İNSANDA AZ BİRAZ UTANMA OLUR

• 25 Aralık 2014 Perşembe 19:23:11

İnsanda az biraz utanma olur yahu.
Yo, hayır. Bu sözler bana ait değil. Zaman zaman ben de ölçüyü kaçırmıyor değilim lakin bunu ben söylemiyorum.
Bu ifade Akşam Gazetesi yazarlarından Turgay Güler’e ait. Uzun yıllardır tv ekranlarında yaptığı programda rastlıyordum kendisine. Ve geçiyordum anında. İlk kez yazısına rastladım Çok iyi oldu bu rastlantı bence. Kendisini bir çırpıda tanımış oldum böylece.
Konu bir çoğunuzun bildiği bir konu. Ama öyle değil aslında. İlk kez bir ülke başkanının ağzından çıkıp ortalığı, daha çok da İspanya’yı birbirine katan büyük bir iddia. İnsanın , sen neymişsin be abi! diyesi geliyor vallahi.
Zaten başkanın en büyük özelliği bu değil mi. Yani, insanları birbirine düşürmek. Bir gün göklere çıkardığını ertesi gün düşman ilan etmek.
Neyse…
Sayın Başkan “Amerika’yı Kristof Kolomb değil, Müslümanlar keşfetti!” sözünü ortaya atınca, ortalık bir günde Arap’ın saçından da beter dolaşık bir hal aldı.
Asırlar sonra ortaya atılan bu iddia, doğrumudur değilmidi? Ben bilmem. Aranızda bilenler varmıdır onu da bilmem. Ama bu sırasında orada olan biri var aramızda.
İşte o bilir kişi Turgay Güler’den başkası değildir.
Aman da aman. Meğer bizim bilmediğimiz neler varmış için içinde a dostlar. Ben çok şaşırdım sizi bilmem
Tarih kitapları. Filmler. Tommiks. Teksaslar. Onca resim ve materyaller bilinen onca gerçekler yerle bir oldu bu iddiadan sonra. Her şey tersine döndü.
Ardından gelen bilinmeyenlerin açığa çıkması, kıtayı kimlerin keşfettiğinden çok daha önem bir hal aldı. Kızılderililerin gerçek kimlik kişilik ve kültür yapıları ortaya çıkmış oldu.
Masal şöyle başlar Turgay’ın bire bir anlatımıyla.
492’de Kuzey Amerika kıyılarına demir atan Kolomb, birazdan yeni bir kıtaya ayak basacağının farkında bile değildi.
Ta ki Kızılderililerle karşılaşıncaya kadar.
Siz bakmayın Hollywood’un yıllarca “yamyam” diye karaladığına.
Barışçıl, sevgi dolu, paylaşmayı seven insanlardı onlar.
Asıl yamyam olan Beyaz
adamdı.
Yerliler daha önce de misafir ağırlamışlardı. Hiçbir sorun da yaşamamışlardı.
Sanırım bu yüzden olsa gerek, Kolomb ve beraberindekilere de sofralarını açtılar.
Hal böyle olunca Kolomb hiç vakit kaybetmeden İspanya kralına bir mektup gönderdi.
Şöyle diyordu o mektupta:
“Çok değil, sadece 50 askerle buradaki yerlilerin kökünü kazıyıp, sahip oldukları her şeye el koyabiliriz”.
Dahası, “bu yerlilere istediğimiz her şeyi yaptırabiliriz”!
Kızılderililer, misafir ettikleri beyaz adamın iğrenç emellerinden habersizdi.
Onları düşman değil, dost zannediyordu. Ta ki altın madenlerinin yağmalandığını görünceye kadar.
Sonra ne mi oldu? Kötü beyaz adamla savaşmaya başladılar.
İngiliz Lord’u Amherstçiçek virüsü taşıyan battaniyelerle Kızılderilileri biyolojik bir soykırıma tabi tuttu.
ABD emperyalizminin temelleri de böylece atılmış oldu.
Batı budur!
Barbardır!
Yağmacıdır!
Sömürgecidir!
Geçmişi ve bugünü karanlıktır!
Yalancıdır!
İkiyüzlüdür!
O gün sömürmek için “çiçek virüslü battaniye” göndermişti, bugün ise IŞİD’i.
O gün çektiği filmlerde, ortada kaynayan dev bir kazan, içinde de esirler vardı; bugün ise elinde bıçakla kafa kesen tipler.
O gün altına hücum ediyorlardı, bugün ise petrole.
Şimdi dönelim en başa.
Erdoğan’ın durup dururken böyle bir meseleyi gündeme getirmesinin altında sanırım bu gerçek yatıyor.
*
Demek ki asırlardır ‘kafatası avcıları’. ‘Yamyam’ denilen o soylu insanlar, biz Türklerden daha konuk sever. Daha iyi niyetli. Daha barışçıl. Daha cana yakın ve de saf insanlarmış da dünyanın bundan haberi olmamış ta ki Başkanımız bu savı ortaya atıncaya kadar.
Bir ara Kızılderili’ lerin Türk ve Müslüman oldukları da kesinlik kazanmış gibiydi. Benzerliğimiz bundan olsa gerek.
Akşam olup da kazanlar gürül gürül yanan ateşlerin üzerine oturtulunca. Beyaz adamlar korkudan altlarına yapacaklarını sanırken, bir de ne görsünler! kazanlarda kaynayan beyaz adamın kendisi değil. Kocaman lezzetli mi lezzetli bir geyik bedenidir. Yanında kendilerine has nefis alkollü içeceklerle güle oynaya yemek faslı sona erer. Ama şenlik devam eder.
Ne söyledikleri anlaşılmasa da özel çalgılar eşliğinde söylenen gürültülü şarkılar. Hareketli çok acayip ‘tamtam’ dansları hoş geldiniz, partisine dönüşür.
Başta Erdoğan sülalesi Amerika’yı kendilerine vatan saymadı mı? Musanın Çocukları kitabını okudunuz mu?
Ve ne kadar şerefsiz namussuz hırsız talancı hain varsa oraları kendilerine mesken tutmadı mı?
İnsanda az biraz utanma olur Turgay Güler!

