4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2573
Okunma

Güneydoğu da hoş geldin denildiği zaman, size yumuşak bir ses tonu ile "hoş gördük" derler.
Ne yazık ki, filmin başında Aziz’e hoş geldin deseydik, bize "hoş gördük" diyemezdi. Ağzını, burnunu yamultur, utanır giderdi. Siyah atı da onun peşinden giderdi...! Kimdi ki bu Aziz böyle? Yaradanın sınavından geçmesi gerekenlerden biriydi belki de. Annesinin, babasının her gün onun gözlerinin içine bakıp göz yaşlarını arkasını dönüp akıttığı.
Ve düş gibi bir adam: Muallim.
Muallim olmak, hele ki öğrendiği harfler için çocuklara şeker veren bir muallim olmakla başladı filmin öbür yanı. Kendi çocuklarını bırakıp dağları aşması onu ilgilendiriyor, beni en çok ilgilendiren yanları yüzündeki hiç bitmeyen gülümseyişi ve inatla konuşmayı bile bilmeyen sakat bir çocuğa okuma, yazma öğretme çabası. Artık Aziz sınıf başkanıydı...
Yürüyemiyor bile. İçim acıdı.
Aziz, bak bu "G" harfi Aziz, al eline kalemi. Çiziktir bakem. Bak bak, gördün mü bak nasıl da oldu.
Olmuş muydu acaba? O an orada olup, Aziz’in çiziktirdiği "G" harfini görmek istemiştim adeta.
Ah Aziz.
Ve düş gibi bir hayat dağların ardında: Kar kış, tezeklerle ısınma çabaları.
Sonunda Aziz okuma yazma öğreniyor. İşte "Mucize" buradan sonra başlıyor. Gerçek hayattan alınmış bir öykünün, kurgulanmış filme dönüştürülmüş şekli olan Aziz’in hikâyesi.
İstanbul Üniversitesi Tiyatro Bölümü mezunu Mert Turak’a Aziz olarak kendisini tebrik etmek isterim. Eminim ki bu oyunu ile Türk Sinemasında Oscar’a aday adayı olarak gösterilecektir. Muallim oyunundaki başarısı ile değerli sanatçımız Talat Bulut’u, Mahsun Kırmızıgül’u tek tek bütün oyuncularının seçimi ve yapmış olduğu çalışması için ayrıca tebrik ederim.
Başarıları daim olması dileklerimle.
Davi/ öyküsatıcısı 2015