- 1165 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
UYAN TÜRKİYE-LANET OLSUN İÇİMDEKİ İNSAN SEVGİSİNE
Görev yaptığım yerlerden birinde okulumuzun görevlilerinden birinin hanımının adı Türkiye idi. O günlerde bana acayip gelirdi bu ad.
Adam kazak bir erkek. Hani şimdilerde pek kalmayan akşam eve geldiğinde karısının kapıda omzunda havlu ile karşıladığı tiplerden.Tabii ki şimdiki nesil bilmez öyle koca akşam eve geldiğinde onu kapıda, omuzunda havluyla karşılamak, sonra ılık su ile o kokmuş ve kıllı bacakları leğende bir güzel yıkayıp havlu ile kurutmak gibi şeyleri ama bir zamanlar vardı işte. Yani fî tarihi dediğimiz devirlerde.
İşte o devirlerde bana acayip gelirdi bu arkadaşın hanımının adının Türkiye olması.
Düşünsenize adam sabah uykudan uyanıyor ve karısını dürtüyor :’’ Uyan Türkiye ‘’
Kadıncağızın akşama kadar canı çıkmış. Yorgunluktan pelte vaziyette. Hele bir de adamın gece aygırlığı tutmuş ise zavallı kadın tam haşat vaziyette. Hiç de öyle uyanacak durumda değil ama herif bağırıyor: ‘’Uyan Türkiye’’
Türkiye yorgun argın uyanıyor sabahın ilk ışıklarıyla. Herifine kahvaltı hazırlıyor.
Komiğime giderdi. Düşünürdüm. Şimdi kadın kalkmadı ya da adamı duymadı. Adam ne yapar? Mutlaka kadının kıçına bir şaplak indirirdi ‘’ Uyansana ulan Türkiye’’ diye. Türkiye’yi uyandırmak için kıçına şaplak atılması çok komiğime giderdi. Bu karı kocayı ne zaman birlikte görsem kendi kendime deli gibi gülerdim. Hatta ‘’ Ulan herif resmen Türkiye’yi …. ediyor, sonra da uyan diye kıçına şaplak atıyor ‘’ Diye basardım kahkahayı da arkadaş sorardı ‘’Hocam neye güldün?’’ diye ben de ‘’ Yahu sorma azizim. Bizim Yunus para yutmuş. Çocuğun kakasından para çıktı bu gün. Siftahı senden, bereketi Allah’tan dedim attım cebe. Ona gülüyorum’’ diye kıvırırdım; beraberce gülerdik bu dostla.
Bazen de kızardım için için ‘’Ulan koyacak başka isim bulamamışlar mı bu kadına?’’ Diye. Düşünsenize adam akşam olunca Türkiye’yi soyuyor, sonra resmen aganigi naganigi vaziyetler ama siz gık bile deme hakkına sahip değilsiniz.
Aradan yıllar geçti. Bu gün baktığımda neredeyse herkesin dilinde aynı söz: ‘’Uyan Türkiye !’’
Yalnız bu sefer durum farklı. ‘’ Uyan Türkiye. Benim kahvaltıyı hazırla’’ değil mesaj. Sadece ‘’Uyan Türkiye’’
Efendim bu uyan mesajı öyle benim arkadaşın hanımını uyandırdığı sabahın ilk saatlerinde verilen bir mesaj değil herşeyden önce. Ne zaman veriliyor? Gecenin ilerlemiş saatlerinde. Mesela en erken saat 01.00 gibi. Yani Yüce Yaratanın Kur’an-ı Kerim Mü’min Suresi 61. Ayetinde ‘’ Öyle bir Allah’tır ki size geceyi yarattı dinlenmeniz için ‘’ Buyurduğu saatte. Daha da öz olarak söylemek gerekirse Allah’ın ‘’ Ey insanlar istirahat edin, Uyuyun diye sizin için geceyi yarattım. Geceleyin uyuyun’’ dediği saatlerde birileri dürtüyor sizi ‘’Uyan Türkiye’m’’ diye.
Peki size ‘’Uyan Türkiye’m’’ Diyen vatandaş hep uyanık mı? Uyumuyor mu bu vatandaş? Uyumaz olur mu. Hem de fosur fosur uyuyor ama onun uyuduğu saatler farklı. O ayetin devamındaki ‘’ Ve gündüzü yarattı göre göre işlerinizi yapmanız için’’ diye belirtilen ve asıl uyanık olmanız gereken zamanda uyuyor. Yani gündüzleri uyuyor, geceleri de sizi uyanmaya davet ediyor.
