- 913 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Anne
Saat gecenin 04.00 ’ dü.Gecenin sessizliğini bir kadının telaşlı bir şekilde sağa, sola koşuşturması bozuyordu. Yalın ayak koşuşturuyordu. Belli ki çok kararsızdı.Bir yandan ağlıyor bir yandan da yerinde duramıyordu.Bir an durdu.Parktaki banka oturdu.Bebeğine bakarak;
Ağlama bebeğim...
Korkma.
Ağlama......
Bebeğe ağlama derken kendisi hüngür hüngür ağlıyor ve kendi kendine; Yapmalısın, yapmalısın başka çaren yokkk diyordu.Bebeğini son kez emzirdi.Kararlı adımlarla kalktı ve karanlıkta gördüğü ilk ışıklı eve yavaş yavaş yaklaştı.Bebeğine son kez bir öpücük kondurdu.Kokladı.bebeği yere bıraktı ve kapının zilini çalarak koşarak gecenin karanlığında kayboldu.
Evde yaşayan yaşlı çift Ahmet bey ve elif hanım dı. İkiside 50 ’ li yaşlardaydı.Ahmet bey işçi emeklisi eşi elif hanım ise ev hanımıydı.Mutlu bir evlilik yaşıyorlardı.Bir çocukları var dı. Adı mete idi. Mete zeki bir çocuktu. Bundan 12 yıl önce İTÜ makine mühendisliğini kazanmıştı.Mete motosiklet tutkunuydu.İstemiyerek de olsa babası oğlunun ısrarlarına dayanamayıp bir motosiklet almıştı.Mete motosikletle okula giderken sarhoş bir sürücünün çarpması sonucu tek oğulları mete yi kaybetmişlerdi.
Ahmet bey kapıyı açtığında yerde ağlayan bebeği görünce ne yapacağını şaşırdı.Bir anda Elif hanım koşarak yerden bebeği aldı.
Elif hanım:
Zavallı bebek....
Kim bıraktı seni...
Buz gibi olmuşsun...
Ahmet koş ısıtıcıyı aç..
Ahmet bey ısıtıcıyı açarken. Elif hanım da bebeği kalın bir battaniyeyle sarmaya çalışıyordu.Bir yandan da dolapta ki sütü ocağa koydu.Sütü ısınınca nişasta ile karıştırıp mama kıvamına getirdi ve yavaş yavaş bebeğe yedirmeye başladı.Bebek susmuştu.Hafifçe çekyatın üzerine bıraktı.Lambayı söndürüp yavaş adımlarla salona geçtiler.
Ahmet Bey:
Elif ne yapacağız.
Elif Hanım:
Bilmiyorum ahmet
Ahmet Bey:
Polisi arıyorum
Elif Hanım:
Hayır arama ahmet bebeğe ben bakarım.
Ahmet Bey:
Saçmalama elif
Elif Hanım:
İsmi Mete olsun.
Ahmet bey ağlama başladı.bir yandan ağlıyor.Bir yandan da ağlayan elif hanıma sarılıyordu.
Karar verdiler.Bebeği kendileri büyüteceklerdi.
Aradan 20 koca yıl geçti.
Mutluluklarla geçen bu yıllarda ahmet bey vefat etmiş ti.elif hanım 70 yaşındaydı.O da iyi ce yaşlanmıştı.Mete ise öğretmen lisesini bitirmiş.Aynı yıl öğretmen olarak başka bir şehire atanmıştı.Yaklaşık olarak 1 yıldır elif hanım mete yi göremiyordu.Bu kadar uzun hiç ayrı kalmamışlardı.
Okulların ilk dönemi bitmek üzereydi.yarıyıl tatili yaklaşırken aklı hep mete deydi.Acaba gelecek miydi? Çok özlemişti.Bir yandan telefonla arayıp gel demek istiyordu.Bir yandan da belki izin alamaz bi de aklı bende kalmasın diyip kedini ikna etmeye çalışıyor du.Bu esnada telefon çaldı arayan mete idi. Heyecenla telefonu açtı;
Elif Hanım:
Alo
Mete:
Alo anne nasılsın.
Elif Hanım:
Sağol yavrucuğum sen nasılsın
Mete:
İyiyim sağol anne
Elif Hanım:(titrek bir sesle)
Yavrum geliyor musun?
Mete:
Kapıdayım annem...
Elif hanım koşarak kapıyı açtı .Oğluna sımsıkı sarıldı.Hüngür hüngür ağlıyordu.Ağlarken de bir yandan mete’ye
Geleceğini biliyordum oğlum......
diyordu.
YORUMLAR
YAZARIMIZDAN SABIRSIZLIKLA KORE 7.BÖLÜK'ÜN ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜNÜ PAYLAŞMASINI BEKLERKEN O BİZE SÜRPRİZ YAPIP TEMPOYU DÜŞÜREREK ÇALA KALEM YAZDIĞI SIRADAN BİR ÖYKÜYLE HAYAL KIRIKLIĞI YAŞATTI... PAYLAŞIMLARA YÜKSEK DÜZEYDE İYİ YAZILMIŞ BİR ÖYKÜYLE BAŞLAYAN BİR YAZARIN, BENCE SEVİYE DÜŞÜRMEMESİ GEREKİR... SAYGIYLA
Siyah ve Mavi
Bilindik de olsa bu konu her zaman kendini okutur. Toplumumuzun öylesi bir yarasıdır ki çeşitli nedenlerle bebeği terk ediş...
Siz güzel bir sonla bağlamış ve yalnızlığın ilacı olarak nitelemişsiniz. Bence çok da doğru... Gün geliyor bir tas çorba veren gerekiyor evlat yoksa.
Kutlarım öykü için...