- 1119 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
MAVİ GÖMLEK!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yeni yıl arifesiydi. Genç kız sevdiklerine hediye almakta epeyce gecikmişti. O gün işten çıkar çıkmaz iş yerine yürüme mesafesinde bulunan bir alış veriş merkezinden içeri attı kendini. O kadar yorgundu ki, çok seçici olmadan birkaç hediye ayarlayıp çıkmaktı niyeti.
Hiç dolanmadan gözüne kestirdiği ilk büyük mağazadan içeri girdi. Oldukça kalabalıktı içerisi. Biraz etrafa bakındıktan sonra elindeki sepetin içinde kuzenler, anne, baba derken birkaç ufak tefek hediye seçe bilmişti. Geride çok sevdiği dayısı için alacağı son bir hediye kalmıştı. Bunun için erkek reyonuna geçti. Duvar askıların üzerinde duran mavi bir gömlek gözüne ilişince, “tamamdır “dedi. Mavi dayısının en sevdiği renkti.
Hemen oraya doğru seğirtti. Aslında genç kıza gömleklerin fiyatları biraz pahalı gelmişti, ama “Biricik dayıcığıma değer"diye bütün sıradaki gömlekleri gözden geçirdi. Ancak aynı renkten bir gömlek daha reyonda yoktu. Yoğun kalabalığın içinde biraz dolandı ve gördüğü ilk görevlinin koluna yapışıp yardımcı olmasını istedi. Görevli bayan, “eğer reyonda yoksa kalmamış olduğunu yapabileceği bir şey olmadığını söyleyince genç kız ısrarcı davranıp;
“ Olsun o zaman şu duvarda duranı indirin” dedi, “ eğer numara uygunsa fark etmez, bir hediye paketi yaparsınız olur biter”
Görevliyle birlikte reyonun bulunduğu yere geldiklerinde bir başka görevliyi duvardaki mavi gömleği çengelli sopayla aşağı indirirken görünce, genç kız heyecanla koşturarak bağırdı.
“Durun!” “ dedi “ Bir dakika lütfen! O gömleği ben aldım! “
Diğer görevlinin yanındaki bir genç adam vardı ve genç kıza bakıp; “Nasıl siz aldınız anlamadım? “ dedi. “Ismarlama mı yapıldı gömlek bu size?” ve uzanıp görevlinin elindeki gömleği almak istedi. Genç kız da aynı hareketle gömleği bir ucundan yakaladı.
“Bakın, boş yere tartışmayalım arkadaşım şimdi arkadaş” dedi. “Ben gömleği gördüm, ancak askıda istediğim numarayı bulamayınca yardım almaya gitmiştim. Siz o sırada gelmişsiniz. Yani gömlek benim!”
Genç adamın çene kasları görülür şekilde oynamaya başlamıştı. Tuttuğu gömlekten elini çekmeden konuştu.
“Bakın hanımefendi, sanki sinema koltuğu ayırtmışsınız da oraya bir başkası oturmuş gibi davranıyorsunuz.” dedi “Gömleği gördüm, ben de reyonda aynısından bulmadığım için, görevli arkadaş onu benim için indirdi. Siz geldiğinizde ben burada olduğuma göre, dava bitti!”
Genç kız iyice sinirlenmişti. Ses tonuna hakim bir elini de havada sallayarak bağırdı.
-“Ne davası ya! Mahkemede miyiz?“ dedi. “Hakim misiniz, nesini yani? Ne saçmalıyorsunuz?”
Bu arada görevlinin askıda tuttuğu gömlek iki gencin arasında bir o tarafa bir bu tarafa gidip geliyordu. Sonunda görevli;
“Bir dakika arkadaşlar” dedi,” Önce gömleğin bir numarasına bakalım bari. Kime uyarsa o alsın”
Bunun üzerine, gençlerin ikisi de gömleği ellerinden bıraktılar, ancak söylenen yaka numarası ne yazık ki genç kıza uymamıştı. Başını dik tutarak, “Aman buyurun alın” dedi, “ madem bu kadar önemliymiş sizin olsun mavi gömlek.”
İşin garibi söylenen yaka numarası genç adama da uymamıştı. O da benzer bir cevapla. “Ben de vazgeçtim ya!” dedi. Galiba sizin için çok önemli, buyurun sizin olsun. Üzerideki çengelli iğneyi de çıkartmayın. Sivri dilinizin sembolü olur!”
