- 1071 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
EKMEK ARASI KAŞAR PEYNİRİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Evgin Atalay
Bayram amcanın bakkal dükkânı, evimizin sol tarafındaki sokağın çıkışındaydı. Bide iki sokak ötemizde Hacı amcanın bakkalı vardı. Orada genelde oğlu Ali duruyordu. Onların bakkalı üst sokağın girişindeydi.
Bayram amcanın bakkalı bize daha yakın diye hep oradan alış veriş yapardık. İyi bir adamdı, kimseyi kırmazdı. Çocukların oyun konusu olmayı severdi. Çocuğun biri girer. Hem konuşturur hem de sohbete dalmış gibi görünen Bayram amcanın, tezgâh üstüne koyduğu çiklet dolabından avuçladığı gibi sakızları cebine atardı. Hep farkındaymış da hiç ses etmezmiş, karısı anlatmış anneme.
Bir gün ekmek almayı unutmuş bizimkiler. Akşamında en karanlık vakti ekmek almaya yolladılar beni. Evin tek erkek çocuğu da ben olunca, iki tane ablam var ağabeylik yapardım. Karanlık sokak bir kişi bile yoktu. Koca koca adımlarla yürüyordum ki bakkala çabuk varayım. Kendimi bakkal kapısına nasıl attığımı bilmiyorum. Bayram amcanın evi dükkânın yanındaydı. Kapıyı tekmelemişim, adam kapıyı açtığında rengi bembeyazdı. Karısı da yanındaydı. Beni görünce içini çekti.
"Ne oldu Fevzi? Ödümü kopardın oğlum" ,dedi bende,
’bir şey yok Bayram amca annemler ekmek almayı unutmuşlar, beni gönderdiler sorayım diye, ekmek var mı?’
"Hay! Allah iyiliğini versin, oğlum bu saatte ekmek mi kalır? Yok",dedi
Yüksek sesle söylüyordu kızmış olduğu anlaşılıyordu sesini çatallaşmasından. Genelde sakin adamdı.
Hacı amcanın bakkalının ışığı yanıyordu, ona da ben gitmedim köpek çoktu orda. Eve koştum gölgemden bile korkmuştum, ablalarım beni nefes nefese kalmış görünce çok dalga geçmişlerdi. Umurumda mı ama dudağım uçukladı korkudan.
Annem, elimi boş görünce üzülmüş fakat korktuğumu anlamıştı. Söyleyemedim ama yolun başında kocaman köpekler vardı. Korktum da oraya çıkamadım diye, diyemezdim ki erkekliğin raconuna sığmazdı. Babama söyledik işten geldiğinde, gitti caddeye açık fırın bulmuş almıştı.
İki gün sonrada elektrik kablolarından çıkan ateş yüzünden Bayram amcanın dükkânında yangın çıktı.(gecede olması büyük talihsizlikti) içindeki mallarıyla yanmıştı. Çok üzülmüştü Bayram amca, bizlerde…
Yangından sonra bütün müşterileri, yolun girişindeki bakkala yönelmişti.
Hacı amca çatık kaşlı çok ciddi biriydi, çocuklar hep korkardı ondan. Oğlu babasına göre daha yumuşak mizaçlıydı, cingözdü, verdiği parayı kuruşu kuruşuna isterdi çocuklardan. Hiç üstü kalsın filan demezdi.
Orta bire gidiyordum. Sabahçıydım o sene ve geç kalmıştım okula. Koşturduk annemle bakkala. Ekmeğimin arasına kaşar peyniri salam koydurtmuştu.
Annem, beslenmemi o gün Ali ağabeye hazırlatmıştı. Bazen olurdu böyle!
Misketler cam kâselerde rengârenkti iki tane almıştım. Oyunda daha fazla kazanırsam o zaman hepsini cam kâseye koyacaktım bende. Hem Elif’e havamda olur. Elif sınıf arkadaşımdı. Özeldi benim için, aynı mahallede yaşıyorduk. Ama evleri uzaktı bize. Teyzesinin evi bize yakındı oraya geldiğinde görürdüm.
Hayalimde Elif’le Ali ağabeyin orada ona bir gazoz ısmarlamak vardı. Bir gün bakkalın önünde Elif’le bir çocuğu gazoz içerken görmüştüm. Hayallerim yıkılmıştı, sonra uzun süre bakkala gitmedim.
Yıktılar sonrasında orayı artık bakkallar yok. Büyük alış veriş merkezleri kuruldu her yere. Oralara gidiyordu artık insanlar. Rahatlık getirmiş gibiydi fakat değildi. Tam bir yabancılaşmaydı.
YORUMLAR
Hatıraların yorgun gölgelerinde dinlenen güzel bir hikaye.
Çok bizden, çok gönülden.
İnsan, okuduğu her cümlede,
kendi geçmişinden bir şeyler yakalıyor.
Gözünüz hikayede,
aklınız ise çocukluğunuzun bin bir hatırasında geziniyor.
Ancak,
bu son bölüm üzdü ister istemez okuyucuyu.
Hatıraların yok edilmesi,
yerine kocaman alışveriş merkezlerinin yapılması,
içini acıtıyor insanın.
Belki gereğidir zamanın bu büyük alışveriş merkezleri ama,
bir şeyleri silip süpürmesi hayatımızdan hiç hoş değil.
Benim doğup büyüdüğüm mahalle,
1980 li yıllarda, şehir sit alanı ilan edildi.
Allah'ın şanslı kullarından sayılırız biz.
En azından,
hatıralarımızı canlı tutabiliyoruz.
Güzel bir hikaye idi.