EMANET..
*****
Yüzüne değen küçük ayakların dürtmesiyle korkulu uykusundan uyandı..
Gözünü açtığında iri maviş gözlerle karşılaştı.. Korkulu rüyasından bir anda sıyrıldı.. İçine bir ferahlık çöktü.. Ve yüzüne değen minik ayakları avuçlayıp sevgiyle öpüverdi..
Küçük kızını koynuna çekip sarıldı kokladı.. İçi sızlıyordu.. Ona doğru düzgün bir yuva, bir hayat veremediği için.. Elinde olsa her şeyi baştan başlatırdı onun için..
Siler ve düzgün yazardı gerekli yerlerini kaderinin..
Kızının mutlu mırıltılarını dinledi bir süre yüzünde hafif bir tebessümle..
Sonra gözlerini tavanda bir noktaya dikip düşünmeye başladı.. Hayal ettiği her şey ne kadar başkaydı.. Evlendiği adam bir zamanlar sevdiği adam nasılda bir süre sonra başka birine dönüşmüştü.. Birlikte kurdukları hayallerden ne kadar da başkaydı geldikleri nokta..
Önce deliler gibi sevmiş, birlikte kaçmış ve bir yuva kurmuşlardı.. başta her şey öyle güzeldi ki.. Aşıklardı delice seviyorlardı.. İkiside bir işe girmiş çalışıyordu.. Küçücük kutu gibi bir evleri vardı.. Zeynep Allaha bu mutluluk için şükredip duruyordu.. Sonra her şey kocası Mehmet’in işten çıkarılması ile değişti.. Mehmet bir ilaç fabrikasında şöfördü.. Fakat nasıl olduysa toplu çıkarılmalardan nasibini aldı.. Ve Zeynep ‘in 3 kuruş sekreterlikten aldığı paraya kaldılar… Mehmet çok iş aradı her arayışı yüzüne kapanan kapılardan ibaret oldu.. Ve böylece küçücük yuvalarında iki elle sarıldıkları mutlulukları çatlamaya başladı…
Artık Mehmet iş aramaya gitmiyor Zeynep’in verdiği harçlıklarla geçiniyordu.. İçki ve kumarada başlamıştı üstelik.. Sürekli agresif, sürekli kavga eder çekilmez bir adama dönüşmüştü… Artık hızını alamayıp eşyalarda zarar verir olmuştu.. Zeynep korkudan bir yerlere sinmese mutlak kafasına attıklarını isabet ettirirdi.. Genç kadın sindiği yerden Mehmet sızana kadar çıkmıyor ve ağlıyordu.. Nasıl bu hale geldiklerini bir türlü anlamıyor.. Nasıl bir çözüm bulması gerektiğini de bilmiyordu.. Çünkü artık Mehmet’le konuşamaz olmuştu..
Bir süre sonra evlilikleri çığrından çıkmaya başlamıştı.. Mehmet artık kıskanç hıra güre azarlayan aşağılayan deli bir adama dönmüştü… Elde kaldırmaya başlamıştı üstelik.. Zeynep artık iyiden iyiye ufak ufak dayak yiyordu severek evlendiği erkekten..
Ve hiç acımadan yapıyordu bunu Mehmet.. Canı bile yanmıyordu bir zamanlar üstüne titrediği kadına el kaldırırken..
Bir süre sonra Ayşe dünyaya geldi.. Herşey değişir düşünmüştü Zeynep kızını kucağına aldığında.. yüzünde mutlu bir tebessümle babalarını beklediler hastanede.. Ama Mehmet gelmedi… Hastane masraflarını ödeyebilmek için Ailesini aramak zorunda kaldı Zeynep büyük bir utançla.. gidecek yeri yuvasıydı..Kocasıydı.. Ve kızı kucağında yuvasına döndü Mehmet’in yanına..Çünkü o hala onun kocasıydı.. Kızının babasıydı..
Zeynep küçük kızı için işi bırakmak zorunda kalmıştı.. Ayşe’nin ona ihtiyacı vardı.. Ve Mehmet her şeyi boşlamıştı.. Zeynep’in ailesinin yardımlarıyla yaşar olmuşlardı.. Gecelerini az uykularla geçirdiği yetmezmiş gibi..Bebek ağlıyor diyede gecenin bir vakti uykusundan uyanan Mehmet’ten dayak yiyordu.. Artık eski güzelliğinden ve gençliğinden eser yoktu Zeynep’in.. Kendini ihtiyar bir ayağı çukarda biri gibi hissediyordu..
