tamamlamak üzere arkadaşları ile birlikte yola çıktı.Aslında bundan sonrası Kyung-soon ve danbi için yeni bir başlangıçtı.........
(3.Bölümün Sonu)
DEVAM EDECEK......