- 705 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Pazar Günlüklerim -10-
Pazar Günlüklerim -10-
Hava soğuk, yağmur hatta kar yağma ihtimali var. ’Gitmesem mi pazara’ dedim akşamdan kendi kendime. 2 hafta oldu tam toparlayamadım, Ben; Kızıma ve Bana lazımım, iyi bakmam lazım kendime, dikkat etmem lazım.
Geceler, benim kaygılarımı, endişelerimi artırıyor. Başımı yastığa koyduğumda, çözümleyemeyeceğim gibi gelen sorunlar, gün ışığıyla silikleşiyor. Çok bilinmeyenliden, tek bilinmeyenli basit bir probleme dönüşüyor.
’Sabah ola, hayrola’..Çok severim bu sözü, bu yüzden.
Gözümü açtım, günlerdir üstümde olan olumsuz enerji terketmişti galiba beni. Bir hafif, bir iyimser, bir pamuk şeker gibi gördüm kendimi. Yataktan kalkmadan, her zaman yaptığım gibi, önce mail kutuma baktım.
’Vakit zannettiğinden daha az, haydi kalk bakalım, şimdi yaşamak zamanı’ dizeleriyle karşılaştım.
Fırladım yataktan, giyindim, kahvaltımı yaptım, biraz yüzümü renklendirdim, Miniklerimi alıp, çıktım evden.
Dolmuş şoförü yardım etti binerken. Kutuyu, arkadaki boşluğa taşıyabilmem için, müşterilerden biri el attı. Allahım, herkes, her şey elbirliği yapmış, beni hayata döndürmek için sanki..
’Oooo Cazibe Abla, erkencisin bugün’... Seviyorum bu ortamı. İnsana iyi gelen bir enerji var burda. Alışveriş için geldiğinde göremiyorsun bunu işte.
Geçen haftalarda, karşı tezgahta ki ana oğul, ismimle ilgili kritik yapmışlar. delikanlı, olsa olsa Cazibe’dir onun adı’ demiş. Bir tek o ’Çiçekci Abla’ demiyor şimdi.
Yerim hazır, ayrılmış gene. Mantarcı Ağabey; ’E az getirmişin bu hafta Abla’...diyor, kutudan çıkarmaya çalıştığım miniklere bakarken. ’Taşıyamadım be Abi, bu hafta da böyle olsun, keyfim de yok ki pek, iki kere gidip geleyim’..
Yerleştirmeye başlamıştım ki bitkileri, cin bakışlı, sarışın, dümdüz saçları küt kesilmiş, 7-8 yaşlarında bir oğlan çocuğu geldi bağırarak.
’Babaaa, bak dikensiz kaktüsler, alalım mı’ Babası almasaydı bile, ben hediye edecektim zati. Kararsız kaldı biraz, hangisini alacağı konusunda. Eli bir tanesine gitti, babası başka birini gösterdi. ’Tamam, o olsun’ dedi. Ama diğerini de bırakamadı. Babası da ikisini de aldı. Gözleri parlıyordu giderken.
Siftahım bir çocukla başladı, ve gün boyu da sürdü. Minik sukkulentler, çok ilgilerini çekti çocukların.
Balıkçı gelmemiş bu hafta. Büyük bir boşluk kalmış yan tarafta. Onların yerine de tezgah kurmuş karşıdakiler. Ne aile be. Aile reisi anne gibi. Baskın bir karakter. Herkesle çok samimi gibi konuşuyor, ağzı çok iyi laf yapıyor. Baba, çalışıyor sadece. Pırasa ayıklıyor, demetliyor. Ispanak yıkıyor, kabak kesiyor. Eksilen sebzelerin yerine yenilerini koyuyor. Bir de bir oğulları var, Anne nin erkek kılığına girmiş, ama tabii cinsiyetinin verdiği avantajla, daha ukala, daha çenebaz, daha cüretkar. ’Mandalina neden sizde bu kadar pahalı’ diyen teyzeye, ’Hanım teyzem, iyisi bu fiyata, ister al, ister alma’ diyecek kadar aymaz.
Hah!! Çaycı geldi. Her haftaki çocuk değil, ama bunu da biliyorum. ’Tek şekermiydi abla’ diyor, elindeki maşa benzeri şeyle bardağı uzatırken. ’Dur bir fotoğrafını çekeyim senin’ ’yapma be abla, yakışıklı günümde değilim’ ’hiç de bile, çok yakışıklı ve karizmatiksin’ diyorum. Uçarak gidiyo, diğer tezgahlara, fotoğrafı çekildikten sonra.
Evdeki katlanır tabureyi bugün de unuttum. Bakınıyoruz Abi ile, oturabileceğim kasa da yok etrafta. Olsun bakayım, dolanayım biraz, hem üşümeyeyim. Sonra elinde bir tabureyle çıktı geldi abi. ’Sen ayakta olunca, ben huzursuz oluyorum. ’ ’Ah be Abim, sağ ol, iyi ki varsın’ Oturunca da üşüyo insan ama, bacaklarım dürtüyo beni çok ayakta kalınca. ’Hey, genç mi sanıon sen bizi, dinlenmemiz lazım ’
Önce ki haftalara göre, satışlar iyi. Daha çok çeşit getirebilmem için, ya evi taşımam lazım, ya da başka bir formül bulmam lazım.
Allah büyük bakalım.
Otururken etrafı gözlemliyorum sürekli.
Elinde pazar arabası, bir görevi yerine getirmeye gelmiş, dalgın, bezgin hanımlar.
Elinde pazar arabası, dünyanın en önemli işini ifa eden Hanım edalarıyla, nerde sebzenin iyisi, meyvenin ucuzu var araştıran hanımlar.
Elinde pazar arabası, peşinde eşi, çocuğu, bir telaş içinde alışveriş yapan hanımlar.
Bir parti sonrası, alışverişini yapıp evine gidecek gibi, rüküş, dikkat çeken, salına salına dolaşan hanımlar.
Elinde bir not kağıdı, sadece eşinin yazdıklarını almaya ve atlamamaya çalışan beyler.
Görevine odaklanmış, evine, çocuklarına eşine, bütün pazarı götürmek isteyen sanki, poşet sapları geçirmekten, parmakları moraran, habire de almaya çalışan beyler.
Ağlayan çocuğunu, bağırarak susturmaya çalışan anneler.
Bir ders vermek için çıkarmış gibi, çocuklarına sebze meyveleri tanıtan hanımlar ve beyler.
Pazarın renkli dünyası, bu hafta bu kadar günlüğüm.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.