Tabii ki size ‘’Uyan ‘’ Diyen muhteremlerin sizden istedikleri şey kalkıp onlara bir kahvaltı hazırlamanız değildir. Sizi vatan, millet, memleket meseleleri karşısında daha duyarlı olmaya davet ederler esas itibarıyla (!) Peki gündüzü çuvala mı koymuşlardır? Gündüz kendileri uyuyacakları için bu çok çok önemli ve hayati vatan ve milleti kurtarma, her türlü öcülerden ve böcülerden kollama görevi doğal olarak gecenin bir hayli ilerleyen saatlerinde yapılmalıdır.
Evet..Bu vatanı her türlü öcülerden ve böcülerden kurtarma işi gecenin bir hayli ilerleyen saatlerinde yapılmalıdır ama tabii ki böyle bir müthiş mücadele öyle silahsız filan da yapılmaz. Silah lazım. Mesela beyaz peynir, kavun,piyaz, haydari,sakız leblebi, tuzlu fıstık, özellikle balık ve rakı, bira, şarap gibi silahlarla tam donanımlı bir halde ve tam teyakkuz halinde uyanık olmak gerekiyor. Alkol almayanlar ise nes cafe, cappicino, profiterol, frambuazlı pasta, ( yani ahu dutlu efendim ama Ahu Hanıma ayıp olmasın diye pastanın adı frambuazlı pasta olmuştur ), ekler vs ile müsellah( silahhlanmış ) bir şekilde hain düşmana saldırmak üzere tetiktedirler. İşin garibi ise cemi-i cümlesi uyanık olduğu halde kendilerinden gayrı herkesi uyur zannederler ve dürtme başlar.
-Uyan Türkiye’m
-Abi/Abla daha yeni yattım. Bırak az uyuyayım.
-Olmaz…Uyumak zamanı değil. Uyanık olmak lazım.
-Abi/Abla gecenin saat üçü. Bu saatte mi aklına geldi uyanık olmak?
İşte bu soruyu sorduğunuz anda iki çeşit cevap alabilirsiniz. Karşınızdaki vatandaş size ya ‘’ Kalk haydi kalk, uyan, devrimciler uyumaz ‘’ ya da ‘’ Uyan oğlum. Bizim atalarımız Altaylardan Viyana kapılarına kadar at sırtında giderken aylarca, yıllarca sırtları döşek mi gördü?’’ diyeceklerdir.
Siz artık uykusuzluktan iyice gözleri süzülmüş, suratı büzülmüş bir vaziyette şu cevaplardan birini vereceksiniz:
‘’Abi/Abla iyi de ben devrimci değilim. O halde bırak da uyuyayım.’’
İşte bu cevabı sakın vermeyin. Hem edebiyat ve sanat dünyasında olacaksınız hem de devrimci olmayacaksınız. Ne ayıp(!)
Ya da:‘’Abi/Abla Viyana kapılarına mı dayanacağız? Bak öyle bir durum varsa kalkayım.Hemen askerlik şubesine gidip sefer görev emrimi alayım’’ diyeceksinizdir. Hatta uyku sersemi eşinizi ve çocuklarınızı, - hayatta iseler- ana-babanızı uyandırıp onların ellerini öprekten ‘’ Ana-baba’’ ben cepheye gidiyorum. Hakkınızı helal edin ‘’ dedikten sonra varsa büyük oğlunuzun başını okşayarak ‘’ Evladım, bu ailenin erkeki artık sensin. Anana, kardaşlarına, şu benim gözü toprağa bakan babamla anama eyi bak tamam mı la’’ diyeceksiniz ve en son olarak da ‘’ Bizim herif kafayı sıyırdı galiba’’ bakışları ile sizi seyretmekte olan eşinizin alına bir veda busesi koyup ‘’ Seni sana emanet ediyorum kınalı Fadime’m. Göreyim seni. Düşman bizim haneye girerse canını ver ama namusunu asla ve kat’a vereyim deme. Dolayısıyla da benim namusuma halel getirme. Malum savaş ortamı… Kafada boynuzlarla sipere yatmak baya zor olur’’ Diyerekten o uyku sersemliği ile küçük oğlanın plastik kılıcı ile mantar tabancasını belinize sokup kapıya doğru yöneleceksinizdir. Kesin…
Veyahut.
Diyelim ki benim gibi hâben nâkıs biri iseniz. Yani uykusu kıt biri iseniz.
-Abi/Abla emret…N’aapıyoruz?
-Uyanıyoruz kardeşim uyanıyoruz.
