- 2339 Okunma
- 14 Yorum
- 2 Beğeni
ELVEDÂ YALANCI AŞKIM!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ne zaman canı sıkkın olsa rıhtımdaki koca çınarın altına giderdi. Sonbahar gelmişti. Dalgın dalgın otururken, esen rüzgârla savrulan bir yaprak ayağının dibine düştü. Sararmıştı. Hiçbir varlık, zamana karşı koyamıyordu. Aşklar bile…
Tam tamına bir hafta olmuştu ondan ayrılalı. Fakat hâlâ sol yanındaki sızı dinmemişti. Dineceğe de benzemiyordu. Hele ayrılacakları son anın görüntüsü iyice kavuruyordu yüreğini.
Kolay mıydı? Koskoca on yıllık bir beraberliği bir anda silip atmak. Onunla dolu dolu geçen on koca yıl. Onunla büyüyüp, onunla olgunlaşmıştı. Sıkıntılarını, sevinçlerini, içinde kopan fırtınaları beraber atlatmışlardı. Onunla ilk tanıştığı günü hatırladı.
Gençti ve yakışıklıydı. Etrafında bir sürü kız vardı. Fakat içlerinden hiç birine kanı kaynamamıştı. Onun istediği yıldırım aşkıydı. Onu gördüğünde heyecanlanacak, dizleri titreyecek, dahası göklere uçacaktı. Ne kadar çabaladıysa da karşısına çıkmıyordu Leylâsı.
Arkadaşıyla çay bahçesinde buluşacaklardı. Çay bahçesine girdi ve masalara bakmaya başladı. Sonunda görmüştü arkadaşını. Kucaklaştılar ve oturdular. Sohbete başladılar. Sonra o katıldı aralarına. İlk tanıştığında çok kayıtsız kalmıştı. Onu tanımaya çalışıyordu. Hatta arzu ettiği aşk tanımının dışında bir duyguydu hissettiği.
Ertesi gün tekrar buluştular. O, bütün cazibesini kullanarak onu baştan çıkarmıştı. Onu ilk öptüğünde midesi bulanmış, aynı zamanda da başı dönmüştü. Kokusunu ciğerlerine çekmiş, ruhununun ruhuyla bütünleştiğini hissetmişti. Her an, her gün daha fazla bağlanıyordu. El ele, göz göze dolaşıyorlardı.
Ne olmuştu da bu duruma gelmişlerdi. Bir türlü anlam veremiyordu. Tek bildiği, onu çok özlediğiydi. Onların ayrılığına o adam sebep olmuştu. Karşısına geçmiş, bilmiş bir tavırla,“Ondan ayrılmanız gerekiyor. Yoksa canınız tehlikede! “ demişti. Çok düşünmüş, çıkış yolu bulamamıştı bir türlü. En sonunda onu şimdi oturduğu yere çağırmış, ayrılık kararını bildirmişti. Ayrılmaya razı olmuştu. Son bir isteği vardı. Son kez öpüşmek, sonra da ardına bakmadan gitmekti. O son öpücüğün ardından tam tamına bir hafta geçmiş olmasına rağmen onun tadı hâlâ dudaklarında ve damarlarındaydı. Hayat onsuz nasıl devam ederdi? Bilmiyordu.
Düşünceleriyle boğuşurken yanına birinin oturduğunu fark etti. Orta yaşlı bir adamdı. Sessizce ilişti banka. Döndü adama baktı. Gözlerine inanamadı. Ayrılalı bir hafta olmasına rağmen o başkasını bulmuştu bile. Şimdi o adamla öpüşüyordu. Hem de kendisine aldırmadan. Hepsi yalan mıydı? Aşk aldatmaca mıydı? Katlanamazdı bu ihanete. Yerinden kalktı ve yürümeye başladı.
Orta yaşlı adam, bir taraftan onu öpüyor, bir taraftan da yaydığı dumanları büyük bir aşkla seyretmeye devam ediyordu.
