- 2234 Okunma
- 19 Yorum
- 3 Beğeni
ALLAH RAHMET ETSİN ANNECİĞİM
Ardında üç öksüz, bir de yâr koyup
Derin bir uykuya geçtin gül annem
Çile ile geçen ömrüne doyup
Ecel şerbetini içtin gül annem
Canım anneciğim bağırsak kanserinden vefat etti. Bir yıl kadar önce iştahtan kesilmişti. Çeşitli defalar hastanelerde check-up yapıldı. Doktorlar gayet sağlıklı olduğunu söyleyip yaşlılığa bağlayarak geri yolluyorlardı bizi. Annemin ağrısı, sancısı yoktu, sadece giderek artan bir bitkinliği vardı. "Bu 80 yaş bana ağır geldi." diyordu. İşten elini ayağını çekmişti. Babam günlük hayatı idare ediyordu. Benim de bir ayağım Marmaris’te idi. Gidip, temizlik yapıyor, ihtiyaçlarını gideriyor ve buzdolabını ben yokken sıkıntıda kalmasınlar diye yiyecekle dolduruyordum. Arada onları İstanbul’a getirip bakıyordum. Annemi sık sık doktora gösteriyorduk.
Bundan üç ay önce, iştahsızlığının ve bitkinliğinin nedenini araştırmak için tekrar hastaneye götürdüğümüzde bağırsaklarından şüphelendiler ve kolonoskopi istediler. Muğla Devlet hastanesinde yapılan tarama net çıkmayınca İstanbul’a getirip tekrar yaptırdık. Bir tümöre rastlandı. Kanser teşhisi konuldu. İştahı iyice kesildiğinden dolayı özel sıvı gıda ile beslenmeye başladı. Ancak onu da almak istemiyordu. Hastaneye yatırdık. Damardan beslendi iki haftadan fazla. Tekrar kolonoskopi istediler ve sonucunu çıkıncaya kadar evde bakım için annemi taburcu ettiler. Ancak sonuç çıkmadan önce vefat etti. Zaten doktorlar ameliyatı ve kemoterapiyi imkânsız bulduklarını, ilaçla tedaviden de olumlu bir şey beklemememiz gerektiğini, kendimizi acı sonuca hazırlamamızı yüzümüze açık açık söylemişlerdi.
Annemin çok yakında öleceğini bile bile onunla geçirdiğimiz son günler tam bir kâbustu. Çaresizliği dibine kadar yaşadık. Zaman zaman babamla sarılıp ağlaştık, bazen o beni teselli etti, bazen ben onu. Hasta ziyaretine gelenlerle, telefonla arayanlarla ve aile bireyleri olarak hepimizle helalleşti.
Namazını aksatmayan, hasta olsa dahi orucunu bırakmayan biriydi anneciğim. Artık yataktan kalkamaz hale geldiğinde aklı kılamadığı namazlarındaydı ve “İyileşince kaza edeceğim inşallah.” diyordu. Hastalığından dolayı şuuru tam olarak yerinde olmadığı zamanlarında, ezan sesini duyunca abdest alma hareketleri yapıyor ve kendi dünyasında namaz kılıyordu. Başını ve vücudunu oynatma şeklinden ve mırıldandığı namaz surelerinden bunu anlıyorduk. Vefatına kadar namaz vakti olsun olmasın o sürekli namaz kılmaya devam etti kendi âleminde. Yemek yedirmek, altını temizlemek veya muayene için rahatsız edildiğinde “Namaz kılarken rahatsız edilir mi bir insan, selâm vermemi bekleseydiniz ya” gibi sitemler ediyordu. Ne zaman iletişime geçsek bu durum devam etti.
Son günlerinde başucuna oturup ona sık sık amentü, kelime-i tevhid, kelime-i şahadet ve başta Fatiha suresi olmak üzere çeşitli sureleri ve ayetleri tekrar ettirdim. Son nefesini vereceğini anladığım zaman kulağına yüksek sesle ara vermeden “Lâ ilâhe illalah, Muhammeden Resulullah” demeye başladım. Annem ecel terleri döküyor ve sık sık nefes alıyordu. Can teslim derdinde olmasına rağmen dilini oynattı. O zaman beni duyduğunu ve kelime-i şahadet çektiğini anladım. Yüzünde huzur vardı. Gözlerini çok uzaklarda bir yere dikmişti ve güzel bir şeyleri seyrediyor gibiydi. Ağzını zemzemle ıslattım, zemzemi yüzüne gözüne sürdüm. Bu dünyadaki rızkının fani âlemin en kıymetli nimeti olan zemzem olmasını istemiştim çünkü. Nihayet Hakk’ın rahmetine kavuştu. (26 Aralık 2014, saat 18:45 ) Doyasıya defalarca öptüm anneciğimi, gözkapaklarını kapattım, üstündeki giysileri çıkarıp beyaz bir çarşafa sardık. Çenesini hacdan getirdiğim beyaz bir eşarpla bağladık. Babam çarşafı annemin yüzüne çekerken, “Yüzünü öttüğüm için kusura bakma karıcığım” dedi ve hıçkırıklara boğuldu.
