- 590 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
TEKRAR
Yuvarlacık yüzünde, sivri ufacık bir çene, tam orta yerinde sevimli bir çukur, yanaklarda çiller ve sarı saçlar. Kaşları ve kirpikleri bile sarımtırak.
Çok sevimli yüzüyle hemen herkesin sevdiği afacan bir kız çocuğu, Zeynep. İyi huylu, akıllı, uslu bir elma şekeri. Yanakları al al olurdu utanınca...
Annesi yok, var da yok. Bütün mahallenin çocuğu...
Aslında cici annesi var. Babası ve annesi ayrıldığında henüz beş yaşlarında olan Zeynep, yedi yaşından gün almıştı o günlerde...
Annesi terk edip gittiğinde, ilk günler annesinin öldüğünü söylemişlerdi akrabaları.
Daha sonra öğrendi annesinin onu bırakıp gittiğini.
İnternet ortamında tanıştığı bir adamın peşine düşüp; kocasını, çocuğunu ve yuvasını terk edip gitmişti. Maddi sıkıntılar yüzünden kocasıyla sürekli tartışmalar yapan, alışveriş takıntısı olan, elinden telefonu düşmeyen bir kadındı Zeynep’in gerçek annesi...
İkinci evliliğini iyi şartlara sahip olan bir şahısla yapmıştı. Hiç arkasına bakmamıştı bir daha. Ne arayıp ne de sormuş evladını. Bırakıp gittiğinde beş yaşında olan çocuğuna hiç acımamıştı...
Velayetini istemediği gibi hiç bir görüşme gününde de yavrusunu görmeye gelmemişti.
Tüm mahalle de şahit olmuştu; bu garip ama gerçek, hiç bir anneye yakışmayan davranışa...
Cici anne...
Diğer bir adı üvey anne Selma, çok merhemetli bir insan çıkmıştı. Bu terkedilmiş kız çocuğunu; kendi öz annesinden bile görmediği, sevgi ve şefkatle sarıp sarmalamıştı.
Bu kadın ilk eşini trafik kazasında kaybetmişti. Önceki kocasından altı yaşlarında bir kızı vardı.
Bu iki çocuğu, adaletle ve birini diğerinden ayırmadan büyütmeye çalışıyordu.
Takdirleri toplayan bu cici anneye tüm komşular dualar ediyordu.
Bu zamanda böylesine adil ve merhametle yoğrulmuş, iyi bir kalbe sahip olan bir insanla karşılaşmaları hepsini hem sevindirmiş hem de şaşırtmıştı.
Zeynep adına çok ama pek çok rahatlamışlardı. Eğer ki başına zalim ve merhametsiz bir üvey anne gelseydi, tüm komşular büyük bir üzüntüye gark olacaklar, geceleri muhakkak ki uykuları kaçacaktı.
Zeynep’i hepsi çok fazla seviyorlardı, mahallenin maskotuydu bu çilli sevimli elma şekeri...
Selma Hanım bir sohbet esnasında, ’Çocuklara karşı nasıl bu kadar merhametli adil ve titizlikle muamele edebiliyorsun. Senin gibi üvey anne ilk defa görüyoruz.’ demeleri üzerine çok ağlamıştı.
"Allah’tan hem korkuyorum, hem de utanıyorum. Nefsime uyacak olsaydım bu evliliği hiç yapmamam lazımdı."
Her işimizde biz inanlara ışık tutması gereken ayetle sözlerine devam etmişti.
"Ey iman edenler adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır." (Maide Suresi, 8)
"Ve ben her gece başımı yastığa koyduğumda uykularım kaçıyor. Bazen öfkeme yenik düşüyorum. Her ikisini de azarlıyorum. Zeynep’i kendi kızımdan bir iğne ucu kadar bile olsa ayırmamaya gayret ediyorum. Ama bazen çok fazla yıpratıyorlar beni. Çok zorlandığım zamanlar oluyor.
Namazlarımda hep tevbe ediyorum. Bilmeden ve istemeden yaptığım hatalar için...
Ne olur bana dua edin. Büyük bir emanet aldım. Bu sınavı hakkıyla kazanmam için sizlerin yardımınıza ihtiyacım var. Herhangi bir yanlışım olursa hiç çekinmeden beni uyarın. Bu çocuğa hep birlikte sahip çıkalım. Annesinin yaptığı gibi terk etmeyelim.
Zeynep bizim gözbebeğimizdi. Kendi annesi terk edip gitmişti ama yerine onu koruyup gözetecek, sarıp sarmalayacak, imanın güzelliği ile ahlakını taçlandırmış, çok merhametli bir melek göndermişti adeta...
Akli ve nefsi olarak değerlendirip hoş gördüğümüz şeylerde şer, hoşumuza gitmeyen şeylerde ise hayır olabilirdi. Ve biz tüm komşular bunu yaşayarak anlamıştık işte.
Elma Şekeri seni Rabbimiz koruyor çok şükür;
Mahzun olma.Üzülme. Muhakkak ki Allah bizimle beraber.
lâ tahzen innallâhe meanâ...
YORUMLAR
Zeynep,
Allah'ın sevgili kulu imiş.
İnsan, kendi çocuğunu bile azarlıyor yeri geldiğinde.
Ama,
kendi canı olduğundan, her iki taraf da önemsemiyor, kabulleniyor durumu.
Üvey olunca,
ne kadar iyi niyetli olursanız olun, el oluyorsunuz, dikkat çekiyor, değişik yorumlar getiriyor peşi sıra olay.
Ne demeli?
Allah,
tüm yetim ve öksüzlerin yardımcısı olsun.
Güzel bir hikaye idi.
Allah tüm masumları korusun gözetecek insanlarla çevrelesin etrafını yoksa yetim olmak zor yetim büyürken desteksiz olmak zor.Denmesede fark eder insan yetimliğini etrafın acımsayan bakışlarıyla.Hangisini kaybettiyse o sözcük yükselir ayyuka çıkar inleyişleriiyle duası.Merhametli ellerdeyse dualarla anılır yetiştiren kişi.Aslında çokkez eğer terkedildiyse merhametle adaletle saran aldıysa yerini ozaman doğurandan çok bakıp yetiştiren cemiyete hayırlı insan kazandıran olur anası ya da babası.Güzeldi yazınız Allah razı olsun .Selam ve dua ile.Yetimliğimle içten içe ağlarken okudum yazınızı ama masumlara Allah yar ensadık dost Allah.Selam ve dua ile.