Arkasına baktı son kez.” Elveda yalancı aşkım” dedi sessizce. En yakındaki büfeden gıcır gıcır bir sigara paketi aldı. Özenle açtı. İçinden tertemiz bir dal sigara çıkardı ve ateşledi. Oh olsundu eski aşkı. O yeni bir aşk bulmuştu yeniden. Ciğerlerine çekti eski sevgilisine inat.
YORUMLAR
Sabah sabah aldı mı bir kulak çınlaması, tevekkeli değil sebebi buymuş demek. O ki deşifre olduk güzel yazınızın vesile oldu ahanda hodri meydan diyorum size :- )
Birde burada duyurayım bari…
“ D U Y U R U
Gayri resmi kaç yaşında olduğumu hatırlamamakla beraber (ilkokul-ortaokul çağları olması muhtemel) 1981 yılında resmen sigaraya başladım. (başladın da iyi .ok yedin diyenleri duyar gibiyim.) Gayriresmiden kastım malum, otlakçılık. İlk otlakçım sevgili babamdı. Az sigarasını içmedim. Sonraları *oklu tiryaki arkadaşlar sağolsun beni hiç kırmadılar, yüz verdik astar istedin muhabbetine hiç girmediler. Taki liseyi bitirinceye kadar…
Liseyi bitirince tabiri caizse baba parası (!)yemenin tadına vardık(sanki babam Vehbi Koç’un akrabasıymış gibi). Evet artık otlakçılıktan paket taşıma aşamasına geçmiştim peh pehh. Askerde sigara işi için küçük bir komün kurmuştuk. Bir nevi vakıf. Sormagir caminin cemaati gibi, parolamız; “Müslümanın malı ortaktır”(Allah için güzel günlerdi)
Öyle böyle yaklaşık otuz beş yılı geride bıraktık. Kimi zaman gamlandık kahırdan içtik harbiden zehir zıkkımoldu, kimi zaman neşeden püfürteddik bal kaymak oldu zalım. Geçen zaman içerisinde müteaddit defalar bırakma girişimlerim hep fiyasko ile sonuçlandı. Bu yüzden birçok defa sigara firmaları tarafından “yılın kerizi” ödülüne aday gösterildim. (basın yasağı koydurduğum için kimsenin haberi olmadı tabiî ki)
“sağlık sigaraya zararlıdır”, “zarar sigaraya sağlıktır”. I-ıh bir türlü bu üç kelimeden olası üç permütasyondan mantıklı olanını bir türlü kuramıyordum nahlet gitsin. “Sigara Sağlığa Zaralıdır”
Yaş kemale erdi ya dedim, yol yakınken artık bu sevdadan ciddi ciddi vazgeç oğlum. Yol yakın dediğime bakıp da sakın gülmeyin, lafın gelişi. (hoş yalanda değil yol da yakınlaştı)
Ve üç ay önce bir karar verdim, şeytani bir plan yaptım. (Şeytani diyorum; plan insani olsaydı üç ay önce karar verdiğimde bırakmam lazımdı) :-)
Lafı uzatmayayım, işte bu yüzden son sigaramı (31/12/2014 23:15 itibari ile) içtim paketi de çöpe attım. ( korkmayın yahu paket boştu, bu espri içenlere gelsin :-)
Bundan sonra elimde sigara gören dostlarım şayet topuğuma sıkmazsanız hatırım kalsın hepinizde.
Şimdiye kadar çevreye ve çevremdekilere verdiğim rahatsızlık için başta eşimden, çocuklarımdan, birinci derece yakınlarımdan, içmeyen arkadaşlarımdan ve 1986 senesinde Ankara İstanbul seferini yapan şehirler arası otobüste iki koltuk önümde bebeğini emziren ismini bilmediğim kadından özür diliyorum.
