- 1056 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SÜVARİ
Köyde , beş sınıflı ilkokulu 1959 yılında bitirdim.
Ortaokulu Bayburt’ta (şehirde) okuyacağım için çok heyecanlıydım.
Babamla diplomamı alarak okula gidip kaydoldum.O zamana kadar hiç takım
elbisem olmamıştı.Babamın terzisine gittik.Terzinin dükkânının raflarında top top
renk renk kumaşlar vardı.
Babam bir kumaş beğendi.Terzi , mezura ile birkaç yerden ölçümü alarak defterine
yazdı.
-Ağa,bir hafta sonra provaya gel dedi.
Allahım,o bir hafta ,bir yıl kadar uzun geldi bana.Günler,bir türlü geçmek bilmiyordu.
Terziye girip selam verdim.Hoş geldin ,otur biraz dedi.
Parmağına taktığı metal bir parça ile bir ceketin yakasına ince ince ve çok seri
dikiş yapıyordu.
Elindeki işi bırakıp duvardan askıya asılı kolsuz,yakasız ceketi alıp bana giydirdi.
Ceketin parçaları teyelle birbirine tutturulmuştu.Bazı yeri cırt diye söküp toplu
iğne ile tekrar tutturuyordu.İşlem bitince ceketi sırtımdan çıkarıp yerine astı.
_Haftaya provaya gel dedi.
Yine geçmek bilmeyen bir hafta daha başlamıştı.
Bir hafta sonra terziye gittim.Ceket aynen duruyordu.
Terziye , verdiği sözde duramadığı için çok kızıyor,terbiyemden dolayı hiç bir şey diyemiyordum.
Bu arada gömlekçiye gidip gömleklik kumaş beğendik ve o terziye de gömlek ölçüsü ver-
dim.
Gömlek terzisi dediği günde gömleği dikip teslim etti.
Takım elbisemi diken terziye bir ay boyunca gidip geldim.
O yıllarda hazır konfeksiyon,malesef yoktu.Her giysiyi terziye diktiriyorduk.
Takım elbisemi,gömleğimi giydım.Çarşıdan ,lastikle boynumuza takılan kumaş görünümünde
naylondan yapılmış bir kravat aldık.
Aldığımız kravatın gömleğin ve elbisemin rengine uyup uymadığını hiç birimiz bilemezdik .
Ayaklarda yün çorap (üç günde tırnağımız çorabı delerdi) ve Trabzon lastikleri vardı.
Kitap defter ve kalemleri alıp okula başladık.Sınıflar hayli kalabalık.
Yanımda oturan Alay’ın takım elbisesi dikkatimi çekti.
Ceketin dirseklerine,pantolonun diz kapaklarına ve oturduğu yere aynı kumaştan
süvari yapılmış,süvari ile kumaşın renk tonları aynı kalmış.
Ceket ve pantolonun çok kullanılan ve yırtılan yerlerine ,aynı kumaştan,dıştan dikilen
yamalara süvari denirdi.
Alay’a sordum;
-Ne şahahane kumaşmış ki,süvari ile aynı renk kalmış.
Alay,babasına gammatayı bastıktan sonra;
-Terziye,elbiseyi dikerken tembihledi,ilerde bu kısımlar yırtılacak,şimdiden süvari koy
demiş.
Babaya olan sagıdan gıkı bile çıkmamış.
Şimdiki çocuklara böyle bir şeyi kabullendirmek mümkün mü?
Ceket ve paltonun uzun kullanma sonucu renginin solması,diriliğini kaybetmesi
durumunda terziye götürülüp tornistan yapılması istenirdi.
Ceket veya palto ,tamamen sökülür,ters çevrilerek tela ,apolet ve astarı yenilenerek
yeniden dikilir di.
Bir elbisenin tornistan yapıldığı,mendil cebinin soldan sağa geçmesinden anlaşılırdı.
Okulda,sokakta evde ve her yerde giydiğimiz takım elbisemizi ütüleyecek kömür
ütümüz yoktu.
Pantolonumuzu , yere serdiğimiz yün yatağının altına uzatarak yatar,sabahleyin o ütü ile giyerdik.
O yıllar okullara böyle giderdik.
Şehirde evi olan arkadaşların en az iki takım ütülü elbiseleri ve gömleklerinin rengine uygun kravatları,deri ayakkabıları vardı.
Onlara gıpta ederek bakardık.
YORUMLAR
Beğeni ile okudum güzel kaleminizin lezzeti hep daim olsun kutluyorum can arkadaşım.
Mehmet Aktaş
Beğeni ve güzel yorumunuza çok teşekkür ederin değerli arkadaşım.
Sağlıcakla kalınız...
Yokluğun ne demek olduğunu çekenler bilir,tebrik ederim saygılarımla.
Mehmet Aktaş
Yokluk ve fakirlik devri idi.
Ayakkabının altı eskidi mi,atmak yok,ayakkabıcıya götürüp
altına pençe yaptırır tekrar giyerdik.
Yorumunuza çok teşekkür ederim değerli arkadaşım.
Saygılar...
Ben böyle hikayeler/olayları dinlemeyi ve okumayı çok severim . ben hep dedeme.anlattırmaya çalışırdım gerçi cok fazla anlatmazdı ama arada anlattığı hikayeler oluyordu sizinki ile paralellik arz ediyor. Dinlemeyi severim dedim çünkü eskilere bakıp içinde bulunduğum/ bulunduğumuz duruma, bolluga bir şükür vesilesi oluyor. Çok güzel bir anıydı hocam. Yüreginize sağlık olsun. Selam ve dua ile...
Mehmet Aktaş
Yaşadığımız yılları ve olayları filme alsak,çocuklarımız değil yaşamak,filmin yarısından seyretmeden çıkarlar.
Bu konu ile ilgili KÖMÜRLÜ ÜTÜ yazımı okursanız memnun olurum.
Saygılar...
Mehmet Aktaş
Kömürlü ütü başlıklı yazımda devamı var.
Yorumunuza çok teşekkür ederim değerli arkadaşım.
Saygılar...