Küçük kız ve çam ağacı şiirimin öyküsü
Şiirin Hikayesi
Küçük kız sekiz yaşındaydı; oda penceresinden dışarıyı seyrediyor, hayal kuruyor oyalanıyordu.Penceresinden okulun bahçesi görünüyordu.Teneffüslerde, öğrenciler pür neşe coşkuyla bir yerden diğer yere koşuşup duruyorlardı.Küçük kız bir yandan oyalanıp mutlu olurken diğer yönden,onların aralarına karışamamanın,ezikliğini yaşıyordu.
Bir gün cadde de karşı tarafa geçmek isterken, annesinin elini bırakmış hızla gelen bir otomobilin, altında kalarak iki ayağını da kaybetmişti.
Olay oldukça yeniydi, sağlığına günden güne kavuşmanın mutluluğunu, artık yürüyemeyecek olmanın, hüznü gölgeliyordu.Bir bez bebeğin sallanan cansız ayakları gibi, sinirleri tamamen kopan bacaklarının ikisini de kesmişti doktorlar.
Artık sokağa çıkamıyor,koşup oynayamıyor,çok sevdiği okuluna, da,gidemiyordu.Bütün gün pencereden dışarı bakıp hayal kuruyordu.
Oda penceresinin,camının hemen önünde,bir çam ağacı vardı.Sağlıklı günlerinde, karşıda biraz ilerde ki okulunun, ikinci sınıfında okurken, sınıfça,fidan dikmeye gittikleri günler,okul bahçesinde ki ağaçlar ki özellikle bir çoğu çam ağacıydı, öğretmenlerinden de öğrendikleriyle ve televizyonda gördüğü tema vakfıyla ilgili programlar, onda ağaç sevgisini pekiştirmişti.
Annesi gündüzleri işe gidiyordu, yaşlı bir kadının,bakıcılığını yapıyordu,babasını ise hiç tanımamıştı bu küçücük kız.
Yine de tanrı’ya şükrediyorlardı ana kız.Ara sıra annesinin okul kütüphanesinden, getirdiği,hikaye kitaplarını okuyor oyalanıyordu.Bunların içinde,en sevdiği kibritçi kız ve küçük prens hikayeleri idi.
Hayal dünyası çok zengindi ve kendine bir dünya kurmuştu,okul,çam ağacı,ve annesi üçgeninde.Annesi akşamları eve eli kolu dolu gelirdi bakıcılığını yaptığı yaşlı kadın varlıklıydı, çocukları da çok seviyordu.Sadece,torunlarının bir köşeye atılmış çocukluk oyuncaklarını değil yeni oyuncaklar,giysiler de alır gönderirdi.
Küçük kızın fotoğrafını görmüş ona derin bir sevgiyle bağlanmıştı.Yılbaşı yaklaşmak üzereydi.
Televizyonda,yollarda süslenen ağaçları,elektrk direklerini, mağaza vitrinlerini izleyip imreniyordu neler yoktu ki bu vitrinlerde. Noel baba kılığında mankenler,hediye paketleri,vitrin camlarında kar süsü
verilmiş köpükler.
Bir gece rüyasına,penceresinin önünde ki çam ağacı girdi ve çam ağacı dile geldi dedi ki;
Bak yılbaşı yaklaşıyor küçük kız,arkadaşım bu yıl ben de senin yılbaşı ağacın olayım ha ne dersin küçük kız gülümsedi rüyasında.
Ağaç devam etti sözlerine;
Ormanları yakıyorlar biz de bütün canlılar da birlikte yanıyoruz.Her yeni yıl yaklaştığında genç yaşlı demeden bizleri acımasızca kesiyorlar çok canımız yanıyor, sadece o mu en çok ta soğuk gri sefer tası binalar yapmak için de, bizleri toplu halde katlediyorlar.
Nasıl olsa beni de kesecek yakında bir hain balta, eğer sen mutlu olacaksan söyle babana o kessin beni,bari senin yılbaşı ağacın olayım arkadaşım.