-Ya tamam da abicim sen ufaktan ufaktan zom olmaya başladın. Sana o kadar dedik şişede durduğu gibi durmaz bu zıkkım diye. Sen başımızda olmadan nasıl olacak bu iş?
-Oğlum sen yürü yeter ki. Ben arkanızdayım.
-Yani arkamız sağlamda.O cihetten bir tehlike yok diyorsun. Tamam madem. Öl de ölelim.
-Bırak bu faşist söylemleri. Biz ölmeye değil. Yaşamaya ve yaşatmaya yürüyeceğiz.
-Abi/Abla yürümesine yürüyelim de senin ayakta duracak halin yok. Şimdiden papazı bulmuşsun.
Abi ya da abla bu saatten sonra başlar artık bu vatanın kurtulması için neler yapmak gerektiğini anlatmaya. Ben kendi hesabıma alışıkımdır bu tür vaazlara.Çünkü ‘’Allah rahmet eylesin’’ Benim peder de böyleydi. Aşağı yukarı her akşam koyardı önüne bir yetmişlik yeni rakı sonra başlardı va’zü nasihatlara. Özellikle de bir Allah’ın günü elinde görmediğim Kur’anda aslında neler yazdığı, Kur’anın bize aslında neler söylediği üzerine nutuklarına başladığı zaman karşımdaki babam mı yoksa Şeyh Edebali mi şaşırırdım. Rahmetli bazen İmam Gazzali olurdu, bazen Sultan Alparslan ama ille de Mustafa Kemal Atatürk. O rakı masasında kim bilir kaç kez vatan kurtarmıştık Allah bilir. O bakımdan aslında bana çok da yabancı gelmez ‘’Uyan Türkiye’m’’ diyenlerin höngürdemeleri.
Ve ben tam anlamıyla uyandığım anda bakardım ki çoktaaan sızmış bizimki. Tıpkısının aynısıyle bu gün bizi uyanmaya davet eden zat-ı muhteremlerin büyük bir çoğunluğu gibi.
Uyan Türkiye’m
-Abi/Abla tamam uyanalım. Uyanınca ne yapacağız? Ya da sen milleti uyandırmak için ne yapıyorsun?
-Toplumsal tepkimizi ortaya koyuyorum.
-Mesela?
-Şiir yazıyorum.
-Amanın ne güzel. Okusana bir tanesini. Daha doğrusu yolla da bir bakayım.
-Tamam buyur:
Emperyalizm
Faşizm
Sosyalizm
Yaşasın Devrim
Bu daha başlangıç. Mücadeleye devam
Sık bakalım sık bakalım. Biber gazı sık bakalım.
Kaskını çıkar, copunu bırak. Delikanlı kim bakalım.
-Bu kadar mı abi?
-Yok…Devamı da var.
-Onu da yollasana.
-Tamam..Buyur madem.
Geliyor şiir:
Gaz maskesi ala benziyor
Biber gazı bala benziyor
Benim TOMA’m bana sıkıyor
Bulunur bir çare halk ayaktadır
Taksim yolunda barikattadır
Çapulcu musun vay vay
Eylemci misin vay vay
Gaz maskesi biçim biçim
Yürüyoruz Taksim için
Üşenme gel hakkın için
Bulunur bir çare halk ayaktadır
Taksim yolunda barikattadır
Çapulcu musun vay vay
Eylemci misin vay vay
Gaz maskesi çeşit çeşit
Gezi Parkı senle yaşıt
Bu tencere, çatal, kaşık
Bulunur bir çare halk ayaktadır
Taksim yolunda barikattadır
Çapulcu musun vay vay
Eylemci misin vay vay.
-Vay abim/Ablam…Bu müthiş olmuş yahu. Yani böyle oynak bir havaya da uyanmazsa bu millet başka hiç bir halta uyanmaz yani. Hay ellerin ayakların ve yüreğin dert görmesin bu nasıl bir şiir böyle?
Diyorum ama abiden/ abladan başka cevap yok. Belli ki sızdı.
İşin aslı: ‘’ Hastirin lan siz kim vatan kurtarmak, milleti uyandırmak kim?’’ diyeceğim de onu da diyemiyorum bir türlü işte. Lanet olsun şu içimdeki insan sevgisine.
------------------------------------------------------------------------------------------------
Resim ne alaka?
Şimdi; siz vatanı milleti kurtarmayı bırakın da içtiğiniz suyu kurtarın muhteremler. Vatandaş su damacanası ile seks yapıyor. Benden söylemesi. Ben çeşme suyu içtiğim için içim rahat )))))))))).
