- 664 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HASRETİNE AŞIK OLDUM BEN
Evgin Atalay
Merhaba özlemim; 10.Nisan 2011
Evet özlemim diyorum. Çünkü öylesin. Özlüyorum seni. Aramızdaki imkânsızlığın hissettirdiği buydu. Beni sevmemen, farkında değildin belki ama çaresizliğim oldu. Kızma bana! Yüzünün alacağı ciddi ifaden de anlıyorum. Tamam, sende seviyordun ama içinde hissetmiyordun ki beni. Çağırmıyordu o duygular seni. Bas bas bağırtmıyor, oradan oraya savurmuyordu. Mesela içinde sürekli bir sığınak arayan bendim. Ya yerimi beğenmedim ya da kendimi... Sana kızıyordum bazen. Sanki kovalayandım seni kötü hissettiriyordu bu… Çok küçük küslükler de yaşadım zaman içerisinde. Niye? Tabi ki hepsi çok özlediğimden.
Bir gün gideceğim buralardan. Başkasını tercih ettiğimden değil bilmeni isterim. Sadece mecbur kaldığımdan. O zamana kadar yazarım sık sık merak etme. Zaten yazmamı seviyorsun sana değil mi? Egona hitap ediyor, yükseltiyordu onu. Bu benciliği de devreye sokuyor farkında mısın bilmem? Sana yazmak beni de sana yaklaştırıyor. Her yerindeyim görsen dokunuyorum, hissediyorum, duyuyorum, öpüyorum. Karışıyorum sana. Paylaşıyorum zamanı ona ne demeli? Yazarken de özlüyorum seni, biliyor musun? Başka bir şey bu çok başka… Hasretine âşık oldum ben. Kusura bakma daha önce nasıl söyleyeceğimi bilemedim ama öyle. Bir gün bir baktım seni özlemeyi sevmeye başlamışım. Seni sana tercih etmiş oldum yani. Bir dostum demişti ki "aşk bitmez öyle bir şey yok, sadece başka bir şeye dönüşür."Dönüştü mü ne?
Sevdiğim, yeterince anlatamıyorum bence ben sana kendimi. Seni de anlamıyorum bazen gerçekten… Şaka değil. Bu aşk, çok tuhaf bir şey miş kendimi tanımaz oldum başkalaştım. Aslında yapmayacağım şeyi yapar oldum. Bakmayacağıma bakar… Böyle olmazda ben mi ayrıcalıklıyım? Hiç oldun mu benim gibi ne bilim hiç tanımadığın biri gibi geldi mi suretin? Göçmen bir kuş gibi hissediyorum kalbimi, beynimi uçarken kanat çırpışları bir değişik…
Bazı düşünüyorum. "Niye sevmiyor bu çocuk beni? Ne kadar duygusuz? Oysa ona yüreğimi açmıştım." Aslında sana da sormak istiyordum. Fakat cesaretim yoktu. Şimdi sorayım öyleyse."Neden sevmedin beni, seni sevdiğim gibi?" Cevap gelmez ama neyse…
Sevdiğim, sen istemiyorsun diye ben geldim buralara. Şimdi diyeceksin ki gitmek zorunda değildin. Olur mu? Sen başkasıyla evlisin ve ben sana aşk mesajları gönderiyorum. Seni karından daha fazla tanıdığımı ima ediyorum. Yan yana geldiğimizde bakışlarım hep üzerinde. Olur, mu böyle bir şey? Kim kabul eder yârini paylaşmayı? Ben etmezdim mesela? Bu yüzden sevdiğim sırf bu yüzden gittim. Korktum kendime hâkim olamamaktan. Evliliğin bozulmasın diye "sen benim dostumdun" diyeceksin şimdi. Yok, be biz ne dost ne arkadaş olamamışız, olamazdık da zaten. Sen bana baktığında içimin yağları eriyor hiç bir besin kaynağı da olamıyordun ama. Bir yerden başlamam gerekti. Bende içimdekilerden uzaklaşarak başladım işe. Seni kırmak istemem saygıdeğer birisin çünkü. Tabii bu uzaklığı ne kadar becerebildim o da tartışılır. Mesafeleri araya sokmam faydalı olabildi mi? İnat yapıp görmezden gelebildim mi nerdee? Biliyor musun? Bu seferde hayallerim de sanrılarım da bırakmadın yakamı. Geçenlerde biriyle tanıştım burada. Tanıştığım kişi kadın erkek değil yanlış anlama. Hoş niye yanlış anlayacaksın ki boş safsata… Kadın örgü örmemi tavsiye etti. "Kafanı dağıtırsın başka şeyle ilgilenirsin iyi olur. Burada oluş nedenini unutursun", dedi deniyorum bende. Kırmızı ip aldım senin sevdiğinden. Kaşkol başladım sana. Ama merak etme göndermeyeceğim eşin görmesin, aranız açılır. Bu örgü fikri fena değil de aynanın karşısına geçip, atkını boynuna bağlarkenki halin gözümün önünde…
Burası ilginç bir yer. Ben aklımdan geçenlere kulak asmayayım, uzaklaşayım diye geldim. Fakat buradakiler gerçeklerden bayağı uzaklar. Deli olmadığını söyleyip deli olanlar var. Neyse ki ben daha delirmedim. Hastalardan biri çok zenginmiş. Yakınları, adamın mal varlığına konmak için deli raporu almaya çalışıyorlar. O yüzden adamı buraya yatırmışlar. Yazık çok üzüldüm adama. Para hırsı işte, insanların gözlerini kör etmiş. Dün hastaneye bir müzik hocası geldi. O da sıyırtmış galiba. Uzun boyluydu. Kollarını iki yana açıyor savurarak yürüyordu... Kabadayı görünümlüydü. Asabi birine benziyordu. Arkadaşı olması lazım yanındakinin çünkü küfürlü konuşuyordu. İşimiz var bu adamla. Doktoruma bir söyleyeyim de müziğe gitmek istemediğimi ne diyecek bakalım? Müzik ruhun tuzlu ve baharatlısıymış aslında…
Neyse, ben bitiriyorum bahçeye çıkmam lazım. Hep çok mutlu ol. Sana kızgın, kırgın değilim. Kendime kızıyorum "bir beynine sahip olamadım" diye. Gamzelerinden öpüyorum. Hoşça kal. Doktor, "artık çıkabilirsiniz" derse gideceğim buralardan. Kim bilir bir daha ne zaman…
Tanışmıştın bir zamanlar
Erenköy Ruh Ve Sinir Hastalıkları Hastanesi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.