Bu son vurgu üzerin genç kızın morali iyice bozulmuştu Bir şeyler daha söylemek istediyse de olayı uzatmamak için kendini tuttu ve arkasını dönüp oradan uzaklaştı.
***
Az sonra bozulan sinirlerini yatıştırmak için AVM içinde bir kahvede oturmuş sıcak çikolatasını yudumluyordu ki, az önce ufak bir tartışma yaşadığı genç adamın kendisine doğru gelmekte olduğunu gördü. Hemen başını diğer yöne çevirip görmemezlikten gelmeye çalıştı, ancak genç adam dosdoğru gelip onun oturduğu masanın önünde dikildi.
“Biraz önce söylediklerimden çok rahatsız oldum” dedi. “ Size burada rastlayınca da özür dilemek fırsatı doğmuş oldu eğer kabul ederseniz.”
Beklemediği bu davranış genç kızın da hoşuna gitmişti doğrusu. Gülümseyerek iskemlelerden birini birini işaret etti.
“Rica ederim, ben de pek hoş davrandığımı söyleyemem! ” dedi “Vaktiniz varsa buyurun oturun lütfen!” Genç adam elinde dumanı tüten sıcak çikolata bardağını masaya bırakarak, hemen iskemlelerden birini çekip otururdu.
“Ne tesadüf” dedi “Siz de sıcak çikolata içiyordunuz sanırım”
“Evet!!! Çok severim.”
Bu kez ikisi birden kahkaha attılar. Anlaşılan, tartışma ile başlayan bir karşılaşma daha, güzel bir arkadaşlığa imza atacak görünüyordu.
* * *
YORUMLAR
Sevgili Billur, senin öykülerini uzun zamandır okurum ve ne tür bir kalemin olduğunu aşağı yukarı biliyorum.
Hayatın içinden, sıcacık bizden öyküler...
Yorumları okuyunca üzüldüm.
Burası bir okul ve bizler de öğrencileriz. Aramızda profesyonel yazarlar da var tabii. bizler de onları takip ederek daha iyi olma gayreti içerisindeyiz. Gönül isterdi ki bizleri eleştirenler, küçümsemeden yapıcı eleştirileri ile yolumuzu açmalarıdır.
Tebrik ederim, sevgiler...
Billur T. Phelps
Eleştiri gerekli olduğu zaman yazılmalıdır.
Asla karşı değilim ama, yapıcı bir dille anlatılmalı.
İnsanın şevki kırılmadan.
Doğrusu böyle diye böbürlenmeden... O zaman ne eleştirinin
bir önemi kalıyor ne de yapan kişinin saygınlığı...
Sevgiler,
Sevgili yazar arkadaşım,konusu günlük hayatın içinde yaşanabilen güzel bir yazı okudum.önemli olan duygu ,düşünce ve hayallerimizi güzel bir üslupla paylaşmak.Elinizden geleni yaptığınıza eminim.Beğendim.Daha nicelerine diyorum.Saygılarımla
Billur T. Phelps
Çok teşekkür ederim,
Yazar olarak bir iddiam yok. Sadece duygularımı yazarak, daha rahat ifade ettiğimi düşünüyorum.
Ne güzel oluyor hemde kendi karakterlerini,i yine kendi kurduğun dünya içine yerleştirmek...
Sevgiler,
Billur Hanım Merhaba;
Öykünüzü ve yazılanları okudum.
Her şeyden önce şirin bir öykü diyebilirim.
Münakaşanın ahbaplığa zemin hazırlaması ne güzel. Dilerim rutin yaşama ışık tutar.
Hakkınızda yapılan yorumların bir bölümü beni eleştirmen fıkralarına götürdü birden.
Hatırladığım kadarıyla biri şöyle idi. Genç yazar adayı romanını müsvedde halinde eleştirmene sunar. Eleştirmen metni okuduktan sonra şu sözü söyler. Eseriniz bu haliyle size hak ettiğiniz ünü kazandırmaz. Fakat bu sorun değil. Bu müsveddeyi saklayın bir gün ünlü bir yazar olduğunuzda yayınlarsınız.
Yine bir başkası da şu şekilde olmalı. Amatör yazar romanını eleştirmene sunar. Eleştirmen metni okuduktan sonra; Eserinizde yeni ve doğru olan birçok fikre rastladım. Fakat müşkül şu ki; Söylediklerinizden doğru olanlar yeni değil, yeni olanlar ise doğru değil demek suretiyle görüşünü kısaca bildirir.
