- 573 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HAVAÎ FİŞEKLER ve SONUÇLARI...
Bu sene yine yaptık yapacağımızı. Ders almasını bilmez, ibretleri görmeyiz. Oysa gözümüze soka soka yaşanan gerçekler var. Lütfen daha fazla havai fişeklerin çevreye, insan sağlığına ve kuşları öldürmesine ya da sakat bırakmasına izin vermeyin!
Nasıl bir zevk, nasıl bir özenti, nasıl bir israf… Anlamakta zorlanıyorum. Bu sene yani 2014-15 bağlantısı gecesi sadece Almanya’da yaklaşık 130.000.000€ yanlış okumadınız evet “yüz otuz milyon” Euro değerinde havai fişek atıldığı dillendiriliyor. Bu nedir ya hu? Şimdi bana diyecekler ki “Sana ne, herkesin kendi parası, istediği kadar patlatır.” Cehennemin dibinde patlatsın. Elbette bana ne, onun bunun parasının tasası, hesabı bana mı düştü? Elbette hayır… Benim derdim yapılan israf, bu müsriflik. Dünyada milyonlarca düşkün varken bu nasıl bir bencilce zevktir aklım almıyor. Haa diyeceksiniz ki “Havai fişekleri almazsa zaten o parayı yardım için vermeyecekti ki? Bırak, dert etm, kim ne yaparsa yapsın.” Siz de haklısınız. Böyle havaî zevklere çatır patır atarlar, ama bir kuruş yardım söz konusu olunca herkes dertlenmeye başlar.
Almanya’da çok yaygın bir alış-veriş merkezindeyim. Sözünü ettiğim patlayıcıların satıldığı bölümündekileri seyrediyorum. İnanın alanları %99’u yabancı uyruklu kişiler. Muz kutularına doldurup doldurup götürüyorlar. Bazı ailelerin sırf bunlara 100-200€ ödediğini gördüm. Üstelik yine eminim ki bunların çoğu devlet yardımıyla geçinen, lafa gelince yokluktan söz eden kişiler. Bre densiz senin neyine? Bir Türk aile vardı, yaklaşıp “Bu kadar patlayıcıyı ne yapacaksınız?” dedim, beni tanıdı, biraz sıkılarak “Ya hocam çocuklar istedi, ben de onları kıramadım, aldık işte. Zaten senede bir kere, olsun…” Oysa yalan, sırf kendi kör olası zevki için. Eğer anne-baba çocuğuna o eğitimi veremezse elbette bu kötü alışkanlık sülale boyu kuşaktan kuşağa sirayet edecektir. Dirayetli biri çıkıp da “Bu israfa alet olmayalım, gerek yok.” dese inanın onun çocukları da ileride aynı terbiyeyi, eğitimi kendi çocuklarına iletecek böylece bu illetin önü kesilecektir.
Para konusunu geçelim… Gelelim madalyonun bir diğer yüzüne.
Çevremizde milyonlarca doğa harikası kuşların varlığını biliriz. Farkında değilizdir ama onların farkına varabilirsek neler neler görürüz. Gün boyu kendi hallerince uçuşup cıvıldaşırlar. Geceleri de çekilirler karanlığın kuytu bir köşesine, sükûnet ararlar. Gün boyu yiyecek aramaktan yorgun-bitkin bir haldedir zavallılar. Düşünün ki kendilerince tam o tatlı derin uyku anındalar. Birden her yerden bomba sesleri geliyor. Ne yapacaklarını düşünebiliyor musunuz? Hiç aklınıza geldi mi? Kendinizi onların yerine koyabilir misiniz? Sesi, dumanı ve ışığıyla havai fişekler kuşları korkutuyor, sağır ediyor, sersemleyip yürek çarpıntısıyla şok sonucu ölümlerine yol açabiliyor. Ya da zavallılar o korkuyla gece karanlığında kör uçuşla atıyorlar kendilerini karanlığın gözüne. Havaî fişeklerin gece parıltısı gözlerini kör edercesine kamaştırmıştır. Artık nereye çarparlarsa şanslarına. Ya bir duvar ya da bir ağaç gövdesi onların kafalarını vurduğu son yer olacaktır. Hatta onların yanarak veya dumandan boğularak ölmelerine neden olur. Ölmeyen kuşların çoğu da ya sağır ya da gözlerini kaybederek kör kalır. Dahası kuluçkadaki kuşları düşünün, sesten korkarak yuvalarını bırakıp kaçarlar. Yumurtalar ortada kalır, soğur ve işi biter ya da yavrular varsa soğuktan donarak ölür. Kendi çevremden biliyorum. Bu olaylardan sonra nehir kenarında, parklarda yüzlerce kuş ölüsü toplanıyor. Yazık günah değil mi?
Bu havai fişeklerden doğaya yayılan kimyasal gazların bitki örtüsüne, insan sağlığına ne kadar etki ettiği, ne kadar zarar verdiği konusuna girmeyeceğim. Onu da siz düşünün. Bu kadar sözden sonra hâlâ “Ben işimi bilirim, keyip benim değil mi?” derseniz. Sözüm biter. Bu tür keyif kimde olur biliriz. Onun böylesi bir keyfi yaşaması için bir torba saman yeter de artar bile.
Kimsenin keyfine daha fazla karışmak istemiyorum. Sadece son olarak şunu söylemeden geçemeyeceğim: Keyfiniz sizin olsun, ama lütfen bir daha ne hayvan dostu olduğunuzdan ne de çevreci olduğunuzdan dem vurmayın, keyfinizi kaçırırlar.
Hava’i fişeklerin olmayacağı nice mutlu yıllar, nice mutlu günler sizin olsun.
Tahsin MELAN
YORUMLAR
Yazıyı okurken, iki konu geldi aklıma.
Birincisi;
Almanya'da, ya da diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan yabancılar.
Eskiden, bir işte çalışır, geçimlerini sağlarlardı.
Son zamanlarda, pek çalışmıyorlar gördüğümüz kadarı ile.
Eşler boşanıyorlar, her ikisi de sosyal yardım alıyorlar devletten, bir arada yaşayıp gidiyorlar öylece.
Çalışmadan, hak etmeden, tembelce.
Bu şekilde hayatını idame ettiren çok tanıdığım var.
Şimdi,
bunların çocuklarını nasıl bir gelecek bekliyor acaba?
Hiç şüpheniz olmasın, onlar da ebeveynleri gibi yapacak,
oralarda asalak gibi yaşamaya devam edeceklerdir.
Hırsızlıktan başka bir şey değil bu.
İkincisi;
Filistin'de, Suriye'de, Irak'ta, dünyanın daha bir çok ülkesinde,
savaşlar nedeni ile bir çok insan ölüp gidiyor.
Ya da göç etmek, sefilliği yaşamak zorunda kalıyor.
Bu gelişmiş ülkelerin hangisi elle tutulur bir yardımda bulunuyor?
Hangisi bu faciayı önleyecek bir adım atıyor?
Tam aksine, körüklüyorlar.
Silah ticareti, dini inanışlar...
Bırak kuşları, insanların ölümüne aldıran yok arkadaş.
Tahsin MELAN
Bir tutam hayat
Yazının ufkunu genişletmek idi maksadımız.