- 1257 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HER TÜRK ASKER DOĞAR
( Sadece verği memurları ve Genel Kurmay Başkanlığı’nın hatırladığı gençlere...)
’ En büyük asker bizim asker ’ sloğanlarıyla uğurlanmak isterdim ama öyle olmadı. Aynı isim ve soy ismi paylaştığım kalabalık bir akraba topluluğunun altıncısı bendim. Birisi kaçak, bir kaçı askerliğini yapmış ve bu bir kaçın bir ikisinin ödüllü döndüklerini duyar olmuştum. Ben daha yapmamıştım askerliğimi, fazlasıyla niyetsizdim.
Evet o kaçak bendim.
Derken bu niyetimi sezmiş olan bir başka akrabanın ( hala kim olduğunu bilmiyorum ) ben diyeyim ihbarıyla, siz deyin vatan aşıkı ile beni gambazlaması sonucu apar ve topar kendimi ( cevap hakkı doğmasın diye neresi olduğunu karartıyorum ) aynı tip elbiseyi paylaşan korkmuş, özlemiş, aynı türün farklı dil konuşan türüne fazlasıyla ve muhtemel ki kendilerinin bile kendilerine şaşırdığı bir özgüven ile kinlenmiş bakışlı erkeklerin arasında buldum. Kimimiz zorlamalı, kimimiz sıranın kendisinde olduğunu bildiği için o haki elbiseyi giymiş, giydirilmiştik.
Gönül gözümüzün açlıgını vatana bağlılık yemi ile doyurmak için altına işediği için gübre naylonu ile yatagını sidikten korumaya çalışan Çanakkale’li Bekir onbaşıya teslim edilmiştik il gün. Sülalesinin balkanlardan geldiğini iddaa etsede siyah gözleri ve kara bir teni vardı Bekir onbaşının. İlk gün bize ayıp ayıp sövdügü için son günümüzde topluca yatagına işemiştik bizde. Rahatlamış, kinimizi boşaltmıştık.
Sıra kimde ?
Bağıran tuğayın revir doktoruydu. Mustafa’nın akrabası olmasa belki sivilde Hasta bakıcı taşeron işçi olduğuna inanmazdım bende doktorumuzun. Mustafa ile altlı üstlü ranzayı paylaşıyorduk. Rize Fındıklı’lı ve üstelik dostluğunun kahrı çekilir insanlardandı.
Emret komutanım!
Bağıran bendim. Önce üstümdeki haki elbiseleri çıkarttı revir doktoru. Donuma kadar yeşildim. Siyah renkten sayılmıyor ama o bile yasaktı askerde. Don bile olsa haki rengin dışında başka renk don kullanamazdın. Bunun için arasıra don kontrolü bile yapıldığına dair size yemin edebilirim. O donuda çıkardım. Herkez çıkarmıştı. Bu yüzden az utandım.
Neden ?
Soru soran bendim.
Bit kontrolü ? dedi uzman olduğu sadakatinden anlaşılan bir başka asker. Sırıtmıyordu. Yüzü yüzüme bakarken disiplinsizlik yapmıyordu. Citti ve yapmacıksız bakıyordu yüzüme.
Peki..
Böyle söyledim.
Emredersin Komutanım diyeceksin lan amık diye çıkıştı.
Yat!
Bana küfürlü çıkışından sonra gelen, verdiği askeri komut buydu. Yere yattım elbet. Donum hala götümü kapatıyordu. Beni çıynamadan sürünmemi istedi. Sürünmezsem çıynayacakmış gibi baktığını gördüm göz ucuyla. Süründüm. Diğer uzman askerlerin çıplak bir adamın götüne sikecekmiş gibi bakmalarına aldırmadan süründüm.
Kalk!
Kalktım. komut buydu. Hala çakıl taşlı sert bir zeminde ayakyalın yürüyemem. Bunu sol meme ucum sızım sızım sızladığında anladım. Hala o günün haki donlu sürünen askerini hatırlatır bana beni.
Elindeki ince erik sopasıyla her askerin sikine dokunan Mustafa’nın akrabası revir doktoru bana ayrıcalıklı davranarak elime tutuşturduğu bit ilacının yanında, yüzülen ön cephem içinde bir kutu krem verdi. Verdiği krem her ne kadar ayak mantarı için olsa bile yinede iyi niyetinden asla kuşku duymuyorum o Taşeron işçinin. Velhasıl sol meme ucuma bol miktarda ayak kremi sürüp hızlı bir şekilde iyileştim.
Bit ilacı mı ?
Üstünde ’ büyük baş hayvanlarda kullanılır ’ yazıyordu.
devam edecek...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.