Güzel yüreğiniz solmasın, kaleminiz daim olsun dilerim.
Selam ve saygılarımla...
Billur T. Phelps
Ne güzel bir örnekleme yaptınız eleştiri konusunda. Benim de anlatmak istediğim buydu. Bir örnekleme de ben yapmak istiyorum.
Yurt dışına dil okuluna gittiğim dönemde kaldığım evi paylaştığım ve Türk olan kız arkadaşım, sürekli emir kipiyle konuşuyordu. Tabi ki bir süre sonra bundan rahatsız olmaya başladım ve kendisine ;
Hiç nazik olmadığını, sürekli her şeyi emrederek istemesinden çok sıkıldığımı söyleyince, çok şaşırdı ve "Ne münasebet" dedi " Her zaman lütfen diyorum ya!"
Evet lütfen diyordu doğru ama her cümlenin sonuna LÜTFEN eklemekle nazik olunmuyor işte. Örnekle de anlattım.
- Ver şu kitabı ... LÜTFEN! dersen mi? yoksa
- Şu kitabı verir misin LÜTFEN! dersen mi?
daha nazik davranmış olursun bir düşün bakalım demiştim.
Saygılar,
levent taner
Tabi latife yapıyorum da lütfen diyenlere biz de Lütfiye'yle evlen diye takılırlar. Tabi erkekler için bu söylediğim. Verdiğiniz örnekten bayanlarında bazen baydığını anlıyorum.
Dediğiniz gibi lütfen bazen emir kipini pekiştirebilir. Mesela; Şunu ver lütfen şunu evet şunu diyen birini düşünün. Hele ikileme gerektiğinde parmağıyla da işaret ederek ve kafasını sallayarak onu evet onu yapan uzattığınızda ise ciddi bir edayla sağ ol, zahmet oldu diyen birine en iyi cevap "Çocuklar Duymasın" dizisinde ki Dominant yenge misali yüzünüzü ekşiterek neeyysee! yapmaktan geçer belki de. Bazı insanlar maalesef adam kullanmayı ve sizi isteksiz görürlerse emir tekrarı yapmayı seviyorlar.
Fakat siz daha iyisini yapmış hoşnut olmadığınızı kibarca açıklamışsınız.
Hoş bir hikaye.
Günümüzün kavgacı ortamında,
bu tür hikayelere çok ihtiyacımız var kanaatindeyim.
Ve,
hep sevmişimdir kavga ile başlayan değerli dostlukları.
Çok sağlam olurlar.
Elinize, gönlünüze sağlık diyorum.
Billur T. Phelps
Ben de tesadüfler ile hayatına büyük renkler katılmış insanlardan
biriyim.
Hatta böyle değil ama yine minik bir tartışma sonrası bulmuştum ruh ikizimi...
Belki de bu tesadüfler yönlendiriyor varsa kaderi...
Yorumunuza ve ziyaretinize teşekkür ederim.
Sevgiler,
İnsan ilişkilerine değer katan bütün duyguların,çoğalarak devam etmesi dileğimle.
An'gelir İnsandan önce duygular yolculuğa başlar. An' gelir ,yolculuğun her durağında insanı insana kavuşturur, o duygular.
Tebrikler.
saygılar,sevgiler
Billur T. Phelps
Ne zaman, neyle karşılaşacağını bilmiyor insan.
Güzel insanlarla karşılaştırsın yaratan ve insani duygularımızı
hiç kaybetmeyelim.
Günümüzde damlalıkla kullanır haldeler zira.
Sevgiler,
Ne yani, bu tür olayları hiç yaşamıyor muyuz? Şahsen ben çok yaşadım. Öykü "güzel dostluklar kavgalarla başlar" argümanını şirin, yalın ve ta yüreğin ortasından gelen bir doğrulama dileğiyle ama asla didaktik olmadan okuyucuya sunmuş. Öyküyü okuduğum zaman yeri de mekanı da olayının gelişimi de benzeşmeyen ama sıcaklığı aynı bir yığın anım canlandı gözümde.
Zaten yazarlık bu değil midir; okura aktardıklarıyla özdeşlik kurdurma, işte bunu ben de yaşamıştım dedirtme yani...
Kaleminize ve yüreğinize sağlık
Billur T. Phelps
Bu resmi görünce bir yerde, etkilendim nedense.
