- 909 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NOEL BABA EFSANESİ
Noel Baba Kimdir?
Araştırma-Analiz:
Hristiyan alemi, Hristiyanlığı dünya dini haline getirmek için çeşitli projeler üreterek hedef ülkelerde faaliyete geçirmektedir. Bu durum dün böyle idi, bugün de böyledir. Hristiyan dünyasının hazırladığı bu projenin misyoneri dünya kamuoyunda ‘Noel Baba’ diye tanımlanmaktadır. Kimdir bu adam? Nerede yaşamış ve hangi faaliyetlerde bulunmuştur? Tarihe kısa bir yolculuk yaparsak, bu soruların cevabını buluruz. Bulduğumuz bu cevaplarda, ‘Noel Baba’ ilgili ileri sürülen bilgilerin pek çoğunun efsane ‘masal’ olduğunu ve günümüzde de Hristiyanlık dinine hizmet eden müthiş bir propaganda malzemesi olduğunu anlarız.
Çocuk Mesih Noel Baba:
Genel anlamda ‘Noel Baba’ çocuklara hediye dağıtan sevimli, şişko, beyaz saçlı, beyaz sakallı tonton bir kişi olarak bilinmek-tedir. ‘Noel Baba’ bir gezgindir ancak hiç kar yağmayan coğrafyalarda gezdiği rivayet edilir. Bu nedenle bu kişinin Ak Deniz sahillerinde yaşadığı ileri sürülmektedir. Bazı rivayetlere göre Antalya’da yaşamıştır. Dönemin çocukları, yılbaşı yakla-şırken bu tonton ihtiyara mektuplar yazarak isteklerini iletmiştir. Bu tonton ihtiyar, çocukların mektuplarını toplayarak onlar için hazırladığı hediyeleri birer birer dağıtmıştır. Tonton ihtiyar, he-diyeleri taşımak için ren geyiklerinin taşıdığı bir araba kullanmıştır. Tonton ihtiyar, efsanelere göre bazı zamanlarda bacalardan hediyeleri içeri atarmış. Çocuklarda hediyeci amcala-rına süt, pasta, meyve gibi çeşitli yiyecekleri ikram ederlerken; hediyeci amcanın arabasını çeken ren geyikleri için de havuç gibi çeşitli yiyecekler verirlermiş.
‘Noel Baba’ diye tabir edilen bu tonton şahsiyet, beyaz tüylü kırmızı bir cübbe ve bir de kukuleta takarak dolaşmıştır. Ayrıca evinin yeri dolaştığı ülkelerin gelenek ve göreneklerine göre de-ğişiklik göstermiştir. Mesela Kuzey Kutbu, Finlandiya’daki Korvatunturi, İsveç’teki Dalecarlia ya da Grönland bunlara birer örnek teşkil etmektedir. Bazı ülkelerde ‘Noel Baba’ grottoları kurulmuş ve çocuklar temsili sevimli ihtiyarın dizlerine oturarak isteklerini sıralarmış. Sevimli ihtiyarda çocukların isteklerini derhal yerine getirerek onların gönüllerini fethedermiş
Noel Baba, birçok dillerde “Aziz” Nikola (Klaus) Noel ve baba sözcüklerinin türevlerinden oluşan isimlerle anılmıştır. Santa Claus, Papa Noel gibi isimler haricinde bazı Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinde Kris Kringle diye anılmıştır. Bu isim ilk kez Protestanlığın kurucusu Martin Luther tarafından kullanılmıştır. Bu isim, ‘Çocuk Mesih’ anlamına da gelmektedir. Martin Luther’in bu isim değişikliği ile Katolik ve Proteston dünyası birbirine girmiştir. Ritüel anlayışları güçlü olan Katolikler, ‘Kris Kringle’ ismini kullanırken; Protestan dünyası da seküler bir isim olan ‘Noel Baba’ ismini ve onun türevlerini benimsemiştir.
Noel Baba Efsanesi:
‘Noel Baba’ efsanesinin ve 6 Aralık günü çocuklara şekerleme dağıtımı geleneğinin Piskopos Nikola’yı konu olan Hollanda ef-sanesi ‘Sinterklaas’a dayandığı kabul edilmektedir. Bu efsane ilk olarak Hollandalı göçmenler vasıtasıyla ABD’deki New York City’e ulaşmıştır.