Küçük kız bu kez üzüldü inledi rüyasında;dedi ki, benim babam yok hem ben kıyamam ağaçlara hele de sana nasıl kıyarım bomboş bahçeye nasıl bakarım.Rüyasını annesine anlattı o da eski sınıf öğretmenine.Öğretmen eski öğrencisine bir sürpriz yapmak için kollarını sıvadı arkadaşlarından,velilerden bir iki televizyon kanalından, projesi için para topladı.
Bu parayla önce bir tekerlekli sandalye alındı daha sonra yılbaşı için öğrencisinin bahçesini ve bahçede ki çam ağacını süsleme işine başladılar dallarına hediye paketleri asacaklar öğrenciler de dahil çoluk çocuk yılbaşı sabahı herkesi bahçeye toplayacaklardı.Her şey yolunda gidiyordu.
Annesi küçük kıza iki gün şiddetli fırtına olacağını ve onu güvenli bir yer olan arka odaya taşıyacağını söyledi.
Küçük kız sesini çıkarmadı annesine itiraz etmedi o da iki gün dişini sıkar kitap okurdu.Zaten bütün gün dışarı bakmak onu çok yoruyordu.Son gün akşamdan kar yağmaya başladı gece de tipiye dönüştü sabaha kadar yağdı.
Sabah olduğunda,çam ağacının dalları öbek, öbek karla kaplıydı.Doğa da yapacağını yapmış ilk armağanı küçük kıza o sunmuştu. Herkes çok sevinçli ve heyecanlıydı.
Sabah bahçede toplandılar öğrenciler, mahallenin çocukları öğretmenler büyük bir coşku içinde küçük kızın bahçeye çıkmasını onun yüzünde ki sevinci şaşkınlığını görmek için sabırsızlanıyordu. Annesi onu kollarına alıp, gözlerini kapamasını ona bir sürprizi olduğunu söyledi, Bahçeye çıktılar,taze kar havası bol oksijen,mırıltılar,bu günün mutlu bir gün olacağını müjdeliyordu.-
Hadi kızım gözlerini aç dedi annesi,ilk anda şaşkınlıktan ve gözlerini uzun süre kapalı tuttuğu için bir şey anlayamadı.
Yavaş yavaş her şey netleşmeye başladı, herkes oradaydı.Arkadaşları, öğretmenleri,komşu çocukları hepsi,onun için toplanmışlardı onu tekerlekli sandalyeye oturttular.Herkes çok neşeliydi, ağacının dallarında pırıl pırıl kağıtlara sarılı hediye paketleri,akşamdan yağan kar,ın öbek öbek beyaz bir kurdele gibi görünümü, küçük kızın küçük haykırışlarla, çığlıklar atıp ağlamasına sebep oldu.
Bütün herkes alkışlıyor yaramaz erkek çocukları,karları birbirlerine savuruyorlardı.Onun tepesine de ağaçtan bir kar kümesi düştü.Artık hediyeleri verme zamanı gelmişti.Herkes kendi hediyesini çam,ağacının dallarından alıp.sürekli ağlamakla gülmek arası şaşkın mutlu küçüğe veriyor onun boynuna sarılıyorlardı.
Sürekli teşekkür ediyor etrafa gülücükler dağıtıyordu, güneş bulutların arasından sıyrılıp onun yüzünü aydınlattı, gözlerini kamaştırdı.
Annesi kızına sarılıp sarılıp, sonra gök yüzüne ellerini kaldırıp şükür duaları ediyordu.Biraz heyecanını yenmişti ki oturduğu koltuğa baktı,bu bir tekerlekli sandalye idi derin bir oh çekti yeniden gözleri yaşardı.
Biraz da olsa bundan sonra ev ortamından kurtulacak en azından bahçeye çıkabilecekti.Önce sınıf öğretmenine ve sonra annesi başta olmak üzere çevresindekilere minnetle baktı.
Bu kez kendisi minik ellerini birleştirip alkışlamaya başladı. Hiç olmazsa elleri kolları sağlamdı ya.Küçük kız başını kaldırıp gökyüzüne o da dualarını gönderdi. Çok mutluydu, küçük kıza bir isim koymadım isterseniz siz adlandırın, hoşça kalın
Yüksel Nimet Apel