- 611 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NANE KOKUSU
Evgin Atalay
05.04.20112
Canım arkadaşım;
Yazamadım çünkü! Aslında biliyorsundur, annemden...
İyi değilim. İyi olanda bir şey olmadı zaten. Babam annemi de beni de ona engel olduğumuzu düşünerek çıkardı hayatından. Şimdi sen diyeceksin "nerden biliyorsun babanın seni hayatından çıkardığını?" Biliyorum işte tavırları öyle…
Komşumuz Rasim Amca, kızını yanımda sevmiyor biliyor musun? Babamla ilgili konuşulduğunda da ben eğer oradaysam susuluyor ya da fısır fısırlar ev halkı. Babam, hafta sonları beni görmeye geliyor. Gelemeyince de arayacakmış öyle söyledi. Evleneceklermiş o kadınla. Bakalım o zaman ne kadar sözünü tutacak.
Dört ay oldu İstanbul’dan ayrılalı. Artık hep buradayız! Ayvalık’ı da buna alet etti ya... Bizi buraya gönderdi apar topar planlarını gerçekleştirmek için. Biz de safız tabi nedenini nasılını hiç sormadık. O yüzden sevmiyorum burayı artık. Öfkeliyim...
Annem, önceleri pekiyi değildi. İnanamıyordu. Yavaş yavaş toparlıyor kendini. Ben, bende toparlanacağım. Mutsuzum! Yarım bırakılmış gibiyim. İnanmak istemediklerime inanmaya zorluyorum...
Pat diye konuya girdim kusura bakma! Doluyum… Nasılsın? Özledim çok… İnternette konuşuyoruz ama eskisi gibi olmuyor tabii.
Burada ki bahçemizden bahsedeyim sana biraz. Günümün çoğu bahçede geçiyor çiçeklerimle konuşarak. Dostlarım onlar benim. Annemle bol bol değişik çiçekler dikiyoruz. Domates ve biber ektik geçenlerde. Nanelerimiz büyümüş o kadar güzel kokuyor ki. Sabahları bahçe kapısını açtığımızda burnumuza gelen koku doyumsuz… Yani toprak işleriyle bayağı haşır neşirim.
İstanbul’daki komşu oğluyla yazışıyoruz. İyi biri, tanımaya çalışıyoruz birbirimizi. Hayal kuruyoruz birlikte. İmkânsızlığına inanmak zorunda kaldığımız her şeye dokunuyoruz. Galiba aramızda bir şeyler olsun çok isterdim. Kız arkadaşı var, sürekli anlatıyor. Hemen söyleyeyim de, niyesini merak etme. Dostuz biz…
Ohoo! Saat 00.30 bayağı geç oldu. Annem oturduğu yerde sızmıştır bile. Yağmur çiselemeye başladı, biraz sonra hızını artırır... Oysa sabah güneş parlıyordu. Gözümü bile açamamıştım.
Yarın teyzem geliyor Almanya’dan. On yıldır görüşmüyor bizimkilerle. Anne babasıyla konuşmuyordu. Bakalım görünce ne yapacaklar, onların geleceğini de biliyor teyzem. O ne yapacak merak ediyorum. Aralarında ki sorun, anneannemin teyzemle sevdiği çocuğun arasında yalan yanlış laflar söyleyip onları ayırması. Bu yüzden teyzem yurtdışına gitmiş. Orada yaşayan bir arkadaşı varmış onun yanına…
Anneannem “ben sizin iyiliğinizi istiyorum.”,deyip her şeye karışır. Annem boşanma davası için İstanbul’a gittiğinde orada kalmıştı. Demiş ki “sen kadın olsaydın kocanı eve bağlardın!” O yüzden de küsmüştü annem annesine. Telefon edince babasıyla konuşuyordu hep. Ama çocuk kalbi işte dayamaz ...
Dedemin de dizleri çok ağrıyormuş “gelin tatil yapın, güneş kum iyi gelir…”,dedi annem. Teyzem de gelecek ya! Bildiğin annem yine arabulucu durumunda.
Dedem, pasiftir anneannem ne derse o olur. Karısının sözü geçer, bildiğin "süt dökmüş kedi" yani, annem bu lafı duysa çok kızar da öyle ama ne yapayım. İkisini de seviyorum tüm sinir bozuculuklarına rağmen.
Ben anlattıklarım gibiyim, kadarım... Mutlu, heyecanlı, kaybetme korkusuyla... Kendine istediğin gibi bak tekrar yazarım da ne zaman? Biliyorsun teyzem, anneannemler filan derken…
Hoş çakal
Sevgiler...
Nazlı’n
Not: Annem eski evde karanfil dikmişti ya biz de getirip onu bahçeye diktik. Koskocaman oldu, öyle güzel kokuyor ki her gören dalından almak istiyor. Fakat sürekli kırılan bir çiçek daha nasıl büyür?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.