- 812 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TAHŞİYE ÖRGÜTÜ SINAVI
Bir devletin evrilmesi, dönüşümü kaçınılmazdır. Aklı başında hiç kimse “biz devletimizi kurduk, rejimimiz sağlam, artık kimse bizi etkileyemez” ya da “biz hep bu hal üzre kalırız” diyemez.
Nesillerin değişmesiyle birlikte düşünce dünyasındaki seyir, yaşam standardı, eğilimler, meraklardan tutun tüketime kadar çok şey değişir. Bu değişim ve dönüşümün önüne geçecek bir güç yoktur. İnanmayan geçmişteki İmparatorluklara, Süleyman as, İskender, Atilla, Krallıklar, Şehinşahlıklara baksın.
Türkiye de değişti, halkıyla kavgalı olan yönetimler yerini halkının değerlerini esas alan yönetime bıraktı.
Değerli dostum, yakın geçmişte 3 dönem Gercüş Belediye Başkanlığı yapmış Sayın Bedrettin Ekmen’in ifadesiyle “eskiden başbakanlar TRT ile Ankara’nın başbakanlarıydı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile ilk kez ülkenin bir başbakanı oldu.”
İşte bu Erdoğan ile ülke kaybettiği kimliğine kavuştu. Erdoğan Türk, Kürt, Arap, Laz ya da Müslüman, ateist, Hıristiyan bütün vatandaşlarının eşit, beraber ve müreffeh olmasını sağladı.
Ancak,
Bu başarı dünyayı tekellerinde bulundurmak isteyen güçlerin işine gelmiyor. Bunlar Türkiye kendilerine bağ(ım)lı olsun, NATO sürecinde olduğu gibi Batı için jandarmalık görevini kusursuz yerine getirsin istiyorlar.
R. Tayyip Erdoğan buna hayır dedi, başbakan Ahmet Davutoğlu ve milletle beraber TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE dedi ve dananın kuyruğu da böylece koptu. Batı, 2100 yılına kadar ki projesini başarıyla uygulamak için bölgeyi tam kontrol etmek istiyor. Bunun için ABD ve ortakları AB, Erdoğan liderliğindeki Türkiye’yi “rayına” oturtmak için bütün gücünü seferber etmiş durumda.
Sorun sadece Türkiye ile ilgili değil, ABD ve AB bölge üzerinde tek güç olmak istiyor. Türkiye kuşatılarak güçten düşerse hedefine çok yaklaşacağını bilen ABD, içerde ve dışarıda Türkiye’yi sıkıntıya sokmak ve bu vesileyle de son hedefine varmak için zayıf iktidarlar istiyor. Çünkü Batı geçen 100 yıllık planının sonuna gelmiş bulunuyor. Artık ekonomik olarak, enerji ihtiyacı olarak Ortadoğu’nun daha çok sömürülmesinin gerekli olduğunu görüyor.
Son iki yıldır yaşadığımız her kavgayı bu perspektifle okumak gerek. Oslo sürecinin kesintiye uğraması, 7 Şubat MİT-Yargı krizi, Gezi, 17-25 Aralık operasyonları ve sonrasındaki gelişmeler tamamen Batı orijinli krizler. Maalesef belli kesimler olaylara Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerinden yaklaşınca asıl fotoğrafı göremiyor. Görselerdi, olan biteni sorgularlardı, olayların nedenlerini merak ederlerdi.
En son 14 Aralık tutuklamaları. Fetullah Gülen’e bağlı tertemiz Anadolu çocukları olayı hiç okumadı. Abiler doğru demişse doğru, yanlış demişse yanlış kabul ediyorlar.
Bu süreçte beni asıl üzen ne biliyor musunuz? Beni üzen ne Fetullah Gülen’in o akıl almaz, insafa sığmaz bedduaları, ne beyni Pensilvanya’ya satılık paralelci yazarların iğrenç küfürleri…
Hadi diyelim biz tarafız, olaylara bu gözle bakıyor ve yazıyoruz ve bu yüzden yazdıklarımız sizi düşündürmüyor. Peki, Allah billah için bu son Tahşiye hadisesi de mi insanın düşünmesine vesile olmaz? Bu olayı zerre kadar vicdanı ve okuma kabiliyeti olan nasıl değerlendirmeli? Düpedüz kumpas, iftira ile kendileri gibi düşünmeyen ve Gülen’e muhalif Nurcu bir gruba TERÖR ÖRGÜTÜ yaftası yapıştırılarak mahkemeye çıkartılmadan 17 ay hapiste yatırmışlar. Daha utanç verici durum, bu süreç iğrenç bir programlama ile yürümüş. Hani 1-2 yaşındaki çocuklara bir elin 5 parmağı ile ilgili olarak, bu yakalamış, bu tutmuş, bu kesmiş, bu pişirmiş, bu yemiş, hani bana hani bana diye bir oyun vardı ya tam da öyle.
