- 1567 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Hayat mücadelesi
HAYAT MÜCADELESİ
…..Yaşı kırk beşi bulmuş tanıdığım bir aile reisi olan bir baba vardı’ ki bu alile reisi olan baba var gücüyle evinini geçindirebilmek çoluk çocuğuna iyi bir hayat yaşatabilmek için var gücüyle çalışıyordu.
….Bu orta yaşlı adam olan bu aile reisi baba yaş olarak tıpkı Cahit Sıtkı Tarancı ’ nın dediği gibi yaş yönünden yarıyı geçirmişti. Onun için artık yaş otuz beşler artık çok gerilerde kalmıştı. Ama bu kişi yine de dur durak bilmeden çalışıyor ve onun mutlaka çalışması da gerekliydi.
….Onun evinde ekmek bekleyen bir ailesi ve çocukları vardı. En önemlisi bunlardan biri liseyi henüz bitirmiş kız çocuğu diğeri ise, henüz yedi yaşında olan diğeri daha okula yeni başlamıştı. Onların daha çok okuması elleri ekmek tutar hale gelmesi gerekliydi. Anne ise çalışmıyor, herkes babasının kazancına bakıyordu.
…..Alah korusun onun başına kazara bir iş gelse, evdeki zavallılar onun bunun eline kalacaktı. Belki de böyle bir olay olsa onlar konum komşularından gelecek olan geçici yardımlarla geçinmek mecburiyetinde kalacaklardı.
….Zaman şimdilik onların lehlerine işliyor, her şey yolunda gidiyordu, ve babalarının kazancıyla gül gibi geçinip gidiyorlardı.
….Babaları iyi de para kazanıyordu, ne yazık ki bir gün onları çok üzen hiç beklemedikleri bir olay oldu. Bir sonbahar günü, sabahı Azrail kapılarını çaldı ve evin tek direği olan orta yaşlı baba, tam kapıdan çıkmak üzereyken babanın gözleri birden karardı. Dünyası yıkıldı çocuklar gözünün önü geldi geçmiş hayat anlık saniye içinde ona görünürken gerilmiş bir lastiğin yerinden boşanması gibi birden yere yıkıp kaldı.
….Ne olduğunu anlamayan evdeki cefakar anne, o hastanedir bu hastanedir ambulanstır diye koştururken sonunda, ambulansla son surat, hastasını en yakın olan vilayetteki bir devlet hastanesine kaldırıldı. Aradan tam sekiz saat geçmişti. Nihayet onlar hastaneye varıldığında nerdeyse ölmek üzereydi. Beyin kanaması geçirmiş iki damarı patlamıştı ve kendinde değildi şuursuz baygın yatıyordu.
….Derhal serum oksijen derken ona müdaneler yapıldı. Yapıldı amma hem anne hem de çocuklar şaşkındı, babalarının ölmesi demek onlar için bir yıkımdı.
….Günler onlar için çok zor ve çabuk geçmiyordu. Bir türlü hasta kendine gelmiyordu. Hastayı, cefakâr anne öksüz bir kedi besler gibi, boğazına doktorların da izniyle sık, sık sulu gıdalar damlatılıyordu. Bir taraftan da ona ilaçlı serum verilerek hastanın yatarken zayıf düşmemesine çalışılıyordu.
….Çocuklar desen Tanrı’ya yalvarıyor babalarının bir an önce kurtulması için devamlı dualar ediyorlardı. Zaman onlar için hızla geçmek bilmiyor, herkes beyin ölümü halinde organ nakli ve de diğer defin işlerini düşünürken aradan tam on dokuz gün geçmişti’ ki doktorlar kendi aralarında konuşurlar tartışırlar ve bunu sonunda ameliyat yapmaya karar verirler. Ve sonunda beyinde biriken kan dolu ödem onun beyninden vakumla çekip alınarak, patlayan damar körlenir ve hasta hayata döndürülür.
…..Hasta kendine gelmeyi gelmişti amma, ne el tutuyordu ne de ayak tutordu.
….Eve yarım bir insan olarak döndüğü ilk gündü, çocukları babalarının hastaneden dönüşünden sevinçliydi. Baba yatakta hala kendinde değil yarı baygın halde yerinden kalkamıyordur ve bir türlü uyuyamıyordur. Ama onun mutlaka uyku saati gelince uyutulması için bunun hastaya ilaç vermeden sağlanması için hastaneden ayrılmadan önce doktor hasta sahiplerine tembihlemiştir. Uyutun mutlaka ilk gün gece uyuma saati gelince uyuması lazımdır bunun demiştir.
…..Bir türlü uykusu gelmeyen babayı uyutmak için, çocukları seferber olmuş adeta baş ucunda durup onu uyutabilmek için uyu, uyu diyerek mistik ortam yaratmaya çalışıyorlardı ve sonunda da başarmışlardı.
…..İşte bu baba her şeye rağmen hayattan kopmamıştı, yaşama inancını kaybetmemişti ve tüm gayreti ile bir fizik salonu haline getirttiği evinde verdiği mücadele sonunda yarım insan olarak sonunda ayağa kalkıp, çalışmasa da tekrar evindeki çocuklarına bir baba olmayı başarmıştır.
….Mutluluk onlara bir defa daha gülmüştü. Ölümden dönen onlar için artık ikinci mutlu bir hayat başlamıştı. Baba bu arada birçok eski alışkanlıklarından vazgeçti bambaşka bir insan olarak ailesinin başında yaşamaya başladı. Çocukları’ da öksüz kalmaktan kurtulmuşlar tahsillerini yapmış ve rahata ermişlerdi.
16 Haziran 2008