- 390 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Akıl Akıl
AKIL AKIL
Bir darbı meseldir: “Akıl akıl! Gel çengele takıl...”derler. Niye derler? Birinin yaptığı bir iş yadırgandığında... Tuhaf bir davranışı görüldüğünde. “Eller akıl bölüşürken sen nerelerdeydin? Allah akıl fikir versin.”i eklerler.
Kimse “Ben akılsızım. ” demez. Akıl fukarası olan bile. Herkes kendini alemin akıllısı sanır. Akılları pazara çıkarmışlar da herkes kendi aklını beğenmiş. Ona sebep herkesin aklı kendine. Ukalalığın lüzumu yok...Bu son cümleyi kendime söylüyorum. Kimse üstüne alınmasın. Bir de “Ukala” akıllı demek. “Ukalalık” da bu kökten türemiş. Bu sözcüğe benzeyen “Hokela” kelimesi var. Hokela“dik başlı, ,asi,laf anlamaz söz dinlemez” anlamında kullanılır Oğulcuk’ta. Aman “Ukala” ile “Hokela”yı karıştırmayalım.
Akıl üstüne epey bir kafa ütüledik . Lafı dolaştırıp durduk. Sözü fazla uzatıp sabrınızı zorlamayayım. Bu kadarı yeter.
Bizim Zekeriye Boğazlıyan’a odun götürecek. Babası Mihreli (Mihrali) emmimize kışlık odun lazım. Yaşa yağmura kalmadan Boğazlıyan’a ulaşmalı. Kuru odun çıra gibi tutuşturmalık. Islanırsa halmalı yanmaz. Sonra Mihreli emminin dilinden kurtulamaz Zekeriye.
Zekeriye sordu soruşturdu. Boğazlıyan’a mazota,yakıta,sanayiye giden moturcu aradı. Oğulcuk’ta traktörün adı motur. Buldu da... Yakup gidecek. Zekeriye halini arzetti:
“Arkadaş! Babamgile odun gotürecağam. Galosora (karuser)doldurak da babamgile bırakak.”
Yakup ikiletmedi:
“Olur.” dedi.
Galosoru getirdi akşam yakını. Zekeriye’nin avluda kırılmış odunların yanına çekti. Zekeriye’yle karısı Fadime doldurdular odunu galosora. Hazır ettiler. Sabah erkenden yola çıkılacak. Yakup gelir de odunları yerde görürse kıyametleri koparır.
Sabah kahvaltı sonrası düştüler yola. Tam kahvenin önünde Süslü Ali. Araba bekliyor. Boğazlıyan yolcusu. Hani şimdi “Oto stopçu” diyorlar ya...Canına minnet Süslü Ali’nin. El kaldırdı. Bindi galosora. Yanında da köpeği. Köpeği azarladılar, ama köpek peşlerini bırakmadı. Galosorun yanında “Tin...Tin...” geliyor. Süslü Ali ne yaptıysa laf dinletemedi köpeğe.
Karakoç yakınına gelince Süslü Ali galosordan bağırdı:
“Yakup abi! Yakup abi! Dur hele...”
Yakup durdu. Süslü Ali indi galosordan. Geldi moturun yanına:
“Yakup abi! Benim iti de galosora bindirek. Şimdi Garooç’un itleri benim iti buvar.”
Yakup kızdı:
“Ne diyon sen lan? İtin ne işi var galosorda?”
Ali yalvar yakar...Yakup edemedi,razı oldu. Süslü Ali bindirdi köpeğini galosora. Kendi de çıktı oturdu köpeğin yanına. Öylece vardılar Mihrali Bey’in evine.
Mihrali emminin hanımı Mine abla karşıladı. Odunluğu boşaltıp temizlemiş. Bunları bekliyor. “Hoş gelişler ola...” dedi bizimkilere. Bir baktı galosorda bir köpek. Şaşırdı:
“Aman bu it de neyin nesi? Bi de it mi getirdiniz bize?”
Yakup anlattı vaziyeti. Mine abla dedi ki Yakup’a:
“Yakup sana bir sözüm yok. Sen üstüne alınma. Ama bizim Zekeriye’nin, Ali’nin,şu itin üçünün de aklı bir.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.