Haklarını helal etsinler
D U Y U R U R U M :-)
Saygılar “
Darısı başınıza Nermin hanım :-)
Tebrikler, selamlar, saygılar
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Biraz iç acıtsa da ayrılıkları, kafası dumanlı bir insanın ilginç bir öyküsüydü
Güne gelen güzel yazınızı ve kaleminizi kutlarım
Saygı selamlarımla
Nermin Kaçar
45 sene dile kolay ama ben onu defettim gitti....darısı içenlere güne düşmeyi fazlasıyla hakeden güçlü kaleme saygılar sevgiler
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Sevgili Nermin, bütün aşklar bitse de çevremde gördüğüm kadarıyla sigara aşkı bitmeyecek gibi :(
Böylesi bir aşkı muzip bir dille anlatımın çok hoştu. ders alınası bir aşk desek fena olmaz.
Tebrikler, sevgimle...
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Kalemin ustalığı...
Elveda...
Yalancı aşkım...
Bu iki kelimeyi yanyana getirerek yaşanan acıyı estetik açıdan işleyişi anlamlıydı. Yani yalancı da olsa gerçek de olsa duyguların akışı ve belleğimizde bize o hüznü tattırması başarılıydı.
Ters köşeye zıpladık ama önemli olan bizleri zıplattırmasıydı...Yazarımızda sağ olsun bunu başarmış...Hayatın kendisi yalan zaten. Gerçek olan ne var ki!...
Bu yazıyla biraz olsun dinlenmiş olduk.
Tebrikler Nermin. Yazmaya devam.
Nermin Kaçar
Nermin eskisi gibi öykülere devam ediyorsun. Yine güzel bir konuyla sayfadasın.
Tebrik ediyorum...
Selamlar...
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Merhaba bacım...
Günümüzde aşk mı kaldı ki...
Aşkın adı "çıkmak", evlilik te ticari ortaklık oldu..
seni okumak güzeldi.
Selamlarımla.. Hoşça kal... Yazarak kal...
Nermin Kaçar
Realite aşkların yalan olmadığını, ama aşıkların yalancı olduğu yönünde...Sevgililere, "aşkım" diye hitap edilmeye başlanılması çok eski bir şey değil. Kimbilir hangi şarkıdan bulaştı dillere.Salgın bir hastalık gibi her dile de bulaştı mübarek...Emel Sayın ile Mehmet Ali Erbil'in oynadığı "Aşkım Aşkım" diye bir dizi vardı.O dizinin takipçileri de bir tane "aşkım" ile yetinmeyip başladılar "aşkım aşkım" versiyonunu kullanmaya. Eşime bir işim düşüp de yalakalık yapacağım zaman ben de denedim "aşkım aşkım" ı, ama eşimden anında zılgıtı yedim. "Bana öyle hitap etme! Çok itici bir hitap şekli gibime geliyor!" Eh,yalakalık yapmak için başka hitap şekilleri de var, ben de onları kullanıyorum artık... Gerçekten de itici bir şey şu "aşkım"...Bir kullanan gördüğüm zaman ben de hemen yapmacık bir aşkı ya da benim gibi yalakalık yapan bir aşıkı çağrıştırıyor. Öyküdeki erkek karakterin yaşadığı hayal kırıklığı bana göre çok geç gelmiş; çünkü genelde bu tür daldan dala konmalar çok kısa bir süreçte suç üstü oluyor ve on yıllık bir süreçten sonra ise bu biçimdeki bir bitiş basit gözüküyor. Özellikle yanıbaşına oturulup nispet yapar gibi gösteri yapılması yazarımızın bize aksettirmediği bir yalpalama döneminin olduğunu ve kadın karakterin onun intikamını aldığını düşündürüyor.Bence güzel yazılmış ama boşlukları olan bir öyküydü. Usta yazarın bunu çok daha iyi yazabileceğini biliyorum...
Ayrıca yukarıdaki resimde bir kadın değil de "elveda" diyen bir erkek olmalıydı bence. Resimler genelde rast gele seçiliyor oysa seçilen resşmin öyküyü tamamlayan bir niteliği olmalı.
