- 770 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
36. MEKTUP MÜ'MİNİN ADALETİ
Mü’minin Adaleti
Biismihi subhanehu
Değerli Gülse Hanım Önce Selamların en güzeli Yüce Allah’ın selamı ile selamlar sizin ve eşiniz için Yüce Allah’tan Aff, mağfiret, hidayet huzurlu ve mutlu bir hayat dilerim
Bu mektup Twitterda yayınlanan bir fotoğraf ve fotoğraf ta verilen mesajla ilgili yazılmıştır.
Fotoğrafta "laiklik nemidir? trafik te kavga etsem o beş vakit namaz kılıyor ben kılmıyorum diye hakimin onu haklı bulmamasının garantisidir" diyorsunuz.
Bu sözle siz islam hakimlerinin; davalı ve davacıların namaz kılmalarına göre ikiye ayırdıkları ve buna göre hüküm verdikleri zannıyla hareket ediyorsunuz. Bu düşünce tamamen yanlıştır. İslam Hakimleri hüküm verirken bırakın namaz kılıp kılmamayı müslüman olup olmadıklarını bile göz önünde bulundurmaz. İki örnekle bunu açıklamaya çalışacağım.
Birincisi "Bir mü’min adalette Nuşirevan’ı aratmaz" Hz Ömer
Peygamber efendimiz zamanın da Amr bin As r.a. ve Hz Ömer r.a. peygamber efendimiz tarafından İran’a casusluk için gönderilir. Hz Ömer ve Amr bin As bir turist olarak İranın başkentine giderler. Peygamberimiz SAV. her ikisine de çok pahalı Arap atı verir ki zor durumda kaldıklarında hemen kaçabilsinler. Hz. Ömer ve Amr bir hana yerleşirler. Cins Arap atların geldiği İran şahı Nuşirevanın oğlunun kulağına gider ve Atlara el koyar. Bunun üzerine Hz. Ömer ve Amr İran padişahına durumu anlatır ve atları geri ister İran Şahı "Bu gece burda kalın yarın sabah atlarınızı geri vereceğim" der Hz. Ömer ve Amr r.a. o gece orda kalırlar ve sabah olunca saraydan bir görevli atları getirir ve birini doğu kapısından birini batı kapısından çıkarır . Doğu kapısında Padişahın oğlunun kellesi Batı kapısında ise bedeni vardır.
Yıllar geçer Hz. Ömer Halife Hz Amr ise Mısıra vali Olur. Hz Amr Mısırda bir mescid yapmak ister şehrin tam göbeğinde bir arsaya mescid inşaa edilir ancak mescid olacak arsada bir yahudinin dükkanı vardır. Çok güzel iş yapan bu dükkanı yahudi vermek istemez ancak Amr değerinin çok üzerinde bir istimlak bedeli yahudinin dükkanını yıkar. Yahudi üzülür. Yahudi’ye akıl verirler. Yahudi üzülür. Yahudi’ye akıl verirler." Medineye git orada adaleti ile ünlü bir devlet başkanı vardır o senin hakkını verir" derler. Adam umutsuz bir şekilde Medineye yola çıkar. Umutsuzdur çünkü kendisi Müslüman değildir. Medine ye varır Halife nin nerde olduğunu sorar . Mescide gitmesi söylenir. Mescide girer. Hz. Ömer mescidde kumların üzerinde eski püskü elbiselerle yatmaktadır. Adam "yav bu adammı benim hakkımı verecek baksana tacı tahtı yok toz toprak içinde yatıyor" diye düşünür Yahudinin r. Hz Ömeri uyandırır ve meseleyi anlatır. Hz Ömer üzerindeki tozu toprağı siler ve kırık bir testi parçasına "Bir mü’min adalette Nuşirevanı aratmaz" yazar ve yahudiye Bunu valiye götürmesini söyler. Yahudi hepten üzülür. Mısıra geri döner ve yazıyı Vali Amr bin As r.a. verir. Amr Yazıyı okur okumaz yahudinin ellerine sarılır ve Lütfen beni affet Bir Hafta içinde dükkanını inşa edip zararının tamamını karşılayacağım der. Çünkü Hz Ömer’in O sözden kastı eğer Bu yahudinin hakkını vermezsen senin kelleni alırım demektir.
Bunun üzerine Yahudi kırık bir testi parçasıyla adaleti sağlayan İslam hukukuna hayran kalır ve müslüman olur. İslam hukuku budur.Hz. Ömer’in bir sözü çok hoşuma gider
"Dağlara Taşlara buğday serpin İslam Ülkesinde kuşlar aç demesinler."
Başka bir sözü. " Fıratın kenarında bir kurt koyunu kapsa İlahi Adalet korkuyorum benden soracak onu"
İkinci olay; Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethinden sonra kendi Adına camii yaptırmak ister ve Fatih Camiinin inşaatı başlar Bu inşaatta gayri müslimler de çalışmaktadır. Bu ustalardan biride Gürcü veya ermeni idi. Bu mermer ustası bir mermer sutunu ölçmeden keser ve mermer sutun koyulacağı yerde kısa kalır ve inşaat aksar. Fatih sinirlenir ve Mermer ustasının iki elini kestirir. Mermer Ustası bunun üzerine kadı ya gider ve olayı anlatır. Kadı derhal Fatih’in getirilmesi için askerlere emir verir. Fatih kadının huzuruna gelir ve bir yere ilişir Kadı "ayağa kalk ve ayakta bekle" der ve mahkeme başlar ifadeler alınır ve Fatih haksız bulunur ferman şudur "Fatih’in elleri aynı şekilde kesilecek ve Mermer ustasına yüksek miktarda diyet ödenecektir" Mahkeme biter ve Fatih "kadı efendi adaletle hükmettin şayet bana iltimas geçip yanlış hüküm verseydin senin kelleni bu kılıçla vuracaktım" der kadı da şayet " ben padişahım deyip hükmü kabul etmeseydin , oturduğu yastığı kaldırır ve hançeri gösterir, seni bu hançerle öldürecektim" der. davacı mermer ustası Fatihin elleri vurulacağını duyunca "ben tazminata razıyım Fatih’in ellleri vurulmasın " der hakim " bu bir kamu davasıdır senin vazgeçmenle hüküm değişmez der ve kararında ısrar eder. Usta Fatihin elleri kesilmesin diye saatlerce dil döker ve ancak kadının hükümden vaz geçmesini sağlar
İşte İslam Adaleti budur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.