Babamın Sigaraları
Eskinden Birinci, İkinci diye sigara markaları vardı. Birinci sigarasını hatırlıyor gibiyim. Filtresizdi ve Bitlis sigarasının diğer versiyonuydu. Babam ben çok küçükken, sigara içemeyecek kadar küçük, Birinci içerdi. Biraz büyüdüm, sıska bacaklarım uzun oldu iyice… Ama boy atmadım.
İşte o günlerde sanırım kendimi ve sigarayı fark ettim. Babam artık daha kaliteli kabul edilen Bitlis, bazen de Samsun içerdi. Yeşil renkteki ‘Bitlis’ yazısı bana o kadar karizmatik gelmeseydi belki de içmeye başlamayacaktım. Çünkü çevrede öyle hoş bir yeşille yazılan yazılar filan yoktu. Okuduğum eski püskü masal kitapları siyah beyazdı…
Sisli bir sonbahar gününde babamın Malatya’dan gelirken aldığı bir karton Bitlis’i gizlice babamın yastığının dibinden aldım. İçinden bir tane almıştı… Babamın fark etmemesi için ne yapmalıydım? Öncelikle bir paketin dibini açıp içinden birkaç tane alıp tekrar yapıştırmayı düşündüm… Bu tekniği bir aile büyüğünden görmüştüm.
Umursamadım, bir paketi alıp dışarı kaçtım. Evimizin ilerisindeki çeşmeye doğru koşmaya başladım. Havanın sisli olması içimdeki heyecanının kaybolmasına yardımcı olmuştu azıcık. Bu dumanlı havada kimse beni göremezdi. Paketin hepsini bile içebilirdim…
Hemen bir tane yaktım, damağımla, dudaklarımla tuhaf sesler çıkararak içmeye çalıştım. Bir yerlerden fazla üzüm yediği için midesi ağrıyan tilki bağırmaya başladı. Sisten ve tilkinden ürktüğüm halde umursamadım. İçmeye devam ettim. Aniden babamın dumanı içine çektiğini anımsadım. Salt sigara içme hevesi yoktu içimde. Babam gibi de olmak istiyordum…
İkinci sigarayı öksüre öksüre içtim. Başım dönmeye, midem bulanmaya başlayınca dut ağacına tutundum yere düşmemek için. Midesi bozulmuş olan tilki gibi sesler çıkarmaya başladım. Erkek olmak, hele de bu sıska bacaklarla erkek olmak çok masraflıydı.
Kendime gelince sisli havayı yararak eve geldim, paketi eşeği koyduğumuz ahıra sakladım. Günde bir tane içmeye devam ettim. Paketteki sigaralar bitince çaresizlikten ahır da gezmeye başladım. Aklıma bir fikir geldi… Ufak bir gazete parçası bulup tekrar ahıra geldim, kurumuş olan eşek dışkısını ezmeye başladım.
Eskinden de eşek dışkısı içmiyorlar mıydı? Babamın anlattığı o hikâyeleri düşünmem bana cesaret vermişti. Gazete kâğıdı ile sarıp yaktım. Keyifle içime çektiğim sırada eşek gözlerini sürekli kırparak bana bakıyordu. Belki de beni alaya alıyordu…
İşkenceydi attım, ayağımın altında ezdim eşek dışkısını… Bir daha eşek dışkısı içmeyecektim. İleriki tarihlerde yaramazlıklarım devam etti. Amcamın bahçede unuttuğu sigara paketini çaldım, ormanı yaktım.
Her şeye rağmen güzel günlerdi. Bir hikâyeyle sigara ile ilgili anılarıma son vereyim.
Ben henüz yeryüzüne inmemişken bizim köyün gençleri Baskil’e gitmek için gecenin yarısında yola çıkmışlar. Gençlerden bir tanesi cebinden çıkardığı kâğıdı ikiye bölüp bir parçasına tütün sarıp içmiş, diğer parçayı tekrar cebine koymuş. İlçeye geldiklerinde artık sabah olmuştur. Alışveriş için dükkâna girdiklerinde adam cebindeki tek kâğıt parayı çıkarmış… Bir de bakmış kâğıt paranın yarısı yok. Meğerse gazete kâğıdı yerine paraya sarıp içmiş tütünü.
‘’Ben de diyordum bu tütünün tadı neden bu kadar güzel!’’
(‘’Mı qe gu çımo bine xo va qa rında!’’)
Vesselam!
YORUMLAR
Benim anlamadığım şu sigara yüzünden Koah ve Kanaer lan hastalar benim tanıdığım bir dede bel ki
hale yaşıyordur,98 yaşlarında çevik gibi,çelikhan tütününü sarar içer ne kanser ne hasta olur bence bu tütün
sanayi tiplerinde içindeki extra katkılardan hasta ediyo riçerseniz doğal için kokusu ağır oluyor ama,
cigara seni doyasıya içemedim,gözüm açık gideceğim demekki hemen kurumuş rutubetsiz yapraklar bulup içmek,canımı istettin şimdi:)))))
Sigara yüzünden oksijen makinasına ve tabii ki, eve bağlı yaşayan KOAH lı bir insanım ve de hala ciğerlerim kabul ettiği an içmeyi sürdüren bir aptalım... Eh, sigara içmek mi zor, bırakmak mı zor...Dur hazır herkes uyurken bir tane içeyim de öyle karar vereyim buna. Aslında karar v ermesi gereken ben değlim ya...SAYGIYLA
Keskinkalemzaman
sen hakkını savmışsın selamla.