İslam a İftira Atanların Hezeyanı.(Çocuk Yaşta Evlilik)
Bizler Kur’an ı öyle bir terk ettik ki, hurafe ve batıl iliklerimize kadar işlemiş, ama bunun farkında bile değiliz. Yaşadığımız dinin adı İslam, yani Allah a boyun eğmek, teslim olmak ama bizler ne yazık ki Allah a değil, beşerin uydurduğu rivayet ve sanı bilgilere inanıyor ve onların batıl sözlerine boyun eğerek, inancımızı yaşıyoruz.
Bu tespitlerimin bir tezahürünü gördük basında. Yaşını başını almış, toplumda belirli bir topluluğa din adına konuşmalar yapan bu kişi, geçen gün öyle şeyler söyledi ki İslam ve din adına, aklı başında olan, Kur’an dan nasiplenmiş hiç kimse, bunu kabul etmez.
Bu kişi, Kur’an a iman eden bir Müslüman ın, şunlara inanması gerektiğini söylüyor ve diyor ki; “İSLAM DİNİNDE EVLENME KONUSUNDA BİR YAŞ HADDİ YOKTUR, BULUĞ ÇAĞINDAN ÖNCEDE, BİR ÇOCUK EVLENEBİLİR”. Açıklamasında ise çocuğun reşit olması gerekmediğini söyleyebilmesi, bu zihniyetin ne derece Kur’an dan uzak bir inanç yaşadığını göstermektedir. BU SÖZLER VE BU DÜŞÜNCE KUR’AN A İFTİRADIR.
Bizler ne yazık ki ayetlerin anlamını, kendi nefislerimizde öyle eğip büküyoruz ki, ALLAH IN SÖYLEDİĞİNİ DEĞİL, NEFSİMİZİN İSTEDİĞİNİ ANLIYORUZ. BÖYLE OLUNCA DA KUR’AN A UYMAK YERİNE, KUR’AN I KENDİMİZE UYDURUYORUZ. Bakın çocuk yaşta evlenebilmenin kanıtını, Kur’an dan nereden aldığını söylüyor. Ayet evli olup ta, boşanmış kadınların bekleme sürelerine açıklık getiriyor ve bakın nasıl bir açıklama yapılıyor.
Talak 4: Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, HENÜZ ÂDET GÖRMEYENLER hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.
Bir insanın fikri neyse, zikri de odur derler. Kafaya sübyancılığı koymuş ve buda onun nefsine hoş görünüyorsa, Allah herkesin fikrine, niyetine göre Kur’an dan istifade etmesini sağlıyor. Bakın bu ayette geçen HENÜZ ÂDET GÖRMEYENLER sözünden bu zihniyet ne anlamış biliyor musunuz? Henüz adet görmemiş kim olabilir diyor ve cevabını veriyor. Daha buluğ çağına girmemiş çocuk. Demek ki ayette bahsedilen konu boşanacak bir kadının başka birisi ile evlenebilmesi için, bekleme süresinden bahsediyorsa, demek ki daha buluğa ermemiş ve regli olmayan küçük çocuk evlenmiş ki, onun boşanma durumunda bekleme süresinden bahsediyor, diye bu ayet delil gösteriliyor.
Değerli kardeşlerim, siz bu ayetten, bu sözlerden bunumu anladınız. Öyle kadınlar vardır ki, kadınlık hormonlarında sorunlar olduğundan, regli olmaya bilir. Kadının bu durumu da evlenmesine mani değildir. Ayet evlenme olgunluğuna gelmiş ve evlenmiş ama boşanmış kadınların, daha sonra tekrar evlenmeleri durumunda bekleme süresinden bahsediyor. Peki, neden üç ay beklesin diyor. Çünkü evliliği zamanında, hormonları faaliyete geçmiş ve hamile kalmış olabilir de ondan.