Öykü de öyle çıktı ortaya..
Sevgiler,
nitemtran
Yaşasın ilham...
Sağlıcakla
‘’Genç kız epey geç kalmıştı sevdiklerine hediye alışverişinde.’’ Yanlış
‘’ Genç kız epey geç kalmıştı sevdiklerine hediye alışverişine.’’ Doğru
‘’O gün işten çıkar çıkmaz kendini yürüme mesafesinde bulunan bir alış veriş merkezinden içeri attı.’’ Yanlış
‘’ O gün işten çıkar çıkmaz çalıştığı iş yerine yürüme mesafesinde bulunan bir alış veriş merkezinden içeri attı.’’ Doğru
‘’ O kadar yorgundu ki, çok seçici olmadan birkaç hediye ayarlayıp çıkmaktı niyeti. Yanlış
‘’ O kadar yorgundu ki, çok seçici olmadan birkaç hediye alıp çıkmaktı niyeti. Doğru (Sonuçta saat ayarlamıyoruz)
‘’ Az sonra bozulan sinirlerini yatıştırmak için genç kız AVM içinde bir kahvede oturmuş sıcak çikolatasını yudumluyordu ki…’’ İlk paragrafta kahramanımız aceleden neredeyse AVM’ye giremeyecekti ne ara sıcak çikolata yudumlamaya karar verdi?
Ben, sitede çok daha edebi yazılar yazıldığı kanaatindeyim. Böyle ite kaka yazıların seçilmesinin gerçekten haksızlık olduğuna iyice kanaat getirdim. Bu kadar basit bir anlatım nasıl seçiliyor aklım almıyor.
Saygılar…
Billur T. Phelps
Burası amatör yazarların kendilerini sınadığı bir edebiyat sitesi. Kimse ben yazarım iddiasında değil. Eleştiriye hepimizin ihtiyacı var ama sizin gibi insanlar kişiyi teşvik edeceğine yazmaktan soğutur.
1- Selamsız sabahsız ve çirkin bir tavırla yapmışsınız eleştirilerinizi. Konuşmanın da bir adabı vardır. Siz bir otorite misiniz bu konuda? Öyle bile olsanız tavrınız bu olmamalı. Çok yakışıksız buldum bu yorumunuzu.
2- Yazıları kimler seçiyor bilmiyorum ama siz bu tavrınızla o kişilere de hakaret etmiş oldunuz..
3- Basitlik benim yazımdan ziyade şu kibirli tavrınızda bence. Eğer mutlu değilseniz bu durumlardan 4 yıldır bu site de ne arıyorsunuz? Onu da anlayamadım.
Billur T. Phelps
Unuttum ilave edeyim :
- Hikayenin kahraman hediye almakta geciktiğini düşünüyor sadece , herhangi bir yere geç kalmış değil.
2-" iş yerine " kısmı doğru sayfaya yazıyı ekledikten sonra, düzeltme yaparken silinmiş bir şekilde.
3-Kızın sinirleri bozulmuş rahatlamak için oturmuş bir yerde...
Siz okuduğunuzu da anlayamamışsınız had bildirme sevdasına düşünce.
nitemtran
Birinci cümleye yaptığınız doğrulamaya katılıyorum. Neye, kime geç kaldı sorusunun cevabı yanlış verilmiş zira. Fakat biz, burada yazanlar profesyonel yazarlar değiliz. Kaldı ki onların yazdıkları da bu işi profesyonel meslek edinen editörlerin elinden geçtikten sonra basılır. Bunu bildiğimiz için birbirimizin bu tür hatalarının, eğer bir gün bir yayın evine yollarsak editörlerden geçip düzeltileceği gerçeğini asla unutmayız. Ama yine de yapılan öğretici yorumları, eğer kırıcı olmazsa, yorum sahibine kocaman bir teşekkür eder, hemen dağarcığımıza ekleriz.
İkinci cümleye yaptığınız yorum ise sadece farklı bir ifade etme şekli ama bir mutlağı vurgulamıyor. Yazarınki de kesinlikle doğru. İşten çıkan birinin alış veriş merkeziyle yürüme mesafesinde olan yerin, eğer aksini yazmadıysa kendi işyeri olduğu belli ki.