Esmerdi annem ama bu son dakikalarında yüzüne nur çökmüştü ve beyaz tenli biri olmuştu. “Küçükken beyaz tenli olabilmek için fırsat bulduğum her an, annemin bana kızmasına aldırış etmeden banyo yapardım ama yine de beyazlayamazdım.” derdi anneciğim. Bu arzusuna da henüz hayattayken kavuşmuş oldu.
Sağlığında çok üşüyen biri olduğu için Cenaze Müdürlüğü’nün Morga kaldıralım teklifine yanaşmadım. Ertesi gün toplanan aile efradının da tespit ettiği gibi vücudu hiç soğumamıştı ve katılaşmamıştı. Yaşamındaki gibi sıcak ve yumuşacıktı. Dolayısıyla hayretler içerisinde müşahede ettiğimiz bu halini iyiye yorduk.
Cenaze işlemleri sırasında her şey o kadar yolunda ve kolay gitti ki… Hiçbir zorluk çekmedik, sanki her şey ayağımıza geldi. Hatta Hoca “Bazı cenazelerde dilimi oynatamayacak gibi olurum, üzerime ağırlık, içime sıkıntı çöker, o zaman mevtanın iyi durumda olmadığını anlarım, annenizde tam aksi bir durum yaşıyorum, çok güzel bir şekilde karşılanacak inşallah. Ne mutlu ona.” dedi. İçimizi rahatlatan bu sözler bize teselli oldu.
Vasiyet olarak babama “Ben öldüğümde İstanbul’a gömün” demiş. İstanbul Fatih’te doğmuş, büyümüştü ve Fatih’i çok severdi. Gözlerini burada açmıştı ve burada yumdu. Helalleşerek ve Kelime-i şahadetle ruhunu teslim etmek isterdi. İstediği oldu anneciğimin.
Anneciğim ömrünü eşini, çocuklarını ve çevresindekileri mutlu etmek için çabalayarak, binbir zorlukla ve fedakârlıkla geçirdi. Bildiğimiz çilekeş annelerdendi. Kendinden evvel sevdiklerini düşünen, lokmasından vazgeçen, uykusundan feragat eden, çalışan, çabalayan… İyi bir kuldu. Allah sevgisi ve korkusu taşıyan, ibadetlerini aksatmayan, haramdan kaçan, yalan söylemeyen, günahtan uzak duran, haksızlığı sevmeyen…
Bugün öksüz kaldığımın ikinci günü. Düne göre bugün acım daha da fazla. Onun yattığı odaya artık orada olmadığını bildiğim için gidemiyorum. Ona devamlı Fatiha gönderiyorum. Sık sık ruhuna Kur’an hediye ediyorum. Artık ona daha iyi bir evlatlık yapma şansım kalmadı bundan başka. Lütfen herkesten annelerinin yaşarken kıymetini bilmesini rica ediyorum. Geri dönüş yok çünkü. Saygı, selâm ve sevgilerimle.
***
“Gül kokulu anneciğim, sen benim en değerli varlığımdın. Sana benden daha çok merhamet ve sevgi gösterecek olan Rabb’ine kavuştun şimdi. Allah sana gani gani rahmet eylesin, taksiratını affetsin, kabrini cennet bahçelerinden bir bahçe, cennetini de sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) komşu eylesin. Tekrar kavuşacağımız güne kadar aklımdan çıkmayacaksın ve seni çok sevmeye devam edeceğim güzel annem. Seni, Rahim, Aziz, Gaffar, Rafi, Muizz, Latif, Halim, Gafur, Şekur, Kerim, Vedüd, Veliy, Berr, Zülcelalvelikram ve Hadi isimlerini, senin üzerinde tecelli ettirmesini arzu ederek Rabb’ime emanet ediyorum.