Piskopos Nikola, Barili Nikola ya da Myralı Nikola olarak da bi-linen ‘Noel Baba’ Likya’nın Myra yöresinde (Demre) yaşadığı iddia edilmektedir. Kendisi 4’ncü yüzyılda yaşamış bir azizdir. Bu aziz kişi Rusya’nın, Yunanistan’ın, çocukların ve denizcilerin azizi olarak kabul edilmektedir. 6 Aralık günü Aziz Nikola günü kutlanmaya başlar ve bu tarihte birçok ülkede çocuklara hediyeler dağıtılmaktadır. Bu aziz kişinin varlığını ispat eden hiçbir belge mevcut değildir. Antik Likya’nın liman kenti olan Patara’da doğduğu, gençliğinde Filistin’e ve Mısır’a gittiği, Demre’ye döndükten sonra da Piskopos olduğu rivayet edilmek-tedir. Roma İmparatoru Diocletian döneminde Hristiyanlar, yoğun bir zulüm altında inletilmekteydi. Bu dönemde Aziz Ni-kola’da tutuklanmış; ancak Konstantin zamanında serbest bırakılarak 325 yılında İznik konsili’ne katılması sağlanmıştır. Öldükten sonra Myra’daki kilisenin mezarlığına gömülmüştür. Bu anıt mezarın ünü tüm Hıristiyan dünyasına yayılmıştır. 1087 yılına gelindiğinde İtalyan denizciler, Aziz Nikolas’ın kemikle-rini İtalya’nın Bari kentine taşımıştır. Bu nakil, Aziz Nikola’nın ününe ün katarak Bari’nin bir ticaret merkezi olmasına neden olmuştur.
Noel Baba’nın kişiliği:
Efsanelere dayandırılan bu tonton kişi, dünya kamuoyuna bir iyilik meleği olarak sunulmaktadır. Bu tonton kişi iyi kalpli ve cömerttir. Döneminde yoksulluğu nedeniyle fuhuş batağına sü-rüklenmek üzere olan üç genç kızın çeyiz masraflarını ödeyip evlendirdiğine ve bir kasabın öldürdüğü üç çocuğu da dirilttiğine inanılmaktadır. Sıradan bir aziz olmasına rağmen Ortaçağ karanlığında ünü tüm Avrupa’ya yayılmış ve birçok ülkede adına yüzlerce kilise yapılmıştır. Bu kiliselerden en meşhur olanı Aziz Nikola kilisesi İstanbul’dadır. Bu kiliseyi Roma İmparatoru 1. Justinianos yaptırmıştır. Mucizelerle süslenen bu kişi, Ortaçağ ressamlarının ve oyuncularının da dikkatini çekmiş; Aziz Nikola oyunları sıklıkla canlandırılmıştır. Bunlarla yetinilmemiş; Aziz Nikola Günü’nde ‘Çocuk Piskopos’ olarak adlandırılan bir erkek çocuğu temsili olarak Kutsal Masumlar Günü’ne kadar; yani 28 Aralığa kadar piskopos olarak atamak, tüm Avrupa dünyasında yaygın bir gelenek haline gelmiştir.
‘Noel Baba’ İmajı:
Ressamlar, Noel Baba’yı bir takım imajlarla dünya kamuoyuna sunmaktadır. Karikatürist Thomas Nast, Aziz Nikola’nın karika-türlerini yaparak 3 Ocak 1863 yılında Harper’s Weekly dergisinde yayınlamıştır. Nast, 1822 yılında Amerikalı Şair Clement Clarke Moore’un yazdığı sanılan ‘A Visit from Saint Nikholas’ yani; ‘Aziz Nikola’nın Ziyareti’ olarak bilinen şiirden esinlenmiştir. Popüler Noel Baba imajı, ressam Haddon Sundb-lum’un 1931 yılından itibaren Coca-Cola şirketi için hazırladığı çizimlerle son şeklini almıştır. Bu ressamın Noel Baba imajı şu şekilde olmuştur: Noel Baba şişman-göbekli, beyaz sakallı, beyaz püsküllü, kırmızı elbiseli, kırmızı kukuletalı, siyah kemerli ve siyah çizmeliydi.
‘Noel Baba’nın Mitolojik Dayanağı:
Noel Baba’nın hediyeler dağıtması geleneği İskandinav mitolo-jisindeki tanrı Odin’e dayanmaktadır. Mitolojiye göre tanrı Odin, uçan atı Sleipnir ile avlanmaya gidermiş. Çocuklar uçan atı sevdiklerinden çizmelerinin içine havuç ve saman koyup, şöminenin yanına bırakırlarmış. Odin, çocukların bu iyiliğine karşılık av dönüşünde çocuklara çeşitli şekerlemelerden oluşan hediyeler getirirmiş. Bu efsane zamanla Avrupalı göçmenler ta-rafından Amerika’ya kadar taşınmıştır. Çizme yerine büyük boy çoraplar kullanılarak bu gelenek günümüze kadar Noel olarak ulaşmıştır.