YORUMLAR
sami biberoğulları
Türk milletinin güzel bir sözü vardır: ''Herkes kendi kapısının önünü temizlerse sokaklar tertemiz olur'' Diye. Önce kendi kapımızın önünü temizlemeden başkalarına '' Kapının önünü temizle'' diyoruz. Olmaz...Olmuyor da zaten.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Kıymetli hocam
Gülümseten keyifli bir yazı ‘’uyan Türkiye, ha! Kendileri ayakta uyurken başkalarını uymakla itam edenler birde kendilerini zeki ve uyanık zannederler
Adamın biri karısına sürekli ben çok uyanık ve zeki birisiyim der böbürlenir dururmuş günlerden bir gün tek göz odası olan adamın evine, bekâr olan askerlik arkadaşı yatıya gelmiş.
Akşam olup yatma vakti geldiğinde odanın ortasına yer yatağı sermişler., Kadın misafir olan adamla kocasının ortasında kalacak şekilde dizilip yatmışlar. Gecenin bir vakti misafir olan adam yanında yatan kadından tahrik olup kanı kaynamaya başlamış. Kadının, kocasının derin uykuda olduğunu fark eden adam bir punduna getirip kadının işini bitirmiş.
Sabah olup misafir olan askerlik arkadaşını uğurladıktan sonra, kadın’ın kocası yine başlamış, ben çok zekiyim ben çok uyanığım deyip böbürlenmeye, sabrı tükenen kadın eeeeeh uyanığım deyip duruyorsun, dün akşam yatırdın beni ortanıza adam gece işimi bitirdi. Sen halen uyanık olduğunu söylüyorsun ahmak herif deyince, adam kendinden emin bir şekilde sırıtarak yüzüne takındığı küçümseyici ifadeyle ‘’uyanığım tabi uyanık olduğum için ortaya ben yatmadım demiş:)))))
Kendini akıllı zannedip ‘’uyan Türkiye’’diyenlerin uyanıklığı da böyle bir şey işte)))))))))))))))))
Gerçekten çok hoş güldüren ve düşündüren bir yazı olmuş kaleminize mizah yeteneğinize sağlık
Saygı selamlarımla
sami biberoğulları
Senden bana bayağı bir malzeme çıkıyor biliyor musun? Çok teşekkürler. Bu uyanıklık konusuna bir kez daha dönebilirim böyle bir iki fıkra daha gelirse ))))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
yok artık! bizim milletin fantezisi de! töbe töbe .... evet yine ince ince dokundurmuşsunuz. Hay ALLAH ya sudan da tiksineceğiz :) Yüreğin dert görmeye. Selamlarımla.
sami biberoğulları
Maalesef haber doğru ama sanırım o kadar yaygın değil bu olay. Dolayısıyla suyumuzu rahat rahat içebiliriz gibi geliyor bana. Ya da en azından damacana değil pet şişe almakta fayda olabilir.
Selam ve sevgilerimle.
Habib bey resmin alakasını çözmüş :)
Ama ben şu Uyan Türkiye'm kısmına takılı kaldım
Bilirsin öyle mahlaslı birde arkadaşımız var önce acaba ona bir göndermemi var diyerek dalmadım sayfaya dersem zinhar yalan söylemiş olurum :))
Ne hikmetse saat gece yarısını geçince bizim bildiğimiz masallar gibi bal kabağına dönülmüyor ...
Aksine hareket geliyor facebooka...
Karılar kocalarını , kocalar karılarını uyutmuş dincelmiş olarak hiperaktif aktivitelerini yapmak için hodri meydan diyerek kolları sıvıyorlar, ay pardon klavyeye şaha kalkıyorlar :)
Neyin derdinseniz gecenin bir saatinde horoz misali uyan uyan uyan :))
Ben kısaca gece yatmaz gündüz kalkmaz taifesi diyorum böyle insanlara.Gaile bile almıyorum.
Beni facede yazılan seviyorsan paylaş, Atatürk'çü isen paylaş, dinini seviyorsan paylaş...hatta çok kabaca yersen paylaş türündeki uyandırmalar etkilemiyor.
Klavyen uyanık kalacağına arkadaşım beynin uyanık kalsın...O saatte beynin zaten faal olmasının namümkün olduğu bir saat...
Gündüz kalk uyan zıpla hopla coplan ama klavye ile vatan kurtarma vatan sevme
Bilinçli kişileri kimse kandıramaz....37 ekranın içine sığmayacak kadar derin bu konular...
