kayıp zaman 2
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
yola çıkarken
Evden çıkerken babası elinden tutmuştu. Yolun bir yerine kadar geldiklerinde birden eli babasının elinden düşmüştü. Bu ayrıntı o an için pek önemli sayılmazdı. Hatta babasının neden yarı yoldan geri döndüğü de o an bir öneme sahip değil gibiydi. Çocuk durdu geri döndü babasına baktı. Adam yavaş gidiyor giderken ayaklarını yere sürüyordu. Bir an baba diye seslenmek ister gibi yaptı fakat ağzını açmadı. Çocuğu yolcu eden diğeri, dalmış gitmiş olan çocuğu tuttu ve silkeledi ’hadi yürü artık, yoksa trene geç kalacağız’ diye söylendi ve devam etti. ’Bu gidişin nedenini bir gün anlayacaksın’ dedi...
Hava açık ve güneşli bir öğle sonrasıydı.
Çocuğun uykulu bir hali vardı. Gözleri kısılıyor görmekte zorluk çekiyor gibi yapıyordu. Nere gittiğini neden gittiğini de biliyor sayılmazdı. Ama yine de içinde anlaşılması zor anlamsız bir gitmek isteği vardı. Bununla beraber bir eksiklik de hissediyor iyi olmayan birşeyler olacakmış gibi içine titrek bir korku giriyordu. Ne olacaktı sorusunu bile kendine soramazdı. Daha o okadar uyanık sayımazdı. Yani anladığı bir şey yoktu şu hayatta. Sonra çoğu şeyleri unutacaktı ve hatırlamak istediğinde kekeme şeyler hatırında kalacaktı belki. Yolculuğun uzak olacağı belli olmasına karşın genç çocukta bu yüzden bir heyecan olduğu söylenemezdi. Aslında neyi nasıl düşüneceğini tam da bilemiyordu. Şimdiye kadar kasabadan başka bir yeri görmemişti. En fazla bir ik defa da belki kısa olmak üzere başka bir şehre gitmişliği olabilirdi...
Uzun yıllar sonra bu başlangıcı düşünmeye çalıştığı zaman, yolculuğun nerye doğru olmasından çok, koyu ve derin uykuya dalıp uzun bir zaman uyanamamış olduğunu anlıyordu. Kendine geldiği zamanı tam da kestiremiyordu ama bu koyu uykuda geçen zamanda çok şeyler olmuş olmalıydı. Geride kalan yolun uzun bir yol olduğu kesindi...
Terkedilmiş eski bir evin içindeydi. Oraya nasıl geldiğinin bilincinde değildi. Bina büyük ağaçlarla çevrili geniş bir alandaydı. Kapısı açık olan evin girişini dikenli otlar iyice kaplamıştı. İçeri girmiş salonun orta bir yerinde öyle durmuştu. Yerde yüzlerce irili ufaklı kağıtlar dosyalar serpilmiş dağılmıştı. ’bu kendi hayatı olabilirdi’ uzun zamandır kimsenin buraya girmediği belliydi. Bu kağıtlar ve dosyaların hali de ne oluyordu. Kağıtların bir kısmını fareler yemiş, bazıları ise tavandan damlayan sudan kıvrılmış bozulmuşlardı. Büyük salonun bir yerlerinde hala küçük su birikintileri duruyordu. Kendine gelir gibi olduğu bir anda, ’ne arıyorum, neyi bulmam lazım’ diye aklından geçiyordu. Rüya birden kesiliveriyordu nasılsa...
Neden her şeye geç kalmıştı. Şimdi ağır bir yorgunluk çökmüştü üstüne. Bütün bildiği kavramları kullanmamaya onları aklından bile geçirmemeye çalışıyordu. ’hiç bir şey, bir şey anlatmıyor artık’ diyordu. Arkasından da, ’ya şimdi’ sorusu geliyordu kendiliğinden. Salonun içinde bir kaç adım yürüdü bir şeye dokunmadı. İçeride başka eşyalarda vardı. Sonra çatlak aynanın karşısında durup yüzüne baktı. ’nerede o çocuk, ne oldu ona’ diye sorar gibi düşündü. Sonra bir kaç adım ötede duran, eski ve yırtık, delik, üzerinde dağınık kağıtlar olan vişne renkli kanepeye vardı. Kanepeye oturdu. Otururken birşeye dokunmadı. Kırık camdan içeri girmiş olan bir kaç kuş oradan oraya uçuyorlardı. Sanki bir rüya gibi yavaş ve sessizdi herşey.
Karşı duvarda el yapması yağlı boya bir resim görülüyordu. Küçük bir köy resmiydi bu. Bir kaç tepecikten oluşan köyün sade bir evinin büyük kısmı görülürken, diğer bölümü ağaçların arkasında kalıyordu. Birkaç evin daha, ağaçların arkasından kiremit bacaları görülüyordu. Evden aşağıya doğru uzanan bahçenin yukarı tarafında biri kadın olduğu belli olan iki kişi vardı. Bahçenin yan tarafındaki ekin tarlasındaki ekinler biçilmişti. Sarı bir halıyı andırıyordu tarla. Havada güneş yoktu ama tam kapalı da değildi. Bu resme uzun uzun baktı. Resim güzeldi ama yinede hüzünlüydü ona göre. Kanepeye uzandı ve gözleri kendiliğinden kapandı. Derin bir uykuya daldı.
Düşünde...
YORUMLAR
Kaleminiz çok akıcı ve merak uyandırıcı cümleler kuruyorsunuz. Betimlemeleriniz çok mükemmel ve aynı zamanda çevre tasvirleriniz de yerli yerinde. Açıkçası bir sonraki bölümü merak etmeye başladım. Tebrik ediyorum. Günün seçkileri yerini bulmuş. Tebrik ve selamlarımla.
Kaleminiz çok akıcı ve merak uyandırıcı cümleler kuruyorsunuz. Betimlemeleriniz çok mükemmel ve aynı zamanda çevre tasvirleriniz de yerli yerinde. Açıkçası bir sonraki bölümü merak etmeye başladım. Tebrik ediyorum. Günün seçkileri yerini bulmuş. Tebrik ve selamlarımla.