Eskiye Özlem
O zamanlar daha mutlu daha güvendeydik ,sabah okula gider ,boş derslerde ya kantine iner sohbet eder ya da kütüphanede bir sonraki dersleri çalışırdık.ya da birer kitap getirirdik benim elimden teneffüslerde kitap düşmezdi mesela ya da şiir yazar arkadaşlarımla paylaşırdım, kitapları takas ederdik ,bir kitabı bitiren diğer arkadaşına verirdi.Sınıfta yılbaşı çekilişi yapardık ve genelde hediyemiz o dönemin en çok okunan kitapları olurdu ve ya arkadaşın sevdiği yazarın kitabı.Okuldan çıkar hemen eve giderdik geç kalma lüksümüz yoktu geç kalacaksam da bir sebebi olduğunu annem kesinlikle bilirdi .Okul korosu kurmuştuk lisede iken.Rahmetli Yusuf Durgut hocamız (edebiyatçıydı) köylere giderdik konser vermeye.
Öğretmenlere saygı sonsuzdu.Ne kadar yaramaz olunursa olunsun koridorda ya da bahçede öğretmen görüldüğü zaman hemen üst baş düzeltilir,ceket önü iliklenir,öğretmene selam verilir öyle geçilirdi.Saygı ile karışık bir korku beslenirdi öğretmene .
Hafta sonlarımız kapı önünde geçerdi.Annemler çay içerlerken bizde yakan top,5 taş,sobe gibi oyunlar oynardık.Akşam ezanında evdeydik .Annem o konuda çok düzenliydi.Akşam ezan okundu mu evdesin en fazla 5 dakika beklerdi.
Karnımız acıktığında hemen bir şeyler hazırlanırdı. yumurtalı ekmek,bişi (gaygana derler bazı yerlerde )
Meyve ağaçlarına dalardık kimsenin sesi çıkmazdı hatta gelir bizimle toplar bize dağıtırlardı.Kimse kimseyi en küçük olayda suçlamaz mahkeme kapılarında uğraşmazlardı .
Çocuklar arasında kavga olsa da asla olay büyümezdi,aileler araya girer uzlaşırlardı,mahkemeye gitmezdi kimse çok önemli bir durum olmadıkça.
Uyuşturucu,sigara yoktu ,içilmezdi,Sigara içen olursa da mahsus konuşulmazdı onunla ki kabahati bilinsin .
Cep telefonu yoktu,dolayısıyla cep telefonu bağımlılığı yoktu.Bir yere oturmaya gidildiğinde sohbet edilirdi,birbirimizin yüzüne,gözlerinin içine bakardık konuşurken,yere değil .
Anaya ,babaya,aile büyüklerine,komşu amcalara,teyzelere saygı vardı.İtaat vardı .Onların sözü üstüne söz söylenmez ,onlar konuştuklarında herkes susar dinlerdi.Arada sorular sorulurdu o dönemlere ait.Asla bacak bacak üstüne atılmazdı,atan yadırganırdı.
Brezilya dizileri olduğu saatlerde bir evde toplanılır,çaylar demlenir,ses çıkartılmadan izlenirdi.Marianna,Manuela,Rosa ve kocası yakışıklı Ricardo en sevdiğimiz tiplerdi.Manuela’nın o uzun sapsarı saçlarına hastaydık.Hala da severim,izlerim Brezilya dizilerini :)
Tv’de bir iki kanal vardı .En sevdiğim diziydi Kara Şimşek Michael Night ve Kit (konuşan,karizmatik sesli arabası ) en sevdiğim ikiliydi.Okuldan eve gelindiğinde karnımız doyurulur ve hemen ödevler yapılmaya başlanırdı.Cuma gününden bile pazartesinin ödevleri yapılır böylece hafta sonu bize kalırdı.Sadece sınavlar için extradan çalışırdık.
Dersten kaçma yoktu bizde ancak derste rahatsızlanmışsak okulun hemşiresinin de onayıyla eve gönderilirdik ama eve haber verilerek ( bir gün titreme nöbeti geçirerek hasta geldim eve 3 günüm hiç uyanmadan geçmiş ilk kez benim için eve doktor getirmişlerdi. doktor ilaçlar vermiş bizimkilerde ilaçları almışlar bana içirmeye çalışmışlar hatta hiç haberim olmadı.Üç gün sonra açmışım gözlerimi )
Sakar bir çocuktum,dizlerim kan içinde gelirdim eve çoğu kez.ne yapabilirim önüme o taşı veya o demir sapları koymasalardı,ben miydim suçlu ,takılır düşerdim işte.7’sinde ne ise 70’inde o olurmuş ya insan,hala takılır bir yerlerde düşerim ve yine dizlerim kan içinde gelirim eve ama eğer iş sırasında bir kazaya uğramışsam canımın yanmasına dizlerimin kanamasına rağmen,eczaneye gider bir bandaj yaptırır yine işime geri dönerim.sorumluluk duygusu içinde büyüdük biz aksi düşünülemez.
Yılbaşında evdeydik,annemin hazırladığı yemekleri yer,arkadaşlarla oturur,tombala oynar,meyvelerimizi yer vakit geçirirdik.Zaten bende yılbaşı kutlama inancı yoktu sadece güzel vakit geçirmek için bir fırsattı hepsi bu.Hala yılbaşını kutlamam sadece annemle geçireceğim vaktin kıymetini bilirim.Saat 12 oldu mu tv’de ya dansöz oynar ya da o dönemin en büyük sesinden konser dinlerdik ki bu genelde (nurlar içinde yatsın) Sevgili Zeki Müren ya da Orhan Gencebay olurdu.Hala Zeki Müren ve Orhan Gencebay hayranıyımdır.
Bayramlarda muhakkak mahallenin yaşlıları ilk sırada ziyaret edilir,elleri öpülür,hayır duaları alınırdı.Bayramlar sevdiklerimizi mutlu etmek içindi.Yoksa bilmem ne otellerinde ,tatil yerlerinde paraları boşa harcamak değil.Düşünün yaşlı aile büyüklerimizle geçireceğimiz kaç günümüz var ki bu hayatta.(Hele benim gibi anneanneniz ile beraber geçirdiğiniz bir günün sonunda anneanneniz aniden hastaneye kaldırıldıysa ve yaşamını yitirdiyse çok daha önemli oluyor geçirdiğiniz vakitler )
Birisini severseniz ya da aşık olursanız gerçekten sevip aşık olurdunuz.O ilk heyecanlar öylesine tatlıydı ki,şimdikiler aşk değil sevgi değil diyesi geliyor insanın.Birisini sevdi mi sonuna dek sevilir aşk en muhteşem haliyle yaşanırdı platonik bile olsa.Şimdikiler ne gerçek sevgi ne de gerçek aşk.Sever görünüp aslında bencilliklerine ortak ediyorlar insanları.
O zamanlar gerçekten mutluyduk ,daha huzurlu bir gençlik yetişiyordu. Şimdi ise ,neyse….
Yıllar geçtikçe hep anlıyorum ki
Tek özlemim eskiye .