Yüreğine kalemine sağlık Babacuğum...
sami biberoğulları
Öncelikle peşin peşin bir açıklama yapayım. Adı ya da mahlasını bilmem, zaman zaman bir kaç gerçekten oldukça güzel şiirini okumam dışında öyle fazla muhabbetimiz olmayan yani tam tanımadığım kişiler hakkında yazı yazmam. Öyle olunca da bu yazıda bahsi geçen kişilerden biri değildir sözünü ettiğin arkadaş her ne kadar mahlası ''Uyan Türkiye'm'' olsa da. Ben tanıdığım, oturup kunuştuğum ( Sanalda ya da reelde ) Kişilerden bahsediyorum
Gelelim diğer konuya...Daha dün bir ortak arkadaşımız '' Ak partili olanlar sayfamdan def olsunlar'' Diye yazmış. Bu ifade bana oldukça çirkin, itici geldi. Neden mi? Bu arkadaşımız aylar önce birisiyle kendi sayfasında Atatürkçülük konusunda tartışmeya girmişti ve adama son olarak '' Ben Atatürk İlkeleri için ölürüm '' Diye yazmıştı. Ama adam çetin ceviz. Sıkıştırdı bu arkadaşımızı. Arkadaşımız da özelden bana '' Hocam yetiş, şu yobaza ver cevabını '' dedi.
O arkadaşa özelden yazdım: ''Atatürk ilkeleri için ölürüm yazmışsın adama. Bana Atatürk ilkelerini sayar mısın?'' Maalesef sadece Laiklik ve Milliyetçilik diyebildi. Başka? Yok...En azından Cumhuriyetçilik bile aklına gelmedi.
İşte maalesef milleti uyandırmaya çalışanlar böyle arkadaşlarımız. Bu yazının muhatabı da bunlar. Deniz+Balık+Rakı...Kurtuldu vatan.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Ah be Habib...Gençsin tabii ki sen o devirleri görmedin sanırım. Bizim İstanbulda bir zamanlar çeşme suyu içilemezdi. E herkesin öyle arabası filan da yoktu ki gidip Kayışdağından menba suyu doldursun. Analarımız çeşme suyunu bir güzel ince tülbentlerde süzer, sonra güzelce kaynatır, sabaha kadar dinlendirir, sabahları bu dinlenmiş suyu bir başka kaba aktarır ondan sonra dolaba kordu soğuması için.
Ha bu arada. O olay Bursa'da olmuş diyerek seni rahatlatmak isterdim ama ne yazık ki '' Uludağ'ın zirvesinden '' diye satılıyor İstanbul'da sular.
Yav senin işin de zor ha. Biz haydi Anadolu yakasında melen suyunu içeriz de sen Avrupa yakasında Terkos suyuna talim))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
Tahsiline-terbiyesine, yaşına-başına, birikimine-bilincine, vicdanına-niyetine...bakmadan toplumsal olaylara körükle gitme hevesinde olanların niteliklerini öyle güzel anlatmışsınız ki, şimdi güldüğümüz bu durumlarının, kuzu postuna bürünmüş kurtların sofralarını neyle donattığını apaçık seyredebiliyoruz... Bu heveslilerin önce kendilerinin çok iyi bilmesi gereken bilgilere ve o bilgilerin zorunlu çıkarımı olacak mantık ve muhakemeye ne derece sahip olduklarını fark etmek ise pek güldürmüyor, sadece mide bulandırıyor... Yani, sayın hocam, bu bilişim çağında bu millet her zamankinden daha uyanık durumda... Onlar sadece bu mahmurluklarıyla suyu nerden içtiklerine dikkat etsinler, yeter...
Selam ve saygılarımla...
sami biberoğulları
Çok güzel ifade ettiğiniz gibi bu zevat hem elinin altındaki bilgisayar ile herkesi uyandırmaya çalışıyor hem de bilgisayar ve internetin sadece kendisinde olduğunu zannediyor. Bu bilgi ve iletişim çağında sadece kendisinin okuduğunu, sadece kendisinin uyanık olduğunu düşünüyor. Yazık, gerçekten yazık.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
SELAM VE SEVGİLERİMLE.
Bu gün,
yine tebessümlerle başladık güne sayende hocam.
Gerçekten nefisti yazı.
Hayranım senin olayları böyle inceden inceye tiye almana bayılıyorum gerçekten.
Bu gazla,
akşamı ederiz bu gün evel Allah.
Kalemine, yüreğine sağlık.
Atışa devam.
sami biberoğulları
Allah yüzünden tebessümleri eksik eylemesin.
Selam ve sevgiler benden.