- 1253 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
EKMEĞE VE EMEĞE SAYGI
Yıllar önce okuduğum Vigtor Hugo’nun Sefiller kitabında Jan valjan ekmek çaldığı için hapse atıldı hatta kürek mahkumu olmuştu.Bilmem siz okudunuz mu?Sanırım çok az insan hayır diyecek .Aradan onca yıl geçmiş ama bir kaç gün önce de yine bir ilimizde çocuklar ekmek çalmışlar marketten.Kaç yüz yıl geçse de aradan ihtiyaç aynı" ekmek"paylaşmak istediğim konuyu anladınız değil mi? Türkiye’de ekmek ,yemek israfı..Kapitalist bir düzene saplanan bir dünya düzenin içinde adil paylaşım olmadıkça ekmek çalmaya devam edecek insanlar.Oysa bize ait sadaka,zekat,fitre ne çok gönülleri şen ediyordu.Hatta eskiden bazı evlerdeki pencere altlarında dışarıya doğru açılan bir tahta kısım olurmuş.aynı tabla gibi...Evin insanı oraya yemek koyar,yana doğru döndürünce kimin aldığı bile görmezmiş.Tabii yardımlaşanlara sözüm yok...
Şimdilerde hiç dikkatinizi çeker mi bilmem?Çöp bidonlarının yanına torbalara doldurulmuş,belli ki yenmemiş birileri alır diye asılır ekmekler..Ya sütçü geçecek alacak. Artık mahalle sütçüler de kaldı mı bilmiyorum da İzmir’de 2008 de kapıdan geçerdi.Burada yaşadığım şehirde henüz kapı kapı gezenine daha rastlamadım.Köylüler pazarlara ya da bulvardaki yol kenarlarına süt getirip satıyorlar. Ya da birisi alana kadar mosmor olur o ekmekler.Gözümle kaç defa gördüm hiç yenilmeden bütün ekmeğin çöpe bırakılışını.İçim yandı elbette...İsraf her anlamda olduğu gibi bu anlamda da diz boyu...
Eskiden büyük annem bize bir lokma bile bıraktırmazdı."Lokmanı ye..seni gece korkutur" derdi.Biz de bizi korkutmasın diye bitirirdik.Ya da yemeğimizi tabakta bırakmayalım diye;" şimdi yarışma zamanı kim tabağını güzelce temizlerse ,o yarışmanın birincisi olacak,onu alkışlayacağız" derdi.Biz de nasıl bir yarışma hevesi ise o tabağı parlatırdık nerdeyse...Şimdi hatırlıyorum da bizim bir heves tabakları silip süpürmemizi tatlı bir gülümseme ile izlerdi.Belli ki hem sözünün dinlenmiş olması hem de çocuk masumiyeti ile o gayretimiz hoşuna giderdi.O arada bize yemek ziyan etmeme eğitimi de verirdi.Alkışlanmak bizi ne çok mutlu ederdi başka hediye istemek aklımıza bile gelmezdi....Şimdi düşünüyorum da ne ustaca ve ne sevimli bir eğitim anlayışı idi yaptığı...Sonra derdi ki;ekmek kutsaldır.Ziyan edilmez.Çocukken ne demek pek anlamazdık.Şimdilerde torunlarıma,bir iki sene öncesine kadar da öğrencilerime anlatıyordum ekmeğin üzerinde ne kadar insanın emeğinin olduğunu.O fırınlarda gördüğümüz sıra sıra,çeşit çeşit ekmekler kaç kişinin emeği ile sofraya geliyor ,,,Unutuyoruz,hatta düşünmek bile aklımıza gelmiyor belki de.Hatta çok yakınlarımdan bilirim her öğün sıcak ekmek ister önüne.Bayatlasın asla yemez.Annesi küçükken efendim öğle alıştırmış bu beyefendiyi?!Oysa bayat ekmek daha da iyidir mide için.
