- 1265 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
HANİYA DUR SAATUM?
Amca oğlu ile ortaokul üçüncü sınıfa gidiyoruz.
Babam , zahire meydanının karşısında marangoz ve sıcak demircilerin dükkânları-
nın üzerinde , yan yana duran iki odadan birini kiraladı.
Ailelerimiz , köyde hayvanlara baktıkları için,ikimiz bu odada kalıyoruz.
Yan odada , ( yüz metre ilerde bakkal dükkânı işleten) Dursun ve İsmail Hoş kardeşler kalıyor.
Dursun ve İsmail kardeşler,babamın ahbapları.
Hanımları ve çocukları ,Bayburt’un Hayık köyünde kalıyor,hayvanlara bakıyorlar.
Çoluk cocuk köyde,onlar şehirde sefilleri oynuyorlar.
Şair Zihni ilkokulunun karşısında,yeni yapılmış birer katlı daireleri var.
Daireleri kiraya verip,bir odada kalmak onlara kârlı gelmiş.
Bir ara kar yağışı günlerce sürdü.Bir çok köy ile şehrin bağlantısı kesildi.
Yollar açılınca, küçük kardeş Dursun , dükkânlarından ailelerine götürmek için çay,
şeker,pirinç gibi yiyeceklerle alacak defterini alarak kamyon üstünde bir alt köye kadar
gitmiş.Kışın , yol buraya kadar.
O köyden,kendi köylerine gezerek gidecek.
Etrafını,köyün delikanlıları sarmış;
-Sen Hayık’lımısın? Diye sormuşlar.
-Hayık’lıyım ne olacak?
-Gösteririz sana Hayık’lı olmayı.
-Vurun...
Dursun’a vurmaya başlamışlar.Çaylar,şekerler,piriçlerbir tarafa savrulmuş,alacak
defteri,köstekli saati yerlere saçılmış.
Köyüne varmadan doğru Bayburt’a gelmiş.
Ağabeyi İsmail ile bir arkadaşı,alacak defterinden toplamı söylüyor,diğeri başka bir
deftere yazıyor.O zamanlar hesap makinası olmadığı için,alt alta yazılan rakamlar
toplanacak,ne kadar alacakları olduğu meydana çıkacak.
O ara ,Dursun odadan içeri girer ve selam vererek;
-Ola töğdiler beni der.Şakacı bir hali olduğu için,ağabeyi ve yardım eden hemşehrisi
başlarını dahi kaldırmadan;
-Ola şaka yapma işimiz var demişler.
-Haniya dur saatum?
Köstekli saatin yerinde olmadığını görünce yerlerinden fırladılar.
-Ola geçmiş olsun ne oldi?
-Töğdiler beni.
Kar,yolları kapatınca,bir kaç hafta köylerinden hiç kimse gelememiş.
Hayık köyü ile ,içinden geçtikleri Mam köyü kavga etmişler.
Dursun’un bundan haberi yok.Kuzu kuzu köyden geçerken dayağı o yemiş.
Olay,bir dilekçe ile jandarmaya bildirildi.O dönemler,jandarmanın geniş yetkileri
var.Mam köyünün ,Dursun’u döğen gençleri şehire getirilip nezarete atılmış.
İki köyün ihtiyar heyetleri devreye girmiş,Dursun’un köstekli saati,yerlere dökülen
çay ,şeker ,pirinç tahsil edilmiş,alacak defteri geri verilmiş,af dilenmiş.
Barışmışlar ama, kabak ,hiç kabahati olmayan Dursun Hoş un başında patlamış oldu.
Bir şeyi karşı tarafa inandıramadığımızda;
-Haniya dur saatum? der gülerdik.
YORUMLAR
Küçükken köyde takvim yapraklarının arkasını okurdum; hoş yazılar olurdu, keyif alırdım. O tadı aldım yazınızdan, kaleminize yüreğinize sağlık.
Mehmet Aktaş
Beğeni ve güzel yorumunuza çok teşekkür ederim şair arkadaşım.
Sağlıcakla kalınız...
Beğeni ile okudum yazan kalemin yazdıran yüreğin var olsun arkadaşım .Tebrik ederim.
Mehmet Aktaş
Okuyan ve yorum yazan gönlünüze sağlık arkadaşım.
Sağlıcakla kalınız...
Mehmet Aktaş
Saygılar...
Mehmet Aktaş
Hayırlı geceler...