Allah ayetini ne güzel açık, seçik anlatıyor. Ama Kur’an ı nefsine uydurmak isteyenler, bakın ayetten neler neler anlıyorlar da, birde 6 yaşındaki kızın evlenebileceğini çıkartıyorlar ayetten. Allah ıslah etsin. Hurafe, batıl inançlarına Kur’an dan delil arayanlar, ayetlerin asla bahsetmediği şeyleri, işte böyle saptırıyorlar. İNSANIN NEFSİ İŞTE BÖYLE ZALİMDİR. Şimdide sizlere yine, Kur’an dan bir ayet daha hatırlatmak istiyorum. Bizler Allah ın ayetlerini işte böyle nefsimizin baskısı ile görmezden gelip, üstünü örtüyoruz.
Nisa 6: Yetimleri, NİKÂH ÇAĞINA GELMELERİNE KADAR GÖZETLEYİP DENEYİN. O ZAMAN ONLARDA İÇİNİZE SİNECEK BİR OLGUNLUK VE ERGİNLİK GÖRÜRSENİZ, mallarını onlara geri verin. Büyüyecekler diye bu malları tez elden saçıp savurarak yemeyin……….
Allah bakın ayete, bizlere emanet yetimlerden bahsediyor ve ne diyor lütfen dikkat. Size emanet yetimler, NİKÂH ÇAĞINA GELİNCE diye özellikle, bir nikâh çağının olduğundan bahsediyor. Devamında ise bu nikâh çağının ölçüsünü de söylüyor ve diyor ki;
(O ZAMAN ONLARDA İÇİNİZE SİNECEK, BİR OLGUNLUK VE ERGİNLİK GÖRÜRSENİZ.)
Demek ki nikâh çağının ölçüsü, olgunluk ve erginlik olduğu anlaşılıyor. Allah dikkat ediniz bu ayetinde bizlere teslim edilen yetimler, kimsesiz çocuklardan bahsediyor. Yetime böyle davranma inceliğini gösteren, elbette kendi çocuklarına da aynı titizliği gösterecektir. Nefis öyle şeytanla iş birliğinde ki, görmemiz gereken ayetlere gözümüzü kapattırıyor. Hiç ilgisi olmayan, Allah ın söylemediği sözleri de, sanki söylenmiş gibi bizlere söyletiyor. Rabbimiz bu sapkınlıktan bizleri korusun.
İslam toplumunda bu konuyu, bu şekilde anlamamıza büyük etken, ne yazık ki peygamberimize atılan bir iftirayı, hiç düşünmeden kabul etmemizden kaynaklanmaktadır. Peygamberimizin Hz. Aişe ile 6 yaşında evlendiği rivayet edilir. Ne yazık ki İslam toplumunun büyük çoğunluğu da buna inanır. Bu fitneyi içimize sokan din düşmanları, bugün bizlere kıs kıs gülüyorlar.
Lütfen bu konuyu doğru araştırınız. Hz. Aişe peygamberimize peygamberlik gelmeden 6 yıl önce doğmuş. Hz. Ebu Bekir de İslam gelmeden önce, bir putperest aileye kızını sözlemiş. Daha sonra İslam dini peygamberimize tebliğ edildiksen, çok sonra peygamberimiz Hz. Aişe ye talip olmuş. Düşünün lütfen Hz. Ebu Bekir, daha önce başaksına söz verdiğini söylemiş, ama bu söz verdikleri putperest bir aile olduklarından, Hz. Ebu Bekir in Müslüman olmasından dolayı, Hz. Aişe yi kabul etmeyerek istememişlerdir. Hz. Aişe ile ablası Esma ile arasındaki 10 yaş fark oluşu ve ölümü arasındaki bilgileri tarihçiler araştırmış ve açıkça Hz. Aişe nin evlendiğinde 17 ya da 18 yaşlarında olduğu ortaya çıkmıştır.