İnsan isterse neler yapmaz ki bu bayatlayan ekmeklerden.Bakın gördüklerimi ve yaptıklarımı sizinle paylaşayım.Birincisi buzluğa kalan ekmekleri koyarsınız.Köfte yaparken lazım olur.İkincisi ekmek tatlısı yaparsınız.Dilim dilim kesilen ekmekler fırında kızartılıp üzerine soğuk ya da ılık şerbet dökülür...Üzerine de kaymak bir güzel yenir.Üçüncüsü ekmekler yine kesilir ve üzerine çökelek,yumurta maydanoz ,tuz,karabiber karıştırıp üzerine sürülür,Fırında kızartılınca kahvaltıda yenir.Dördüncüsü , yumurta ile biraz süt karıştırıp yine ekmekleri dilersiniz bu karışıma daldırır ,sonra kızgın tavada kızartırsınız.Beşe gelince ,ekmekleri küçük parçalara ayırır,yağda kavurur çorbalara koyarsınız.Ya da fırına atar yine yemeklerin ,çorbaların yanında yersiniz.Altıncısı,eskiden bizimkiler et suyu ile papara yapardı.Bayat ekmek diye bir şey kalmazdı.Sonuncusu İsterseniz yine fırınlayıp rondodan geçirip galeta unu yaparsınız....
Aklıma gelenler bunlar ,başka yapılacak belki bir çok tarif var .Benim şimdilik aklıma gelenler bunlar.Yere ki ziyan olmasınlar .Çöpe gitmeleri beni inanılmaz üzüyor.
Biz yokluk görmedik galiba ondan böyle oluyor.Ondan yemekleri ekmekleri Hemen çöpe atıyoruz.Oysa dünyanın bir kısmı açlıktan kıvranıyor.Afrika’da insanların resimlerini görüyoruz.Giden arkadaşlar anlatıyor.Bir tas çorbaya bir gün çalışıyormuş yerli halk.Kenya’dan evimize misafir olan bir okul müdürü anlatmıştı geçen sene .Babam da İkinci dünya Savaşında çocukmuş.Karne ile ekmek alırlarmış.Yine büyüklerimizden -babamın halasından- Kurtuluş savaşını görenler anlatırlardı.Mısırın sapını değirmende öğütüp yemişler un bulamayınca( biz de o kısmına -kesmük- derler) karınları şişmiş insanların.Şimdi şu halimize bakalım bir de...Yazık emeğe,paraya ve ekmeğe yemeğe yazık .çeşit çeşit yemekler,pastalar,kurabiyeler,ekmeğin farklı türleri...
Bir de daha önemlisi içimi acıtan büyük otellerdeki yemek ziyanlığı...Yıllar önce bu konu ile ilgili çok kafa yormuştum.Hatta İzmir Büyük şehir belediyesine gidip o zamanki idarecilere düşüncemi anlatınca çok büyük bir yatırım ve organize gerekir diye cevap vermişlerdi.Düşüncem buradaki yemekleri belli merkezlerden halka dağıtmaktı.İhtiyaç sahipleri bunları yemez diyenler bile oldu. yine yakınlarda bir yatılı okul var. bir özel okul .Zaman zaman okula gidiyorum.Konuşma yapmamı istiyorlar.Arada yemekhaneye davet edildiğimde bu konuyu orada çalışanlarla da konuşuyoruz.Dedikleri şu "Hocam çocuklar yemekleri doğru dürüst yemiyorlar.Burada dökülenle beş on inek beslenir.Yazık oluyor ama elimizden bir şey gelmiyor...dediler..
Görüyorsunuz bu benim gözlemlediğim ,görebildiğim..Ya göremediklerim,Duymadıklarım..sizden ricam ben öyle yapıyorum ne olur azami dikkat...Çünkü eve para ile alıp getirdiğimiz her şeyde bir çok insanın emeği ve alın teri var.Bana sorarsanız hem emeğe saygı gösterirken hem de bu insanlara da dolaylı yoldan saygı göstereceğiz.Haksız mıyım?
