- 606 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kendimce bazı şeyler
Bugün her zamankinden farklı olarak anı yazmak geldi içimden. Bu sabah her şey güzel, hava açık. Güneş parıl parıl yanıyor çiçekler keza.
Fakirhanem daha bir şirin bu gün. Duvarlarındaki tahtalarda dünkü yağmurdan arta kalan bir canlılık var. Ağaçların yeşili ezelden beri hoş gelmiştir gözüme. Yağmur iyi yağmış belli toprak buram buram kokuyor. Ama yok öyle değil. Anı yazmak derken evet o an bunları düşünüyordum benimki belki fikirlerimi üstü kapalı da olsa düşlerimi yazdığım birkaç satır oldu. Şöyle ki bu gün iş az gibi bulunduğum yerde topraktan ziyade mis gibi boya kokuyor(!). elim kolum dört bir yanım boya. İş az kaldı bitti bitecek diyebilirim. Bir kuzey cephesi kaldı bir de batı. Sonra parkeler döşenecekmiş ama bu benim işim değil ilgilenmiyorum. Parkeci düşünsün. Kim bilir? Belki o da yazıyordur. Yok, be parkenin nesini yazsın. Bencillik mi ettim? Şöyle bir düşüneyim… Evet. Yaptığım iş ne? Ressam mıyım? Hayır, yanından bile geçemem. Alt tarafı boyacıyım. Benim öyle çok ölçmeye biçmeye ihtiyacım yok ama parkecinin var. O devamlı aynı boyayı vurmuyor duvara. Parça parça yapıyor işini. Tıpkı titizlikle yapboz yaparmış gibi. Aman neyse canım…
Yok, öyle canım manım. Ne oldu parkeciye söylediklerin. O da Allahın kulu değil mi? O değilde sen utanmalısın. Alt tarafı boyacısın. Fikirlerim bu günlerde çok acımasız baksanıza sorulara tavırlara… Gelelim az önceki az önceki hayalime. Bir anda oldu aslında.
İnsanlar hayalleriyle devam eder diyorlar ya sahiden öyle. Ama her hayal aynı olmaz gerek maddi durum gerekse yaşam koşulları standartları belirlemede büyük etkiye sahip. Biliyorsunuz. Ah ah ya… Ne olurdu bira daha param olsaydı. Evde beni bekleyen iki küçük çocuğum bir de dünyalar güzeli karıcığım. Boğazlarından farklı bir şey geçse. Hak ediyorlar mı? Onlar hak ediyorlar da ben onları hak ediyor muyum? Yine şükür Allaha. Ne açız ne açıkta. Bir sigara yakıyorum. Bu arada kuzey kısmı da bitti. Bir tek batı var şimdi. Zengin adam zaten son derece güzel ayakkabısının son modelini isterken ben bu ayakkabı kışı geçirir mi? diyorum. Sigaranın dahi iyisini çekiyor ciğerleri. Her akşam birer çikolata alamıyorum kızlarıma. Ve daha neler neler. Say say ömür biter bunlar bitmez. Benimkinin ne eksiği var öteki karılardan. Elbisenin ziynetin en güzeline layık değil mi sevdiğim? Ama yok para olmayınca… İyi ki hayal kurabiliyorum. O da parayla değil ya. Ben rabbimi biliyorum. Elimin geldiğince. Para her şey değil derler ya. Yere çalıyorum sigarayı! Peh! Tüküreyim paranın içine be! Yetti diyorum. Sonra o yeşil otlar uçuşan kuşlar düşüyor fikrime bir an gülümsüyorum. Otur yerine be. Ne celallendin? Oturuyorum. Huzur geliyor aklıma tabi ya. Zengin son model arabamı acaba çizerler mi? diye kıvranırken ben içmiş oluyorum soğuk suyumu, giriyor yatağa sarılıveriyorum karıcığıma. Oh! Dert yok tasa yok. Vazgeçiyorum para bahsinde zaten ne geliyorsa insanın başına bu meretten gelmiyor mu? Bu arada batı da bitti, topluyorum pılımı pırtımı. Müezzin gidin artık evinize diyor ağzından bal damlarken. Güneşte öyle.
- Bir tek turuncum kaldı şimdi ufukta. Haydi, o da bitmeden kavuşun yuvanıza.
Duruyorum yolun ortasında. Sakalımı kaşıyorum. Ve eve doğru yollanıyorum. Hiçbir kediye karışmayacağım diyor ve söylediklerime kendim bile inanmayarak yürüyorum. Sonra dayanamıyor alıyorum bir tanesini elime. Sevmeden edemiyorum. Varıyorum bahçe kapısına. Hay aksi! Kapıyı çaktıracaktık unuttuk. Ama o kadar ihtiyacın arasında bir de… Bir kapı kadar yük binmiş gibi eğiliyor omuzlarım. Sonunda varıyorum evime. Kapı açılıyor ve iki küçük bağırışma. Ardına dek açılmış iki kol ile beraber iki küçük vücut atlayıveriyor üzerime. Dış kapının derdi yok artık üzerimde. Bazen şimdilik diye dillendirilen anlar olur ya. Tam kapının iki karış içerisindeki terliklere ayaklarımı geçirmek için yelteniyorum ki kapının dışarı taşmış çivisi ayakkabımı baştanbaşa yırtıyor. Çocuklarımın ruhu duymuyor içerden gelen kokulara bakılırsa benimki yine iş başında derdimle baş başayım. Ayakkabının beni deliye döndüren durumu mu yoksa kızlarım mı ikisi birbirine karışmış olan bu duygular bir an silindi gözümden. Gözüm içeri kayıveriyor sabahtan beri düşlediğim güzel çiçekler aralarındaki prensese müsaade etmişler gibi, bana geliyor o prenses. O geliyor ellerini ellerime kavuşturarak. O geliyor hoş geldin diyen dilleri üzerindeki billurun parıltısını gözüme verdiği rahatsızlıktan habersiz. O geliyor ela bakışları son buluyor gözlerimde. Sarıveriyorum kollarımı beline. Bir de buse vermeden ölmemeliyim yanağındaki bene. Sonra ne dert kalıyor ne tasa bende.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.