Kızın Mücella”
*** TEŞEKKÜR ***
YURDUN DÖRT BİR YANINDAN VE YURT DIŞINDAN, TELEFONLA, MESAJLA, ZİYARETLE VE BİZZAT CENAZEYE GELEREK BU ACILI GÜNÜMÜZÜ PAYLAŞAN TÜM DOSTLARIMA SONSUZ KERE TEŞEKKÜR EDİYORUM.
CENAZEYE KATILAN CAN DOSTLARIM; Değerli bestekâr VURAL ŞAHİN Üstadım, değerli arkadaşlarım MEHMET ALİ DEMİRCAN, YONCA ŞAHİN, MİTHAT KARARMIŞ, İHSAN YAŞAR ERCAN, YILMAZ VERİT, KADİR TOZLU ağabeyim, kan kardeşim MAHMUDİYE DÜZKAYA VE DEĞERLİ EŞİ, ayrıca gece geç saatlere kadar evimde de acımı paylaşan kan kardeşim ASUMAN YERDELEN, ve anneciğimin mezarına koymamız için Mukaddes diyar Arafat’tan toprak getiren KENAN SAYIN’a MİNNET VE ŞÜKRAN HİSLERİMLE SONSUZ TEŞEKKÜR EDERİM.
ALLAH HEPİNİZDEN RAZI OLSUN.
(Bazı telefonlara cevap verememiştim. Özür diliyorum. Lütfen anlayış gösterip affedin dostlarım.)
Mücella Pakdemir
YORUMLAR
yine her zamanki gibi etkili bir eser okurken gözlerim yaşardı elbette her canlı mutlka ölümü tadacak her ne hikmetse nefsimizdenmi bilinmez ağır geliyor bizlere toprağaa gömülen kız çocuklarından cenneti ayaklarının altına sermiş rabbim mekanı cennet bahçesi olsun ablamı yürekten kutluyorum
Allah, rahmet etsin.
Mekanı Cennet olsun.
Geride bıraktıklarına da, sabırlar versin Yüce Yaratan.
Benim de annem 83, babam 87 yaşında.
Bir ayakları çukurda sizin anlayacağınız.
Sağlıkları yerinde şükür her ikisinin de ama,
yaş alıp başını gitti mi,
yarının ne olacağını tahmin etmek zorlaşıyor sözün doğrusu.
Bir de çocukların durumu var.
Şu bir realite ki;
erkek çocukları pek kol kanat geremiyorlar yaşlanınca ebeveynlerine.
Gelinler zaten hiç oralı olmuyorlar.
Çok kınamıyorum onları.
Herkes kendi anasına-babasına bakabiliyor sadece.
İşte, bu nedenle diyorum ki;
kız çocukları yoksa yaşlıların yakınlarında,
Allah yardımcıları olsun.
İşleri zordur zira.
Canım bacım öncelikle başın sağ olsun Rabbim anneciğinin mekanını cennet eylesin
Rabbim onu ve tüm ölmüşlerimizi Peygamberimiz (s.a.v.) komşu eylesin.
Bende garibim annesizliğin ne olduğunu bilirim .yazının son noktasına kadar okudum
Seninle gurur duydum ..Allah yar ve yardımcın olsun sabır Mücella hanımcım sabır
Dualarım annenizle selam ve sevgiler.
Bir anne için yazdığım yazıya başlık düşünürken bir bayan arkadaşım "Cennet Kokulu Anneler" demişti...
Ne kadar da yerinde bir başlık olmuştu...
Peygamberimizden müjdeler var ki onların ayakları altında Cennet vardır...
Annelerimiz başta olmak üzere kadınlarımız için yazdığım bir şiiri şu satırlarla bitirmiştim:
Artık yol görünür, sonumuz yakın
Analara müjde, Cennetler hakkın
Bize de olur mu bir şefaatin?
Ne yapsak, neylesek, ödenmez hakkın
Cennet görevlisi misin kadınım?
Nur içinde yatsınlar ve bizlere de şefaati olsun Cennet kokulu annelerimizin...
Allah mekanını cennet eylesin sizlere sabırlar versin efendim bilirsiniz cennet Annelerin ayağı altındadır Tekrar yüce Rabbimden rahmet diliyorum başınız sağolsun saygılar selamlar Murat ÖZDEN
mostar01 tarafından 12/28/2014 3:35:24 PM zamanında düzenlenmiştir.
mostar01 tarafından 12/28/2014 3:36:16 PM zamanında düzenlenmiştir.