İslam aleminin dünyaya kazandırdığı eserler, önemli ve değerli buluşlar, icatlar, bilim-ilim, sanat edebiyat, felsefe ve daha pek çok ciddi çalışmaları. Her şeyden önce bir insan olarak bizleri derinden etkiliyor, onurlandırıyor ve mutlu ediyor kuşkusuz.
Yıllardır süregelen yabancı düşmanlığına şimdi çok yoğun biçimde din ayırımcılığı eklendi.
Hani “yaratılanı severim, yaratan dan ötürü” diye gerçek bir Müslümana yakışan bir inanç vardısen nelerden bahsediyorsun . Oysa özellikle son yıllarda başta Amerika olmak üzere bütün ülkeler hemen herkesin birinci adresleri olmuştur.
Adamların her türlü icatlarından medeniyetlerinden kültürlerinden yararlan. Gittiğin yerlerde tozu dumana kat sonra da pis gavurlar de çık işin içinden.
Son olarak;
Ülke her haliyle bataklıkta yüzüyor.
Toplum, ahlakın çökme zirvesinin en uç noktasına ulaşmış durumda.
Tanısı konulamayan hastalıklar. Cinnet olayları gittikçe yaygınlaşıyor.
Haksızlık eşitsizlik düzensizlik çaresizlik bir yıkıma dönüşüyor.
İslam ülkelerinde kan gövdeyi götürüyor.
Ee..felaketin kapınızı çalması yakındır! Benden söylemesi.
Elhamdülillah burası bir İslam ülkesi!
Sakın ha yeni seneye eğlenerek girmeyin! Hele ki ağaç süslemeye kalkışmayın!
Kurur kalırsınız alimallah!