Türkiye’de Noel kutlamaları:
Her milletin kendine özgü bir takım mitolojik inanışları vardır. Her millet kendi geçmişiyle, kültürüyle ve inanç değerleriyle var olmuştur. Milletler, güçlü oldukları dönemlerde tüm bu değerle-rini yaşayarak veya yaşatmaya zorlayarak diğer milletlere kabul ettirme yoluna sapmışlardır. Kültürel etkileşim, pek çok dönem-de kendiliğinden olmuştur. Bu durum, milletlerarası ticaret anlaşmaları, göç olayları ve evlilik yoluyla kurulan akrabalıklarla kendini göstermiştir. Bu ve benzeri kültürel etkileşim, kimileri tarafından kültürel bir zenginlik olarak yorumlanmaktadır. Burada dikkat etmemiz gereken önemli bir husus vardır: Güçsüz olan kavimler, güçlü olan kavimlerin etkisine girdiğinde dillerinde, dinlerinde, gelenek ve göreneklerinde büyük oranda bir yozlaşmayla karşı karşıya kalmaktadır. Yıllar boyu yozlaşarak yaşayan bir kavim dilini, dinini, tarihini, kültürünü yitirir. Aslında bu yitiriliş, bir kavmin tarih sahnesinden çekilmesi an-lamına gelmektedir. Pek çok düşünür, bir milleti yok etmenin en kestirme yolunun o milletin diliyle ve tarihiyle oynamak oldu-ğunu belirtmiştir. Zira dil, bir milletin en önemli kültürel zenginliğidir. Kendi dilini unutan dinini de, tarihini de, kültürü-nü de unutmaya mahkûmdur. Tarihin en eski dönemlerini araştırdığımızda, o günlerde var olan ama şu anda yok olmuş pek çok kavim görebiliriz. Güçlü medeniyetler kurabilen milletler, insanlık tarihinin başladığı günden beri bazı değişikliklere uğramasına rağmen varlığını sürdürme başarısını gösterebilmiştir. Tarihin bize aktardığı en eski kavimlerin başında Türk Milleti gelmektedir. Türk Milleti’ni Persler, Çinliler ve Moğollar takip etmektedir.
Başta belirttiğim gibi, ‘Noel Baba’ bir misyonerlik faaliyeti ola-rak Türk Milleti’ne sevimli bir sunumla aktarılmaktadır. Dikkat edilirse; Hıristiyanların dindar, sevimli, yardımsever, hak ve hu-kuka saygılı oldukları göze çarpmaktadır. Evet, Hristiyanlar arasında gerçek dindarlar ve iyi yürekli insanlar mutlaka vardır. Onlar inandıkları gibi yaşarlar ve o şekilde de ölürler. Burada dikkat etmemiz gereken husus; Noel Baba projesiyle Türk Mil-leti’ni Hristiyanlığa, dolayısıyla Batı’ya özenen bir millet haline dönüştürme çabasının olduğudur. Ülkemizde ‘Noel’ hazırlıkları iki ay öncesinden başlamaktadır. ‘Noel’ hediyelik eşya reklamları sınırsızca Türk insanının beynine işlenmektedir. Bu durum Noel ağacı ve diğer hediyelik eşya satışlarını doruk noktaya çı-karmaktadır. Milli Piyango satışları başta olmak üzere diğer şans oyunlarında da patlamalar yaşanmaktadır. Esasında insanlarımız, kumar sektörünün birer kölesi haline getirilmektedir. Türkiye’de 8-10 çeşit kumar oyunu vardır. Yani, kumar bir ahtapot gibi insanımızı kolları arasına alıp, sıkmaktadır. Yer altı kumarhaneleri de zenginlere ve sosyetelere musallat olan ayrı bir sektördür. Aklıselim etraflıca düşündüğümüzde, kumarın fakirlerin bir umudu, zenginlerin de günlük eğlencesi haline geldiğini anlayabiliriz. Türkiye’de resmi kumarların adı “Şans Oyunları”, illegal kumarların adı da “Yeraltı Dünyası” olarak bilinmektedir. Resmi kumarlardan hükümet vergi almaktadır; bunun için adı “Şans Oyunları” olmuştur. Ayrıca Noel gecelerinde fuhuş yapmak ve içki içmek Noel gecesine has davranışlar olarak görülmektedir. Görüldüğü gibi Noel kutlamaları ile Türk Milleti büyük bir pisliğe sürüklenmektedir. Bu durumun düzelmesi için başta yöneticilerimizin bu rezalete dur diyecek dirayeti göstermesi gerekmektedir. ‘Noel Baba’ safsatasına karşılık, kendi dini yılbaşımızı öne çıkarmalıyız. Bu kutlu günlerde, o Kutlu İnsan Hz. Muhammed’i (s.a.v.) dualarla, hayırlarla yâd etmeliyiz. Onun yaşayışını kendi yaşantımıza taşımalıyız: Bol-luğun, bereketin, sadakatin, sabrın, huzurun, barışın ve hayrın kendiliğinden geldiğini ve ülkemizde mükemmel bir sinerjiye dönüştüğünü göreceğiz. Ayrıca; Noel Baba’ya alternatif olarak bizim kültürümüzün kahramanı olan Nasrettin Hoca’yı, Hacivat ile Karagöz’ü uluslararası alanda tanıtmanın yolları aranmalıdır. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı’na önemli görevler düşmektedir. Bizlere düşen görev ise, bu tür gün ve gecelerin bi-rer misyonerlik faaliyeti olduğunu fark etmek ve bu özel gün ve gecelere itibar etmemektir.
25.12.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.