- 709 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
SENİ SEVMEKTEN NEDEN VAZGEÇMEDİM...
Aşk Dediğin Nedir ki…
Sizce de öyle mi...
Oysa; Adem ve Havva’dan bu yana yaratılmış olan ademoğlunun hem baş belası hem gönül yarası ve hem de hayat iksiri olan Aşkın, bunca örselenmişliğine itilip kakılmışlığına ve uğradığı onca ihanete rağmen gördüğü rağbet ve ilgi yadsınamaz asla.
Her insanın aklı duyguları doğası ve dolayısıyla çeşitli versiyonlar. Patalojik psikolojik sosyolojik halleriyle karşılaştığımız aşkı tanımlamak, hakkında yazıp çizmek ciddi saptamalarda bulunmak hiç de kolay olmasa gerek.
Bu gönül hanesine girmek oldukça kolay gibi görünse de, çıkması ne denli kolaydır onu o gönüllere sormak gerekir sanırım.
Kaldı ki bu konuya yıllarını vermiş ünlü psikologlar psikiyatrlar ve konunun ciddi uzmanları dahi bildiklerini sandıkları kitaplar dolusu bilgilerinin çok yetersiz hatta geçersiz olduğunu bizzat kendileri itiraf etmişken.
Örneğin, Sayın Doğan Cücenoğlu. Sayın Üstün Dökmen Hocaların alanları olmasına rağmen, bu anlamda eksikleri olduğunu hatta ailelerini bile zora koştuklarını dinlemiştim kendi ağızlarından bir tv kanalında.
Bilimsel anlamda ise uzmanlar, aşka üç dakika ile beş gün arası bir süreç biçiyorlar.
Bir süre önce kaleme almaya çalıştığım, Senden Neden Vazgeçtim? Adlı yazıma değerli üyemiz Sayın Asude_Vuslat, yazıya getirdikleri yorumda, Seni Sevmekten Neden Vazgeçmedim le ilgili bir konuyu, ya kendisinin ya benim ki daha çok benim yazmamı içtenlikle önerdiklerinde, düşündüm biraz. Ve bunun hiç kolay olmadığını anladım.
Çünkü ortalık ve tv kanalları ki özellikle evlendirme programları bu konunun bilir kişleri haline gelmişken benim deneyimsiz görüşlerimin ne geçerliliği olabilirdi.
Ancak arada bir de olsa, bir edebiyat sitesinde ismim dolaşıyorsa eğer, bazı şeylere bigane kalmam doğru olmaz. En azından üyelerin şiirlerinden esinlenebilirim diye düşünüp, aldım sazı elime. Sürçü lisan ettiysem şimdiden af ola.
Seni sevmekten Neden Vazgeçmedim?
Hayatımda yerini kimsenin dolduramayacağını anladığım için.
Yaşadığımız onca güzel anılar aklımdan çıkmadığı için.
Sözlerinin güzelliği sürmeli gözlerinin bakışı aklımı aldığı için.
Beni çılgınlık anlarımda bile sakinleştirdiğin. Öfkelerimi hoş görüp, anlayışla karşıladığın için.
Oldukça ciddi hatalarımı bile yüzüme vurmadığın için.
Güler yüzünü sıcak tavrını en kötü koşullarda bile benden esirgemediğin için.
Beni her alanda yüreklendirip motive ettiğin için. Ne dosta ne düşmana beni dillendirmediğin için.
İlişkimizin şekli ne olursa olsun hep yanımda olduğun için.
Benim kendime güvenmediğim kadar bana güvendiğin için.
Hayata bakış açımı değiştirdiğin için
Bana yaşattığın onca güzelliklerin ayrımında olmadığım için.
Kendi kendime yetemediğimi anladığım için.
Yalnızlığın insanın başına gelebilecek en kötü şey olduğunu gördüğüm için.
Şarkıların dilini çiçeklerin rengini bana ezberlettiğin için.
Çocuklarımın annesi evimin dişi kuşu olduğunu çok iyi bildiğim için.
Gelen giden sevgililerin hepsinin bir panzehir olduğu yalanına kendimi inandırmaya çalıştığım için.
Senin varlığının bana Allah’ın en büyük lütfu olduğuna yürekten inandığım için…
Erkekler bu durumdayken, kadınların duygu ve pişmanlık rotaları nasıl bir seyir izliyor dersiniz?
Bilinenin aksine erkeklerin kadınlardan daha hassas duygulu duyarlı ve vefalı oldukları asla göz ardı edilmemeli bence. Erkekler iki damla göz yaşı dökmeyi, çok istedikleri halde gerçek bir özrü bile erkekliklerine yakıştıramazken.
Kadınlar bol göz yaşının arasında içtikleri bol köpüklü kahveyle birlikte kahkahalarını savurabilmenin rahatlığını yaşayabiliyorlar…
Gerçek aşkın ve sevginin kutsallığına vurgu yapan bir geleneği, ben de gerçek aşkın sahipleriyle paylaşmak istedim. Bu aşıklar ve aşklar her ne kadar çok gerilerde kalmış olsa da…
Misk ve amber kokularıyla kokulanmış, gül sularıyla yıkanmış, nakışlı ipeklere sarılmış saç tellerini birbirine sunmayan iki sevgili görmedim.