Üçüncü yorumunuzu ise hayattan kopuk ve yaratıcılıktan uzak buluyorum. Yoksa siz "dur sana bir şeyler ayarlayayım" diyen birinin kastettiği şeyin saat ayarlamak değil, üzerinde konuşulan her neyse onunla ilgili olduğunu hiç mi duymadınız? Atık Türkçemizde ayarlamak fiilini sadece saat ya da makina ayarlamakta değil, bazı şeyleri tedarik etmek anlamında da kullanıyoruz.
Sizin mantığınızla bakarsak kurduğunuz " Böyle ite kaka yazıların seçilmesinin gerçekten haksızlık olduğuna iyice kanaat getirdim." cümlesi doğru mu? İkinci cümleye yaptığınız eleştiriyi göz önüne alırsam yazınızın " Böyle ite kaka yazıların günün en güzel yazısı seçilmesinin gerçekten haksızlık olduğuna iyice kanaat getirdim." olması gerekmez miydi?
Yazının günün yazısı olarak seçilmesini onaylamıyor olabilirsiniz, ama bunu dillendirme yeri bu sayfa değil, yöneticiye yazılan bir mesaj olmalıydı. Çünkü bunu belirleyen yazar değil yöneticilerdir.
Billur T. Phelps
Eleştiri kabul etmeyen biri değilimdir Asla.. Hatta eksikliklerimi görüp çekinmeden söyleyen arkadaşlara da minnet duyarım.
Ama iğne yerine kişiye çuvaldız batırarak olmaması kaydıyla.
İlk okul öğretmenimin tavrından bahsetmiştim bir yazımda. Neredeyse beni okuldan, okumaktan soğutmuştu hitap şekli ve davranış biçimi. Bu kişinin eleştiri biçimi de ondan farksız benim için. Egosu çok yüksek bir şahsiyet anlaşılan...
Bu kadar tavırlı yazınca, kimmiş diye yazılarının bir kaçına da göz attım haliyle.. Baktım 1 veya iki kişi ancak var yorumcu olarak. Herhalde çok edebi yazılar yazmış olmalı ki, nasıl yorum yapacaklarını bilememiş insanlar...
*********
İki deve yolda gidiyormuş. Arkadaki deve öndeki devenin sırtındaki hörgücünü görüp " A!! Senin kamburun var " demiş.. Tabi kendi sırtında da bir tane olduğunu göremediği için..
Timur KOHEN
Tamam.
Eyvallah.
Ben haksızım.
Sizler cümleleri güzel kuran, parağrafta anlatım ve anlam bütünlüğünü yakalamış, öykü yazmanın mahiyetine ermiş insanlarsınız.
Hata ettim.
Böyle olmamalıydı.
''Yüreğine sağlık güzel insan''
''Muhteşem bir yazı okudum''
''Tebrik ederim''
Yazmam gerekirdi.
Ayrıca, ''Yüreğine sağlık, kesene bereket'' yorumları yazmadığım için pekala yazılarımı eleştirmemiş olabilir (ki bu bana pek bir şey kaybettirmez) sonuçta yazının değerini sizler gibi yorumlara bakarak değerlendirseydim develerin çöllerde değil kutuplarda yaşadığını ve hörgüçlerinin (Kambur) olmadığını sanmam gerekirdi.
Tran
Ayrıca hediye alma işi zarif bir dille ifade edilmeli gele hele çok sevilen bir dayıya alınıyorsa ifade şeklide o derece zarif olmalı. Bu nedenle hayattan kopmama bağladığınız yorumu haksız buluyorum.
Sizin mantığınızla bakarsak ile başlayan parağrafınıza istinaden şunu söylemek istiyorum; kastettiğiniz cümlemde bir bozukluk yok. Eleştirmek için eleştirmişsiniz.
Bir de, benim eleştirimi bu kadar süzgeçten geçirme zahmetine girdiğiniz kadar, savunduğunuz yazarın yazısını süzseydiniz (ki bunu çoğu arkadaş yapmıyor) en azından bana hak verdiğiniz yanlışlığı dile getirmeniz gerekmez miydi?
Son olarak, benim lafım zaten böyle yazıları seçen seçki kuruluna. Gün geçtikçe yazı ve anlatım kalitesi düşük şeyler seçilmeye başlandı. Ben zaten bu konudan rahatsız olduğumu ve bu rahatsızlığın sadece beni kapsamadığını belirten uyarı mesajı yazdım.
Saygılar...
Billur T. Phelps
Bakın şu bana hitap hitap şeklinize.
"Pehleps! "
Sanki, elinizde bir kalem gözüme gözüme sallayarak konuşuyorsunuz!
