- 1641 Okunma
- 7 Yorum
- 3 Beğeni
Adı mechul kadın
Mevsim sonbahar ,aylardan Eylül.Sonbaharın hoş bir serinliği var havada .Arada bir bulutlar gölgeliyor güneşi ,sanırım yağmur yağacak diye geçiriyor içinden oturduğu bank rüzgarla savrulan sararmış yaprakları izlerken .Bir ara gözleri yanından annesinin elinden tutarak geçen kıza takılıp kalıyor.. Yıllar öncesine süzüldü sanki aklı…
“Henüz 7 yaşındaydı babası evi hayır hayır onları terk ettiğinde.O ve annesi yapayalnız kalmışlardı .Evin derme çatma ahşap kapısında. Buna ev denebilirse tabi ki. Nem kokan bir oda birde mutfak olarak kullandıkları bir bölmeden ibaretti başlarını soktukları bu yer…
Odada tahtadan çakılmış bir sedir bir köşede masa, ortada anneannesinden kaldığını söyledikleri bir kıl çul. Akşamları yatmak için bir de yer yatağı vardı. Sabah olunca annesi yatağı sedirin altına koyardı.Annesiyle hep o yatakta birbirlerine sarılarak yatarlardı.
Babasının eve ne zaman geleceği belli olmazdı . Hep sarhoş olurdu zaten .Bazen sabah kalktıklarında onu bahçedeki kanepede sızmış olarak bulurlardı…
Alkol kokusu yayılırdı nefesinden , saçı sakalı birbirine karışmış yüz hatları bile belli olmazdı .Aslında ne kadar yakışıklıydı babası . Zaman zaman annesi ile düğün fotoğraflarına bakardı kendini onlarla aynı karede düşlerdi. Üçünün birlikte hiç mutluluk tablosu olarak söyleyebileceği fotoğrafı yoktu.Neden yoktu acaba babası onun dünyaya gelişinden mutlu değil miydi ,onu istememiş miydi?
Neden böyle davranırdı ,aslında kötü biri değildi. Neden içerdi ,neden eve gelmezdi ,neden ona kızardı ,neden annesine kızardı neden neden ……soruların sonu gelmezdi düşündü mü…İçinden çıkılmaz girdapta hissederdi kendini.Bu sorulara hiçbir cevabı yoktu..
İşte o acı gün her zaman ki günlerden farklıydı.Babası eve erken gelmiş .üstelik içmemişti ,sarhoş değildi.uzun zamandır birlikte aynı sofraya oturmamışlardı.Annesinin yaptığı tarhana çorbasını içmişlerdi.Annesi ne güzel yapardı tarhanayı.Öyle şaşkın ve mutluydu ki bütün gece babasını izledi.
O ise başı önünde hiç konuşmamıştı …ne düşünüyordu acaba ,neden suskundu.Kendisine de kızmamıştı üstelik,hep böylemi olacaktı acaba bundan sonra.Mutlu bir aile olacaklar mıydı?
Fakat sabah o düşle yattığı yatağından hayatını değiştirecek kötü bir güne uyanacağını nereden bilebilirdi..Nereden bilebilirdi ki yapayalnız kalacağını.Şu koca dünya da yapayalnız,kimsesiz .Korku bütün benliğini sarıvermişti..
Uyandığında babası çantasını hazırlıyordu ,annesi pencerenin önünde oturmuş hiç konuşmadan dışarıya bakıyordu.
Babası kapıdan çıkarken o annesine sarılmış ,gidişini kirpiklerinde takılı kalan yaşlarla izledi .Hava kararmış sokak lambaları bir bir yanmaya başlamıştı fakat onlar hala kapıda babasının onları bıraktığı yerde adeta donup kalmışlardı..
O gece ikiside hiç konuşmamışlardı ,annesine soramamıştı bu ayrılığın nedenini.
Bundan sonra ne olacaktı ne yapacaklardı bu düşüncelerle uykuya daldı.Geceler uzadıkça uzar.Her yarına uyanış diğerinden acıydı diğerinden soğuk ,diğerinden daha yalnız..İçindeki boşluk büyüdükçe büyüyordu..