Bunu ayrılık zamanlarında bir hatıra olarak saklamak için yaparlar. Bazen kullanılmış eşyalar gönderirler. Görüşmeleri yasaklanmış sevgililer arasında sıkça görülür bu.Kimi zaman da çiğnenmiş sakız gönderir sevgili.’ Onun tükürüğü bana hayat suyudur’ der âşık...
O günü bayram bilir/ler…
Sayın Asude_Vuslat’a sevgilerimle.
YORUMLAR
Objektif ve hakkaniyet ölçekli sözler bir başka zarif duruyor. Aşk bazen de bir devrim türküsü ya da marşının nağmelerinde karşımıza çıkar. Tabi marş dendiğinde marşa basıp gidenler için bunu anlamak mümkün olmaz.
Bu güzel yazının üstüne naçizane bir kaç söz de benden.
Dağların doruklarındaki karlar bir gün tükenebilir de sana olan sevgim çığla emsal.
Bensizde sen eylersin de sensiz ben neylerim
Sen yarim, gözümden sakındığım narinim, benim ki en güzel demlerimin, nurusun o özel günlerimin.
Son olarak;
Seni sevmek dünyanın en büyük kabahati olsaydı ben yine tutkuyla işlerdim onu.
Efendim kaleminiz daim olsun, yüreğiniz solmasın.
Saygı ve selamlarımla...
DEVRİM DENİZERİ
Sağolun varolun.
İlginç bir yazı,biraz kara mizah vefa ve sevgi,aşk
selamla
DEVRİM DENİZERİ
SELAM...
Başımı yasladığım her gün,başıma bela her gece.Sayısız itiraflarımı sayısızca yüzüme vuran ben,kahkahaların ardındaki göz yaşlarımı,umutsuzca kendime satan yine ben.Beni anlayan ne sen ne de ben...Bir ölüm uğruna bir candan bin defa ölüm isteyen yine ben...Senin aşkın sana,benim aşkım yarının Leyla’sına.
yine turnalar geçer şehirden
gözlerine bakarım ve yine
sevdan düşer resimlere duvarlara
dağlara rüzgar düşer saçlarına
sözlerin yankılanır rutubetli odada
üşürüm korkuma sığınırım
yüzüme çarpar hüzünler
hüzünleri bulutlara saklarım
kara bulutlara beyaz değil
o yağmur kokulu
o soğuk renkli örtülere
sükutun altın olduğu zamanda
bilirim hele yürekten
türkü yakmanın zorluğunu
bilirim iğreti dostluklarla
yürümez bu sevda
diller çözülmez bedelsiz sözlere
marazlı kalplere aşk yazılmaz
Kaldırımlar utanır sessizlikten
sesini yüreğime katarım
adını hatırlayınca
andım olur şafaklar yüzüme
ayın öfkesi düşer
gözlerin ah o gözlerin
çağların ihanetini saklar
gözlerinde yitirdim yarınlarımı
usulca sokuldum şehirlerine
ve dağlar geçit vermez oldu
meşru sandığımız sözlere
sözlerimiz savruldu
ne olduysa oldu
koskoca bir açmaz olduk
adına aşk dedik
sabır dedik bekleyin
bekledik süresiz-ce
muamma kıldık adımızı
En büyük hırsızlık çalınan aşklardır. Sözler sadece yaşandığı döneme ait.Kimse Mecnun’u oynayamadı,kimse Leyla’yı bulamadı,hiç kimse o kimseleri yaşayamadı.Duvarlara yazılı sözler,ağaçlara oyulan isimler hep sönük kaldı.Aşk eğlenceli bir oyundan kalan bütün cümleler....Oyunun bir adı yok,ama söz her zaman sen ve ben diye başlardı...
Saygılar, Sevgiler
DEVRİM DENİZERİ
Tabii ben son olarak annem ve onun kuşağında gördüm..
Çok teşekkürler o güzelim dizelere...
Bunu ayrılık zamanlarında bir hatıra olarak saklamak için yaparlar. Bazen kullanılmış eşyalar gönderirler. Görüşmeleri yasaklanmış sevgililer arasında sıkça görülür bu.Kimi zaman da çiğnenmiş sakız gönderir sevgili.’ Onun tükürüğü bana hayat suyudur’ der âşık...
O günü bayram bilir/ler…( en çok burası ilgimi çekti, ilk defa duyuyorum )
Bazen bir başkasının çok basit görebileceği herhangi bir nesne vb şeyler, seven gönül için ne kadar büyük bir önem taşır, bu yazının altında benim ismimin anılması örneğin :) teşekkürler :)
beni çok mutlu etti,
sevgi çok değerli ya!
vazgeçemediğimiz insanları sevdiğimizden bırakamayız, ammavelakin vefa da vazgeçmeyişimize bir sebep değil midir?
Sevgi yoktur ama, koşullar, şartlar bırakmaz yakamızı, vazgeçememek değilde, vazgeçmemeye mahkum olmak :(
Devam edelim yazmaya, yazınız için teşekkürler tekrar :)
DEVRİM DENİZERİ
Fena olmadı sanırım:)
Sevgi ve selamlarımla.