SAYGIYLA
eton da
EK NOT: Bırakmışken tamamen bırakmalıydı ve finalde ki cümle, "sahip olduğu tüm aşkları da pZarçalayıp ayağı altına saçarak oradan uzaklaştı," biçiminde oluvereydi de bizim jeton da düşüvereydi. O da benim gibi bir bırakıp bir başlamanın akılsızlığını yaşıyor...NEYSE BEN YAZININ GÜNE DÜŞÜŞÜNÜ TEBRİK ETMEYE DÖNMÜŞTÜM...TEBRİKLER...SİZİN HER YAZINIZ KIRMIZI KURDELELİK ZATEN...
...
kemnur tarafından 1/16/2015 12:36:10 AM zamanında düzenlenmiştir.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Kemnur
VEDA...
Konuş...
Bu son veda...
Elveda uğruna Kafdağı’nı ve ardında günahlarımı her gece koynuna taşıyan anka ! Elveda ... O ! Gözlerinde sonsuz bir iç. Bir feryadı boynuma, biten bir aşkı son sigarama tütün saran! Ve o son duman ! İçimde sonsuza kadar zindan.Oysa sen bana Mecnun’dan kalma.
Elveda...Cümle ! İçine sığdıramadığım aşkı ve utangaçlığım. Her söz bitişinde; duygum ! Brütüs misali...Kapıda bir kaç fedai, yavaş ve lütfen ! Usul usul...Veletin evinden kaçış saati...
Elveda buğu sese...Sesin sahibini taşıyan adımlar, aşikar.Bu son, kaçıncı kez? Ardını saymadan,ayak izlerime değmeden gelen aklım . Duygularım ! Varsın ağlasın.Gelmesin ! Bir gece, Binbir Gece masalına inansın. Ben mutsuz ve umutsuz, ya sen ? Duygu(m) veda bu ! Oysa düş, senin masalında.Gerçek ! Avuçlarını dolduran yaşlarım ve senin gözlerinde kalan çığlığım..Beni istila eden; savaş meydanlarında defalarca yenen,yine sen yine sen.Seni benden çalan sözler,herkesin eber ettiği suçlu şiirler.Bende mahrem kalanlar,sende azat(mış) !
Elveda şiir ! Meydan öyle bir an’ ki,üzerinde sadece ruhu,çırılçıplak ! Etrafını saran kafiyesiz bir yığın yılan.Üstte gök-kubbe,çıplak neyi varsa elleriyle örtüyor;yılan ısırmasın diye.Tan vakti ,şiir çıplak yıkansın ;içimden yağan yağmur, suçlu kim varsa onu kana bulasın...
Bir veda da kendime ! Bedenimi yırtıyorum yavaş yavaş ki ;ruhum kurtulsun.Kalbim ağır bir sonbaharda kalmış.Dökülen yaprakların altında,aşk son mektubunu hazırlıyormuş.Kış o kadar soğuk ve acımasız ki, ölüm uykusunu sessizce mürekkepsiz yazıyormuş.
Bu son veda herkese ! Veda son olunca; söz hemen dilimi yaktı.Aklım dilimi her köşebaşında, bir duyguya sattı.İnsan kendini aldatınca,dizlerim yere,yüzü semaya dayandı.Avuçlarımı havaya kaldırınca; Tanrım ! Ruhum o kadar yoruldu ki ,bütün delillerim EdebiyatDefteri’nde saklı.Giz ben’i gıdıkladıkça sır ,daima özgürlük için dilin peşinde olacakmış. Ya kulaklar sağır kalacak,ya da akıl savaş meydanına inmeden kula değil;sadece tanrıya el-divan olacak !
Bazen bir veda daha çok merhaba,daha çok insana özlem duymak içindir...Bütün insanları sevdiğim için, hepsine bir vedadır bu aslında...CaNMaYBuLL
saygılar,sevgiler
Nermin Kaçar
Turgay COŞKUN
CaNMaYBuLL
Teşekkür ederim yoruma değer veren sevgili Suskunbiradam ve sevgili Nermin Kaçar'a
Saygılar, Sevgiler