Asla eleştirdiniz diye gücenmedim, gereksiz yere övülmeleri hele hiç mi hiç sevmem. Eleştiri gerektiğinde insanı daha iyiye götürmek için şarttır ama sizin üslup ve yaklaşım biçiminiz bunu gösteren tarzınız çirkin ...
Ben çoğu zaman güne gelse de bana hitap etmeyen, söylenmek isteneni anlayamadığım yada o tarz yazılara pek ilgi göstermediğim için yorum bırakmamakla yetiniyorum. (Bazen de sizin gibi derin ve edebi yazı yazanları anlamaya kapasitem yetmediği için.)
Ama bazen de "bana göre "çok çok mu eksik bulduğum, yanlış gördüğüm cümleler, kelimeler olmuş bir yazıda o zaman da o arkadaşın özelinden ve de yapıcı bir eleştiri yazıyorum.
Son olarak madem esas adresiniz seçici kurul neden direkt onların sayfalarında yapsaydınız eleştirinizi. Veya bir not olarak yazıp ekleseydiniz siteye ki herkes okuyup, altında fikir teatisinde bulunsun..
Timur KOHEN
Ben size istinaden yazdığım için soy adınızı yazmıştım. Sorun olacağını düşünmedim.
Üslubum çirkin, tarzım berbat ama gerçeği yine de değiştirmiyor. Kırıcı olmamak adına ne yapabilirim bilmiyorum, insanlar eleştirilmeye alışık değil. Herkes kendini william shakespeare sanıyor kanımca. Siz hiç eleştiri yazısı okudunuz mu? Ne sert ifadeler olur, eleştirmen istediği gibi yazar, söyler. Üslubu da sizin deyiminizle çirkin ve kabadır.
Özel mesajla yapıcı eleştiri yazmak sizin tarzınız benim değil, ben öyle yapmıyorum diye bana kızamazsınız.
Son olarak söylemek isterim ki; ben sizi kırmak, yazınızı aşağılamak için eleştirmedim.
Saygılar....
Billur T. Phelps
Ben gayet iyi anladım şimdi... Siz o kesimdensiniz... Hani denir ya
"Ne kadar anlatırsan anlat, karşındakinin aldığı kadardır"
NOKTA
Timur KOHEN
Ne haddime! Benim bir kesime ya da bir zümreye aitliğim yok sizin kadar herkesim o kadar.
Son bir kez cümlenizi toparlayayım;
''Ne anlatırsan anlat, karşındakinin aldığı kadardır.'' Yanlış
''Ne kadar bilirsen bil, anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadardır.'' Doğru
Saygılar...
Billur T. Phelps
Sevgiler,
tebrikler canım..özlemiştim sizi ve güzel eserlerini...sanırım güzel bir aşka imza atılcek gibi...kolay gelsin..devamınıda geciktirme güller diyarından selam olsun gül yürekli şair ve yazarıma
Billur T. Phelps
Hayır devamı yok. Bu kadar.
Kısacık, smsıcacık.... Gerisini sizlerin hayal gücüne bıraktım...
Sevgiler,
Sevgili Billur Hanım, masal tadında bir yazı idi okuduğum ve şahsınıza çok teşekkür ederim bu hoş paylaşım için. Sıcak, içten idi ve akıcı bir üslupla hoş bir yolculuğa çıkardınız bizleri.
Keşke her birimiz bu kadar duyarlı bu kadar masum ve güven dolu olsak. Bende uyanan intiba ilk etapta bu oldu nedense...İki yabancıyı birbirine yakınlaştıran basit bir olay gibi gözükse de aslında iyi niyetin bir göstergesi saygı ve anlayış çerçevesinde. Keşke keşke herkes göründüğü gibi olsa ve birbirine hassasiyet ve anlayış gösterse. Devamı varsa yazının merakla bekleyeceğim eğer yoksa kahramanlarımızı zihnimizde hoş bir yolculuğa çıkardık. Yüreğinize sağlık sevgili yazarım. Güne güzellik kattınız.
Sevgi ve saygılarımla...
Esenlikler dilerim...
Billur T. Phelps
Ne kadar içten ve güzel bir yorum bıraktın. Çok teşekkür ederim.
Kısa, bir veya iki sayfalık öyküleri yazmayı seviyorum. Bu da devamı okurun hayal gücüne bırakılan kısa hikayelerimden biri..
Sevgiler,