Geçen sene idi sanırım bu konuda kampanya vardı.Yılda çöpe giden ekmekler için harcana para ile neler yapılacağı açıklanmıştı.Bu konuda bakın bir küçük hikaye ile konuyu bağlıyorum.Çinlinin biri bir pirinç tanesini bile tabağında bırakmazmış.Neden mi herkes bir pirinç bıraksa ülkede kaç çuval pirinç ziyan olur diye...,
Biliyorum şu ara Türkiye’de çok önemli şeyler oluyor ama bu konuda hepimizi ilgilendiren önemli konulardan biri.
Ülke hepimizin.Biz ipin bir ucundan tutmaz isek yarın kimse bize acımaz.Bilin ki ülkeleri batıran şeylerin başında israf ve lüks yaşam gelir .Kalın sağlıcakla
YORUMLAR
Sayın hocam, değerli Semiray hanım.
Yıllardır ülkemizde yaşanan lüks ve israfı çok mükemmel bir şekilde dile getirmiş ve aynı zamanda çeşitli çözüm yolları göstermişsiniz.
Gerçekten dünyamızın çeşitli yerlerinde insanlar açlıktan ölürken, bizim bu şekilde sade ekmek değil,her konuda israftan kaçınmayışımız hayra alamet değildir.
Umarım bu yazınız dikkate alınırda bir an önce bu israfın önüne geçilir. Yoksa her yıl milyarlarca servet çöpe giderek, çöküş bir an önce gerçekleşecektir.
Duyarlı ve vefalı kaleminizi kutluyorum.
Selam ve sayğılarımla.
Semiray Sezgin
Tebrik ederim çok güzel bir konuyu tema yapmişsınız kutlarım Semiray hanım
Semiray Sezgin
Annemle ben her çıktığımızda sokağa çöp kenarlarına asılan ekmekleri topluyoruz, o ekmekleri küçük parçalar haline getirip, martılara,kuşlara vermek üzere boş bir araziye döküyoruz,kendi evimizde kalan ekmekleri,yemekleri de onlara ya da yine belirlediğimiz bir yere döküp kedilere,köpeklere veriyoruz,keşke herkes hayvanları düşünse, hiç aç hayvan kalmaz, en azından artıklar çöpe gitmez, yazınız anlamlıydı,saygımla.
Semiray Sezgin
Değerli arkadaşım.
Çok önemli bir konuya parmak bastığınız gibi aynı zamanda bazı çözüm önerileri de sunmuşsunuz. Dolayısıyla oldukça faydalı bir yazı olmuş.
Gerçekten de dünyanın belirli bir kısmında insanlar açlıktan ölürken ekmek ve yemek israfı aklın alabileceği bir konu değil. Bu biraz da yetiştirdiğimiz yeni neslin yokluk görmemesinden kaynaklanıyor. Mesela siz artık yamalı pantolon giyen görüyor musunuz? Evinde çorap yamalayan bir ev kadını var mı acaba hâla, Babasının eskiyen elbisesinden yapılmış bir elbise diktiren var mı? Ayakkabı tamirciliği denilen meslek öldü gitti neden? Hep yokluk görmemekten.
Allah yine yokluk ve yoksulluk göstermesin bu millete ama yokluk ve yoksulluk çekenleri görme basireti de versin inşallah.
Bu arada..Meslektaş olduğumuzu öğrendim bu yazınız vesilesiyle ve çok mutlu oldum.
Güzel yazı için tebriklerimle birlikte selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Semiray Sezgin
Ülke hepimizin...
Baştan sona gerçekleri ne güzel dile getirmişsiniz.
Ne yazık ki israf had safhada üstelik her konuda. Giyim kuşamdan tutun kullandığımız teknolojik ürünlere kadar. Her konuda had safhada doyumsuzluk ve aç gözlülük var her konuda ne yazık ki...
Ne kadar gerçekçi bir yazıyı kaleme almışsınız her kelimesine yürekten katıldığım. Yüreğinize sağlık sevgili Semiray Hanım. Daha alacağımız çok yol var efendim yeter ki vakıf olalım.
Sevgilerimle...