ANAHTAR…
Dışarıda serçe ölüleri ve birkaç aç köpek şurada bir havalandırma. Sıkılmış patlamaya hazır bir avuç duvar. Teodora Hala şöminenin gölgesinde susmuş, nasırlı elleri köz karıştırmışmış.Birazdan gelecek misafir duvardaki kanlara bakmayacak bile…

Çalınan kapıya giden olmadığından eteğini toplayıp araladı ahşap kapısını. Arkasına bakmadan yeniden az önce kalktığı kahverengi koltuğa oturmadan önce seslendi,
-Arkamdan gelin ey koyu gölgeler. Sakın ıslak tarafına basmayın yerlerin. Derken koyu renkler pencerenin ve perdelerin arasından sızan aydınlıkla odaya konuklanmıştı. Issız gece ve karanlığın gücü ve melekler…..
Duvara çakılmış ağlayan İsa ve Meryem’in elinde kızıl şarabı. Ey kızıl gece yağ üstümüze.
Ağaç kaplamalı bir yere bakmak yerine açılan kartları gelecek için takip etmek en iyisi. Titrek mumlar ve tavanda dans eden bu gölgeler. Asılan adam, kılıçların dörtlüsü ve bu şeytan sehpada küçük fincanda yarım kahve…
-ŞiMDİ …şimdi gidin. Şu kül izlerini takip edin. Sakın buluttan sıyrılan bu akşam ki ay’la konuşmayın. Bu otlar yanınızda kalsın.

Kazılmış mezarlara konmuş kuzgunlar et kokusunda. Az ötede bir duman göğe yükselirken kızıl saçlı kadın çürümeden önce göğüslerini bir yatakta sallıyordu. Toprak kokusu bir nehrin ağzına akıyor küçük taşlar örseleniyordu ve bir rüzgar yosun kokulu bir zamanı şelaleye taşıyordu. Taşacak az sonra kıyıdaki deniz. İntihar çığlığı atan şu martı neden konar şimdi bu çatılara.

-Anahtar nerede Teodora…nerede
-Aşağıda tam aşağıda
-Ayaklarım karanlıkta. Bu mezarlar ne zaman yapıldı.
-Eğil bak orada bir zaman. Duyuyor musun akan dereleri…
-Kör kulaklarım. Titremese ellerim kuracaktım saatimi. Şu mevsim…. neyse boş ver. Saat kaç ve neden ben geç kaldım..
-Kapalı üç kart senin için. Bunun için iç kaderini. Sevişme terimizi doldur yerde duran boş fincana.
-Ey ayın kutsanmış aydınlığı sen Teodora’yı benim adıma kutsa….

Sehpada tozlu bir mektup duvarda üç azizenin güzel resmi ve karşımda çelimsiz bir hizmetkar. Eskimiş bir elbise ve taze bir kıştı mevsim. Taze kanlı bir halının üstünde uyumuşum. Tavandan sarkan bir örümcek örtmüş üstümü Teodora bana düşkün diye. Bu yüzden şahidi yoktu o akşamın, kuzgunlar çalmasaydı gözlerimi.