- 516 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KİRAZ AĞACI
Evgin Atalay
Tam anlamıyla büyümemiştik daha. Çağımızın ortasındaydık. Tadımızı bile alamamış hatta içimize kurt da düşmemişti. Bir gün elma ağacını kopan yaprağına sarılıp sessiz sessiz ağlarken gördüm. İçim parçalandı, çaresizdim. Hepimizin yaşadığı bir durumdu bu… Çocuklar, zavallı elma ağacına dalmışlar. Tırmanırken de dallarını kırmışlar. O gün ne yaptıysak susturamadık. Canı acıyordu tabii.
Herkes aynı dertten muzdaripti. Meyve vermeye korkar olmuştuk. Sırada ki olabilirdik. Susuyorduk çünkü… Güller de aynı durumdaydı kokuları dağılmıştı yere. Renkleri… Bir de güller yapısı gereği farklıydı. Bir yaprağını koparsan gerisi iplik söküğü gibi gelirdi. Yaşamı bitiyordu. Pamuk ipliğine bağlı hayatlardı onların ki.
Bahçenin girişinde ki ekşi erik ağacıydı. Taneleri yeşilin en güzeliydi. Bir kere çiçek açmaya görsün baştan aşağı beyaz gelinlik giyerdi. Çoğumuzda bir düğün havası olurdu zaten yine de o başkaydı. Onu bende başkalaştıran sebepsiz, nedensiz aşkımdı. Sabahları uyandığımda şöyle bir bakarım yapraklarımın arasından dünyama. İlk uyandığında huysuz ve aksi gözükür. Ama çabuk toparlayıp kendini günün beklentilerini gülen yüzle karşılardı. Zamanla rengi de değişti tadı da. Fakat ona olan sevgimden hiçbir şey değişmedi.
Sonradan öğrendim ki o da bana âşıkmış. Duygularımı anlatabilecek fırsatım olmadı. Çünkü kabullenmedim, gurur yaptım. Evet. Şimdi anlıyorum "aşkta gurur olmazmış." o da gurur yaptı aramıza başkaları girene kadar sustu.
Neymiş efendim,"araya Cevizle Armut girmiş"
Ceviz, en eskimiz içimizde. Biz yokken o vardı. Süleyman Beyin, dedesinin dedesi ekmiş. O yüzden hepimizin saygı duyduğu lafı geçen biridir… Bir dalımız kırılsa engin bilgisinden yararlanırız.
Armut desen çok zavallı, sessiz sakin bir ağaçtı. Ve de zayıftı, cevize tutunarak ayakta duruyordu.
"Eee ", dedim. "Ne olmuş yani araya girdilerse"
"Dalların onlara uzanmış değiyor karışmışsınız birbirine. Kimin eli kimin cebinde belli değil" dedi.
"Halla halla" dedim kıskanç işte. Bazen göz ucuyla baktığını görüyorum. Umursamıyorum. Oysa ben onu görünce çiçek açasım gelirdi.
Mevsimi mi unuttum bir ara. Kirazlarım dallarında sayısını şaşırdı. Koy verdiler… İntihar etti bazıları bıraktılar boşluğa tanelerim. Tutamadılar saplarını.
Büyüdüm, boyum uzadı çoğaldım da biraz kilo aldım. Oda bal arılarının işine yaradı. Bahçede o kadar ağaç dururken onlar gelip benim üzerime yuva yapıyorlar. Çocuklar onlar yokken gelip tatlarına bakıyor. Birisi yakalasa şişler davul gibi yaparlar vallahi. Sonra da ağızlarını buruşturup gidiyorlar.
Kuşdili, bahçenin üst kısmındaydı. Tüyleri temizlenip yeniyordu. İnsanlara karşı koruyordu kendini çünkü kıllarını görenler ne kadar lezzetli olduğunu tahmin edemiyorlardı. Kuşdili de âşıktı bir erik ağacına. Bahçenin aşağısındaydı bu. Mesafeler girdi araya zamanla, uzaklık arttı. Bir ara kuşdili bu yüzden strese de girdi. Çiçek açardı, açmaz oldu. Yaralarını yanındaki leylaklar sardı.