- 1055 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
GEÇ KALMIŞLIK
Bir öğleden sonra, okul dönüşü evlerinin önünden geçerken, çoktan kuyusunun suyu kurumuş, bir zamanlar yemyeşil bahçesini ayrık otları, dikenler sarmış Gül abla için tüm mahalleli kadınlar, mevlidin saba makamına karışmış hıçkırıklara ağlıyorlardı.
*Öykümde kullandığım fotoğraf/resim bana ait değil, internetten alıntıdır.
YORUMLAR
ÖLÜM...Doğadaki ölümün mükemmel tasviri ile girilen öyküde öykü anlatıcı, tam bir umutsuzluk içindeyken genç bir çiftte gördüğü dinginlikten umutlanır gibi oluyor. Oysa dönülen mekan eski bildik yer değildir artık. Bu değişimi Gül abladaki değişimde görebiliyoruz. ÖLÜM. Acısızca gerçekleşmesi hali heveslenilecek bir son olarak algılatılıyor nedense; sanırım her şeyini yitirmiş, hiç bir şeyi olmayanlar için bu, yaşamın çilelerinden sonra sahip olunabilecek büyük bir nimet. Ve final. Istırapsız ölümün adı, Gül abla...Öyküden alınacak ders, şaşaalı bir üne sahip insanları, sahip olunanları değerlendiremediklerinde bekleyen hazin bir son mevcuttur...Bunun ne kadar çok örneği var, değil mi? Gül abla sizin kaleminizle ete kemiğe bürünmüş en son örnek ve gerçeğin ta kendisi...MÜKEMMELDİ. TEBRİKLER. SAYGIYLA
nitemtran
Saygılar hocam.
Çok hoş, etkileyen bir öykü... Zaman, insan, mekan kavramları birbiriyle çok iyi bağlanmış. Hayata dair bir Gül Abla ve yine hayata dair komşu davranışları...
Son yine aynı...
Tebrik ederim kalemi...
Saygılar...
nitemtran
Teşekkürler, değerli yorumunuza.