Sizlere sormak isterim. Allah elçisine tebliğ ettiği ayette, evlenecek bir insanın içimize sinecek, önce olgunluk ve ergenliğe ulaşması gerektiği tebliğini almış ise, sizce 6–7 yaşlarında kendisi evlenmiş olabilir mi? Bunu nasıl söyleriz ve nasıl düşünürüz. Evlenen bir kızın olgun ve ergin olması sözünden, evini çekip çevirecek, doğuracağı çocuğunu büyütüp, yetiştirecek bir durumda olmasını anlarız.
Tüm bu gerçekler apaçık önümüzde duruyorken, bizler nasıl olurda peygamberimiz 6 yaşında Hz. Aişe ile evlenmiştir deriz ve İslam dini bu yaşta evlenmeye izin veriyor deme cesaretini gösteririz, benim aklım almıyor. Aslında aklımızın almadığı, çok şeyi bizler din diye yaşıyoruz. Tüm bunların sorumlusu bizleriz. Çünkü Allah ın arı, duru dinini, batıl ve hurafelerle öyle karıştırdık ki, şimdide HAK hangisi BATIL hangisi şaşkın şaşkın, aranıp duruyoruz. Çünkü artık hakkın yerini batıl almış, bunu da Allah ın dini diye yaşıyoruz.
Değerli din kardeşlerim, kendimize gelmenin zamanı geldi geçiyor. Mahşer günü O çetin gün, pişman olacakların safında olmak istemiyorsak, uyarıyı tekrar hatırlayalım.
Furkan: 28.29: Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim! Andolsun, KUR’AN BANA GELDİKTEN SONRA, BENİ ONDAN O SAPTIRDI. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakıverir.
Bu acı itirafları yapmak istemiyorsak, batılı, sanıyı, hurafeyi değil, Kur’an ı rehber edinmeli ve yalnız Kur’an ın ipine sarılmalıyız.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
halukgta.blogcu.com/
KUR’AN SEVDALILARINI, YENİ SİTEME ZİYARETLERİNİ BEKLİYORUM.
hakyolkuran.com/
YORUMLAR
Kıymetli dostum Haluk Bey
Çok güzel eğitici ve bilgilendirici yazıları kaleme alıyorsunuz gönülden kutlarım.
Evet, doğruyu söylemek gerekirse İslam’ın güzelliklerini ve mukaddes kitabımız KUR’AN-I KERİM, in yol gösterici özeliğini ve yaşam rehberi olduğunu bilmeyene, anlamayana, batıl-ı kendine rehber edinmiş heva ve heveslerinin peşinde koşan insanlara anlatmak çok zor. Ama yinede karınca misali durmak yok bu kutlu yolda yürümeye devam.
Aslında öz eleştiri yapmak gerekirse o insanları da anlamak ve yaptıklarını çok da yadırgamamak gerekir. Çünkü karanlıklardan aydınlığa çıkış olan yüce İslam dinini ve o dinin yüce peygamberi Hz MUHAMMED (s a v)efendimizin, cahiliye dönemindeki ilerici aydınlıkçı devrim niteliğindeki medeni uygulamalarını ve ne kadar asil ve centilmen bir peygambere sahip olduğumuzu anlatamayan gerçek İslam âlimlerinin suskun kalmalarının da çok suçu var. En azından insanlara cesurca İslam’ın gerçek öğretilerinden bahsede bilirlerdi.
Onlarda suskun kalınca ortalık soytarı ve şarlatan ne olduğu belirsiz (x) tarikatlara kalıyor. İslam dini, bilime ve ilime karşıymış gibi gösteriyor ve böyle de bir algı oluşturuyorlar. İslam’ı ilkel bir din gibi gösteren ve öylede yaşayan adeta alın size İslam böyle ilkel bir dindir diyen insan müsveddelerinin elline kalıyor dinimiz.
Doğal olarak ta bilimi ve teknoloji çağında yaşayan insanlarda maalesef mensubu olduğu kendi dininden ürker vaziyete getiriliyor.
Yine de hiç bir şey için geç kalınmış değildir. Ne kadar eğip bükseler de sonunda galip gelen yine doğru olur.
Saygılarımla.