- 615 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Küçük Kadın
Küçük bir bedende yaşlı bir kadındı Ünzile. İki yana örgülü uzun saçları ve onu bekleyen ızdırablı günlerden haberdarmışcasına maviliği sönmüş buğulu gözleri vardı. Hüzün selinden kalma yaşlarla baş başa kalacağı korkulu hülyaları vardı. Ağlamıyordu ama ağlayacaktı. Biliyordu elleri küçük ama yüreği de derdi kadar büyük kız, bu feryatların boşuna olmayışını. Biliyordu hepsinin acınası hayatına üzülecek bir sebebi vardı.
Bir yandan yapma bebeklerinin saçlarını okşuyor diğer yandan ona sızlayan vicdanların kırık bakışlarıyla karşılaşıyordu. Gerçekleri anlayamayacak kadar masum ama ona bakan gözlerden alınacak kadar hassastı Ünzile. Tedirgin olmaya başlamıştı bile. Artık pamuktan içi dolma bebeklerle oynamayacak kadar olgun olması gereken ama hala içi içine sığmayan küçük bir kadındı Ünzile. Evcilikten bozma mutlulukları bile hak etmeyen acı dolu bir kadın.
Ağlıyordu artık kederi kalbini sarmış, ruhu hüzün sarmaşıklarına dolanmış gamlı çiçek. Üzüntüsünden solmuş koparılmayı bekleyen bir çiçek. Ama o da biliyor ki artık kimse onu koparmaya gelmeyecek. Kimse kalbinin nurundan vermeyecek bir paça bile. Belki de koklayacak ve dönüp gidecek.
Daha çok ağladı büyüyen bedeniyle ölmüş bir ruhu taşımaktan yorulan haline Ünzile. Ona umut olacak ne bir anlayış vardı ne de bir vicdan. Tek bildikleri acımaktı çünkü gözü kara namuslu insanların. Tek yapabildikleri acımak..