Bir gece yine sabaha karşı bebek ağldığı için Zeynep Mehmetten yediği dayak yüzünden hastanelik oldu.. Komşuları olmasa beklide çoktan ölmüştü.. Konu komşu şikayet edip polis çağırmasa gırtlağına çöken Mehmet canını almıştı mutlaka.. Ama polis son anda yetişip genç kadını bu zorba adamın ellerinden kurtardı.. Ayşeyi bir komşusu sahiplenip o gelene kadar bakacağını söyledi.. Ama Zeynep Ayşesini başka birine emanet etmenin huzursuzluğu ile 2 gün zor dayandı hastanede… Polisler şikayetçi olup olmadığını sorduklarında bir şey diyemedi Zeynep.. Ne söyleyebilirdi ki Mehmet kocasıydı, bir zamanlar delicesine sevdiği erkek.. Evini Baba ocağını uğruna terk ettiği sevdası.. Nasıl şikayet ederdi.. Düzelirdi istese biliyordu.. sadece bir buhrandı Mehmetin geçirdiği.. kendini kıstırılmış hissediyordu, çaresiz hissediyordu.. Birde bebek vardı şimdi normaldi erkeğinin böyle davranması düzelmeliydi.. Zeynep’i bir başına bırakamazdı ya böyle kenara çekilip.. Ve Zeynep bunları düşünerek şikayetçi olmadı eşinden… Yine evine döndü…
Ama ne kadar uğraşısa uğraşsın.. Mehmet değişmedi.. Ne kadar konuşursa konuşsun Mehmet duymadı.. Ne kadar çırpınırsa çırpınsın Mehmet görmedi…
Şimdi bu sabah küçük kızını da alıp boşanma davalarının olduğu adliyeye gidecek ve Mehmet’le Zeynep’in hikayesini sonlandıracaktı genç kadın.. Mecburdu.. Ayşe artık 4 yaşındaydı ve artık Zeynep gibi oda babasının hırsından nasibini almaya başlamıştı…
Kızını kaldırdı.. küçük kollarının üzerindeki morlukları öptü içi burkularak.. ve üzerini giydirip kendide giyindi.. Elinden tutup kapıya geldi dönüp evinin içine baktı.. Bir zamanlar mutlu ve neşeli kahkahalar çınladı kulaklarında.. Camın önünde içilen çayların verdiği hevesli huzurlu sohbetler geçti gözünün önünden.. Bir daha döndüğünde bu eve kızıyla yeni bir hayata başlayacaktı.. Ve bu inanca sarılıp Zeynep çıktı kapıdan…
Adliyenin kapısından kızı kucağında çıktı genç kadın.. Üzerinden büyük bir yük kalkmış hissediyordu kendini.. Kızına sımsıkı sarılıp öptü..Boşanmıştı az evvel Mehmet’ten.. Ve yeni bir yol vardı kızıyla önünde.. kızına sarıldıkça daha güçlü hisseti kendini Zeynep.. Daha yıkılmaz, daha yılmaz, Artık kızı içindi yaşamak.. Onun geleceği onun hayatı içindi içinde büyüttüğü umutlar..
Ayşe’yi yere bırakıp elinden tuttu.. Adliyenin tam köşesini döndü.. Ve arkasından isminin seslenildiğini duyduğu anda zımbalandı olduğu yere.. Mehmet ardından yetişip ona seslenmişti.. İçi burkularak döndü Mehmet’in sesine.. Baktı gözleri dolu dolu, bir zamanlar sevdiği sığındığı adama.. Baktı evlat verdiği yanında durduğu erkeğe.. Baktı hayaller kurduğu yoldaş olduğu kişiye..
Ama Mehmet gene görmeden bakıyordu Zeynep’e hırsla küçülmüştü göz bebekleri , hırsla değişmişti yüzünün şekli.. Zeynep korktu.. Kızı için korktu Mehmet’ten.. Kendisi mühim değildi çünkü, küçücük yavrusuydu önemli olan, onun güzel günleri seneleri vardı.. Mehmet yaklaştı Zeynep’e burnunun dibine kadar hemde.. Kokusunu aldı adamın Zeynep ter ve öfke kokuyordu Mehmet.. Gözü dönmüşlük taşıyordu üstünde.. Korktu Zeynep..