(Yıllar içinde ona ne kadar çok ihtiyaç duymuştu..Sıcaklığına şefkatine …)
Bir sabah farklı odada uyandı.Burada güne başladığı ilk miydi yoksa kaçıncı sabah gözlerini açıyordu ,zaman ne kadar geçmişti. Yine rüyamı görüyordu annesi neredeydi.
-Ayla haydi kahvaltı hazır.diyen bir sesle kendine geldi.
Kimdi Ayla? Seslenen kimdi?
Kapıda güler yüzlü bir kadın belirdi
-Hadi tembel ! Bu kadar önemli günde uyunur mu?
Hala kendinde değildi.Kimdi bu kadın annesi değil ,neden kendisine Ayla diyordu.Kendini çimdikledi rüyamı diye canı acıdı Neydi önemi gün .Gerçekti..Hemde 7 yaşında değildi.Yataktan kalktı aynaya baktığıda kendini tanıyamadı geceden kalma sarhoşluğun bakışları vardı tıpkı babası gibi.
Sahi gerçek ismi neydi?Annesi kimdi ,babası kimdi?
…………
Yanaklarının ıslandığını hissetti .Gözyaşlarımıydı yoksa delirmiş gibi yağan yağmurdan mıydııslatan.yüreğinin acıdığını hissetti.
Gök delinmişcesine öyle hırçın öyle kızgın yağıyordu adeta yağmur ,öfkesinden ateş saçan masal kahramanı sanırsın..
.Saat gece yarısını henüz geçmişti,el ayak çekilmişti.Yalnız bir kadın vardı ay ışığının bile aydınlatmadığı şu karanlığın içinde nefessiz.
YORUMLAR
Tesadüfen geldim sayfana.
Bunu önemle belirtmem lazım senin hangi yazını okudum ise gözleri dolu dolu oldu.
Bana göre şiirinden çok yazılarından etkileniyorum hemde çok etkileniyorum. Öykülerinde gerçek yaşanmışlıklar var diye düşünüyorum ve o etkileyici satırlarda resmen boğuluyorum.
Umarım hayal ürünü bir yazıdır, kendim böyle avutmak istiyorum. Ama birde kendi yazılarımı düşünüyorum evet bende şiirlerimde yaşanmışlıklarımı yazıyorum. Demek ki Nazlıgül de yaşanmışlıklarından yola çıkıyor diye okuduğum yazılarında gözlerim hep doluyor.
Sonuç olarak çok etkilendim.Yüreğine kalemine sağlık bir daha okumam o gücü kendimde bulamam Nazlıgül.
Tebrikler, yürekten kutladım.
Ne vakit gözlerin aklıma düşse...
Yüreğime bir yalnızlık çöküyor uyuyamıyorum..
Gömülüyorum karanlıklarıma,
Varamıyorum sabahlarıma...
Bir damla göz yaşıyla uyanıyorum
Kendimden önce sen geliyorsun aklıma..
Sana olan sevdama kendim bile özeniyorum..
Ve mutlu oluyorum
Resmine ıslak bir öpücük konduruyorum kadınım.....
Ne vakit gülüşlerin aklıma düşse....
İşe yaramaz canımdan vazgeçiyorum
İçimdeki sen üzülmeyesin diye,
Özgürlüğümü muhabbete teslim ediyorum,
Susuyorum çöller misali sana,
Dudaklarımın kuruluğu arttıkça
Nafile kalıyor yürek yangınımın yanında,
Uzun gibi görünen ömrüm kısalıyor yokluğunda
Gündüzlerim beyaza,akşamlarım siyaha çalarken..
Dalga dalga zarar veriyorum kendime (...)
Düştükçe bedenimden bir parça senin için yerlere
Ve mutlu oluyorum
Resmine ıslak bir öpücük konduruyorum kadınım......
................ezber eden gönle selam olsun.kutlarım........