Nasıl mı? Bakınız, aşama aşama anlatayım:
Fetullah Gülen sohbetinde “Tahşiye tehlikesi” diyor,
Hemen sonrasında onun gazeteleri derhal hayali Tahşiye örgütünün tehlikesini yazıyor,
Ardından Samanyolu Tv dizilerinin konusu derhal Tahşiye örgütü oluveriyor,
Dördüncü aşamada Savcılar, polisler kendilerine hedef olarak gösterilen bu NURCU GRUBA TAHŞİYE Terör Örgütü operasyonu yapıyor ve bu garibanlar sorgusuz sualsiz 17 ay cezaevinde yatıyor...
Anadolu insanı merak eder,
Anadolu çocuğu ’ola ki gözümüzden kaçmış’ hassasiyetini gösterir.
Anadolu halkı ’belki de bizimkiler yanlış yapmış’ diyecek kadar mütevazi, hakkaniyete bağlı, başkasının günahını almaktan sakınır.
Yok,
Bu cenah içinde yer alan Anadolu insanı, Anadolu çocuğu, Anadolu halkı zerre-i miskal kadar ne merak eder, ne yanlış yaptıklarına ihtimal verir, ne de başkasının günahını alırız endişesini taşıdı.
Bu “Anadolu çocukları” her olayda olduğu gibi "abilerimiz öyle diyorsa öyledir" diyecek kadar kendileri olmaktan çıkmış. Maalesef abilere bağlılık onları iradesiz, yetkisiz, tefekkürsüz, muhakemeden mahrum bırakmış. Tamam, böyle bir nesil olmasını “abiler”i istedi, ama onlar abilerin dudakları arasında çıkan cümlelere kendilerini mahkûm ettiler.
Öyle olmasa idi insan bir kerecik de olsa sorardı.
Eğer biraaaaaazcık olsun tefekkür edebilselerdi;
Bu Tahşiyeciler kim, neyin nesi, ne yapmışlar, nasıl olmuş?.. Hadi diyelim ki o yıllarda bunu düşünmediler, 14 Aralık sonrası gelişmelerde en çok Tahşiyecilere yapılan haksızlık konuşuldu. İnsan bunu merak eder, araştırır. Bu haksızlığın Fetullah Gülen’in bir konuşmasıyla başladığını, bu konuşmadan yola çıkarak Gülen gazetelerinin Tahşiye Örgütü üzerine güzellemeler yaptığını, akabinde hayali TAHŞİYE ÖRGÜTÜNÜN Samanyolu TV dizilerine konu edildiğini, bu diziden sonra savcı ve polis Gülen’in o konuşmasına, gazetelerin haberlerine ve dizideki senaryoya uygun bir suç ve terör örgütü ürettiğini, Gülenciliğe karşı, ama Nurcu olan bu grubu Tahşiye Terör Örgütü diye adlandırdığını, daha vahimi MAHKEMEYE ÇIKARILMADAN bu masum insanları 17 ay boyunca cezaevinde yatırdıklarını görürdü.
Söz, bana TAHŞİYE OPERASYONU ile ilgili haklı olduğunuzu ispatlayın bütün söylediklerimi geri alayım. Yoksa ortada düpedüz iftiralarla perişan edilmiş insanlar var. Bu insanların attıkları her adım biliniyor ve bunlara kumpas kurulmuş. Bu kulun en büyük hakkı, Allah’ın affetmeyeceği bu hak gaspını işleyenlere bir çift sözünüz olmalı. Değil mi?
Kendiniz olun lütfen, kendiniz olun ki bu milletin günahına girmeyin. ABD ve AB pusuda, bizi birbirimize düşürmek için her fırsatı kolluyor.
Rabbulalemin de affetmenin fırsatını…
@ahmetay_
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.