Mehmet Zeynebin kulağına eğildi..
Önce nefesi değdi Zeynep’in kulağına..
Sonra kelimeleri…
İçinde kin, öfke vardı cümlelerin.. Karanlık ve katran vardı nefeste..
Sonra bir sıcaklı hissetti Zeynep.. Sıcaklık yavaş yavaş yayılarak acıyı getirdi.. sonra başka yerlerinde de aynı şeyi hissetti.. Daha fazla doldu Mehmet’in kokusu burun deliklerine.. Daha sıklaştı nesefesi..
Vargücüyle sarıldı Mehmet’in omuzlarına elleriyle, sıktı sıktı eklemlerini.. Ve yavaşça kaydı Mehmet’in ayaklarına..
Kaydı yüreği Mehmet’in avucunda.. Kaydı umutları.. Kaydı Beklentileri ve hisleri..
Kala kaldı sokağın ucunda, kaldırımın kenarında, ıslak buz gibi taşların kucağında.. Uzaktan bir çocuk ağlaması ulaştı kulaklarına.. Ayşe geldi aklına..
Ayşe ! Canı, bebeği, yavrusu, gül yüzlü kızı..
Gözleri aradı mis kokulu gülünü, Gözleri aradı içinde büyüttüğü tomurcuğunu, Gözleri aradı geleceği olacak nur yüzlü can kızını..
İçi azalıyordu Zeynep’in, Bitiyordu usul usul.. Boş hissediyordu kendini ve üşümüş ve yorgun ve bitkin..
Gözleri küçük kızını buldu sonunda, Yere çökmüş ağlıyordu olduğu yerde, korkudan kocaman olmuş maviş gözleriyle bakıyordu annesine..
Zeynep Yakalayıp sarmak istedi Ayşe’yi , korkma demek istedi.. Ağlama geçti demek istedi.. Alıp götürmek istedi hatta..
Ama yapamadı maalesef, sadece gözleri takılıp kaldı Ayşe’sine..
Ve bir daha kapanmadı gözleri Zeynep’in…!
Bir can daha kaydı gökyüzünden.. Ve ardında bir öksüz daha kaldı..
Ve yaşanılamamış bir hayatla, kulaktan kulağa anlatılıp, sadece (ah yazık ) denilecek bir başka hikaye…!
• KADINLAR, ERKEKLERE VERİLMİŞ BİR EMANETTİR.. (NİSA/19)
17/12/2014
YORUMLAR
Pek çok hazin olaydan biri. Kötü alışkanlıkların hepsi kuşkusuz kötü. Hepsinin ayrı bir tabiatı, tahribatı var. Burada adamı yıllarca iflah olmayan bir psikopat serseriye çeviren illetlerin başında "kumar" gelir. Kumar batağına saplanan insanın gözü bir şey görmez. Çalışmaz da, karısını para bulsun diye en sefil işlere göndermekten de çekinmez, gocunmaz. Kendi evinin hırsızı da olur. Bebeğin sütü bile onun önüne geçmez. İnsanın tüm olumlu eğilimlerini sıfırlayacak bir unsurdur o.
Maalesef toplumumuzda layık olduğu ilgi, alakayı göremeyenler olduğu gibi hak etmediği anlayışı, sabrı görenlerde var. Kadının garibanlık ya da ailesine dönememe katsayısı ne kadar yüksekse sabretmesi zaruret halini alıyor. Kadının kocasını neden sonra dayanamayıp boşaması da o ölçüde yaşamını tehdit altına sokar diye düşünüyorum. Yani ekonomik, sosyal, ailevi destek bazında güçlü kadın hiç sabır göstermeyebilir. Hatta ilk olayda boşanma davası açabilir. Hatta iyi bir avukat tutarak kocasını süründürebilir de. Ne var ki gariban veya ailesinin sahip çıkmadığı, sen bizden çıktın yapılan kadınların neden sonra boşanması sonlarını çaresiz kılabilir.
Sayfa başında "Degaje" imzasını görmek beni harekete geçirdi açıkçası.
Elinize, yüreğinize sağlık. Kaleminiz daim olsun dilerim.
levent taner tarafından 12/17/2014 6:43:56 PM zamanında düzenlenmiştir.